Hekimlik hizmeti sunmak istiyoruz!
22 Kasım grevinin ardından İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğrencileri Hayat Televizyonu’nda Gündem Özel Programı’na konuk oldular ve grevi nasıl örgütlediklerini anlattılar...Bir grev gerçekleşti, ilkbaharda da bir grev oldu. Grev başarılı da geçti, öğrenciler bu greve katıldı. Sağlıktaki d
Bir grev gerçekleşti, ilkbaharda da bir grev oldu. Grev başarılı da geçti, öğrenciler bu greve katıldı. Sağlıktaki dönüşüm politikaları, bu olumsuz tablo;bunun politika ile olan bağı kuruluyor mu? Salt AKP ile ilgili de değil. Sağlıktaki dönüşümü savunan, bu grevlerde yanınızda olmayan siyasi partiler açısından bu görünüyor mu?
Ahmet Gürbüz - İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğrencisi
AKP ya da bir başkası. Hükümet böyle bir şey yapıyor ve biz de buna karşıyız. Çok kompleks bir şey değil aslında. Politik tarafını soruyorsanız, biz öyle yaklaşmadık Cerrahpaşa’da bu kadar öğrencinin toplanmasının sebebi bu. Ne kadar iyi, ne kadar kötü bilmiyorum. Ama şöyle bir durum: Burada insanları ilgilendiren bir sorun var ve bu sorunun çözülmesi lazım. Bu işten muzdarip olan herkes katıldı. Özelleştirmeyle ilgili fikriniz nedir, ne değildir? Bu greve katılanlar içinde özelleştirmeyi savunan insanlar da var, savunmayan insanlar da. Sadece aynı politik görüşe sahip insanlar katılmadı. Öyle olup olmaması gerektiğini bilmiyorum. Cerrahpaşa’daki örgütlenme şöyle oldu; öğrenci temsilcileri üzerinden oldu, herkesi çağırdık. Sadece Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencileri adı altında toplandığımız için herkes geldi.
Greve katılanların düşüncelerinde bir değişiklik, ilerleme oldu mu?
Ebru ÖZKAN - İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğrencisi
Biz insanları greve çağırırken; hastaneler özelleştiriliyor, satılıyor diyoruz. Bu özelleştirme sadece AKP döneminde olan değil ama, özel hastanelerin %80 inin AKP döneminde açıldığını biliyoruz. Bu özelleştirme süreci 1982 anayasasınıdan sonra Türkiye’de uygulanan genel bir politikanın ürünü. Ama AKP döneminde pire gibi bitmesi bu hastanelerin, işlemin son ayağına geldiğimizin bir göstergesi. Özel hastaneler bu kadar artarken nitelikli sağlık hizmetinin onlara yüklenip üniversite hastanelerinin bu kadar sönümlendirilmesi bunun işaretidir aslında. Biz arkadaşlarımıza yaklaşırken “AKP’nin sağlık politikaları bu kadar kötü.” dersek; maalesef onların tepkisi, bir adım geri çekilmek oluyor. Yaptığımız iş politika oluyor. Ama sağlıkta uygulananlar da bir politikadır. Sağlığın kendisi politikadır. Bunu böyle söyleyince daha farklı olabiliyor.
Barış Can Salman - İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğrencisi
Bu süreç içinde olabilecek bir şeydir. Üniversitelerde bu öğrenciler belli sorunlar üzerinden bir araya geliyor. Belli bir örgütlülük yaşadık grevde ama bunun devamının getirilmesi gerekiyor bu bir. İkincisi zaman içinde sorun olacak grev olacak, sonra başka bir sorun olacak başka bir grev de olacak. İnsanlar bunların bütünlüklü bir şey olduğunu ve politik bakmadıkları zaman bunların içinden çıkamayacaklarını zaman içinde görecekler. Grev örgütlenirken politik bir dil kullanılmayabilir ama uzun vadede mutlaka bu sorunun açılması gerekiyor. Genel bir bakış açısından yoksun olduğun zaman, belli bir yere kadar belli bir kazanım oluyor ama bunun ötesi olmuyor. Kitleleri çekmek gerçekten önemli. Öğrencileri toplu olarak belli eylemlere çağırmak gerçekten önemli. O öğrencilerin, gelen kitlelerin o eylem içerisinde eğitilmesi gerekiyor. Bir sonraki eyleme de aynı sorunlar üzerinden katılacaklar ama o zaman biraz daha farklı katılmaları gerekiyor. Bir sonraki tepkide biraz daha farklı katılması ve ilerlemesi gerekiyor bu işin. Bu da zaman içinde olabilecek bir şey. Türkiye’de insanlar belli sorunlarla karşılaştıkça, doktorların da işçi sınıfına eklemlenmesiyle, artık sağlık meselesinde meydana gelecek tepkilerin politik bir içerik kazanacağını düşünüyorum. Böylece hem katılım artacak, hem de işin politik yönü ağırlık kazanacak. Ama biraz kendi çabalarımıza da bakıyor tabi ki.
Ocak 2012 ile birlikte yeşil kart uygulaması hükümetin deyimiyle güncellenecek aslında gerçekte kalkacak. Herkes genel sağlık sigortasına dahil edilecek. Şöyle de bir hazırlık var; örneğin eczacılar tarafından genel sağlık sigortasına girmeyen özellikle uzun süreli hastalıkların ilaçları, bunlara zam yapılıyor. Genel sağlık sigortasına giren hastalıkların özellikle kısa süreli hastalıkların ilaçlarında da indirimler yapılıyor. Yani 2012’ye hazırlıklar yapılıyor. Burada esas espri belki de şu, sigortanız artık yetmeyecek, genel sağlık sigortanız yetmeyecek ve ek bir sigortaya ihtiyaç duyacaksınız.
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri 22 Kasım’da üniversiteye bağlı hastanelerde yapılan greve destek verdi. Biz de öğrencilere gidiyoruz ve grev hakkında ne düşündüklerini soruyoruz.
“Bilimsel araştırma yapmak ve hekimlik hizmeti sunmak istiyoruz”. Bu herhalde tam gün yasasının mağdur ettiği doktor, hasta ve öğrenci ilişkisini anlatıyor?
Tabi herkes, daha çok doktor ve hocalarımız üzerinden konuşuyor ancak biz de öğrenciler olarak son iki-üç aydır çok mağduruz. Bu tam gün yasasının geçen seneden beri yapılan uygulamalarıyla birlikte asıl biz mağdur olduk. Hocalarımızın çoğunun okuldan ayrılmasıyla birlikte pratik yapamaz hale geldik. Birçok kliniğimiz kapandı, kalan kliniklerde birçok problem yaşıyoruz. Bugün özellikle üniversite hastanelerinin kamuya devredilmesinin engellenmesine, bu KHK’ye karşı tepkimizi göstermek için geldik. 22 Ağustos’ta çıkan KHK ile üniversitelerde daha çok hasta, daha çok parayı temsil eden anlayışa tepkimizi koymak için geldik.
Tıp Fakültesi öğrencileri de tam gün yasasının doğurduğu bir eğitim sıkıntısını dile getirdi alanlarda...
İstanbul Tıp ve Cerrahpaşa Tıp Fakülteleri’nden 450’ye yakın öğretim üyesi ayrıldı. Bu bizim için ciddi bir sıkıntı. Hem öğrenciler hem de asistan hekimler için eğitim almakta büyük bir sıkıntı oldu. Hastalara şu anda büyük hastanelerde büyük ameliyatlar yapılmıyor, bunlar özel hastanelere kaymış durumda. Üniversite hastaneleri görevini yapamıyor. Üniversite hastanelerinin görevi; hekim yetiştirmek ve daha büyük vakaların yapılmasını sağlamaktır. Hastaneler bu iki özelliğini de kaybetmiş durumda şu anda.
Biz tıp öğrencileriyiz. Hocalarımız teker teker üniversiteyi bırakıyor. Daha kaliteli bir sağlık hizmeti ve sağlık eğitimi istiyoruz. Geleceğimiz güvencesiz, bu nedenle endişe ediyoruz. Halkımızla birlikte bugün grevdeyiz.
Tam gün yasası nedeniyle birçok hastanede uzman doktor hasta bakamıyor ve öğrenci yetiştiremiyor, bu konuda ne diyeceksiniz?
Tam gün yasası hastalar nezdinde yanlış anlaşılıyor. Hekimlik mesleği onursuz bir meslek haline getirilmek isteniyor. Tam gün yasasına karşı değiliz, tam güncü olunması gerekiyor. Ancak mesai dışında, bir hekimin mesleğini yapmak istemesi hiç kimse tarafından engellenemez. Onurlu bir meslek istiyoruz.
Başka hiçbir fakültede öğrenciler zorunlu hizmet gibi bir şeyle karşılaşmıyorlar. Sadece tıp fakültesi öğrencileri devlete olan borçlarını ödedikten sonra ancak diplomalarını alabiliyorlar. Niye tıpçılar böyle bir uygulamayla karşılaşıyorlar. 6 yıl eğitimden sonra bile biz diplomalarımızı alamıyoruz. Geçer notumuz var, her şeyimiz var ama diplomamız yok.
Kortejiniz çok renkli geçiyor. Hangi taleplerle greve katılıyorsunuz?
En başta sağlık sisteminin niteliksizleştirilmesine ve ticarileştirilmesine karşıyız. Bunun dışında, tıp eğitimi hocalarımızın üniversite hastanelerinden istifa etmesi nedeniyle kalitesizleşiyor. Bu da demek oluyor ki, özellikle klinikde göreceğimiz eğitim umut verici değil. Biz hocalarımızın geri gelmesini ve hem hastalar hem de doktorlar için daha iyi bir sağlık sistemi istiyoruz. Başka bir şey istemiyoruz. Hükümetin çıkarmış olduğu 663 sayılı KHK ile üniversite hastaneleri sağlık bakanlığına devrediliyor ve ardından özelleştirilecek. Biz de buna karşı çıkmak, sağlığın paralı hale gelmesini önlemek, performans sistemini ortadan kaldırmak için bugün buradayız. Halkımızın desteği için de kendilerine teşekkür ediyoruz.