“Öküzümüzden Sonra Gelen Kadınlarımız”
Korkunç ve mübarek elleri,
İnce, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle,
Anamız, avradımız, yarimiz.
Ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen.
Ve soframızdaki yeri,
Öküzümüzden sonra gelen...”
Sofrada öküzden sonra gelen kadınlarımız...
NAZIM HİKMET
Kocalarından şiddet gören, ölüm korkusuyla yaşayan, devletin bir korumayı çok gördüğü kadınlarımız.
Tecavüze uğrayan “ iş yükü çok fazla” denilerek tecavüzcüsüyle evlendirilen kadınlarımız.
Ekonomik özgürlüğü olmayan, mahkemeye hakkını aramaya gittiğinde “ önce para” denilen kadınlarımız...
Eylemde polis dayağından dolayı bebeğini kaybeden, başbakanın “ kadın mıdır kız mıdır bilemiyorum” dediği kadınlarımız...
Evladını savaşta kaybeden kadınlarımız...
İşte insan haklarından yoksun bir ülke ve devletin kadına bakışı! Kadının adından dahi korkan erkek egemen zihniyetler, kadını aile içine sıkıştırmaya, emeğinden çalmaya, onu yok etmeye çalışan uygulamalar...
Dayak atan kocayı haklı çıkaran, öldüren eşi koruyan, on üç yaşında kız çocuğuna tecavüz edenlerin cezasını indiren yargı kararları!
Ankara’ da gece sokakta eşini döven adama engel olmak isteyen iki asistan, koca tarafından dövüldü. Bunun üzerine eşine dayak atan ve engellemek isteyenlere de saldıran adama hapis cezası verildi demeyi isterdik ama böyle olmadı. Dayağı engellemeye çalışan iki kişi hapse atılırken dayakçı koca serbest bırakıldı! Türkiye de böylece hukuk devleti olduğunu kanıtlamış oldu!
Boşandığı eşinden ölüm tehdidi alan kadın korunma talebinde bulundu, bunun üzerine ona korunma sağlandı ve kadın yaşamını sürdürmeye devam etti demek isterdik. Ama korunma talebi reddedildi ve Ayşe Paşalı bıçaklanarak öldürüldü. Bu durumda bir kez daha hukuk devleti kanıtlanmış oldu.
Kadınların böylesi bir yaşam sürdüğü ülkemizde, mahkemeler yine de hak aramanın, hakları korumanın güvencesiydi. Ama çok iş olduğundan yakınan hakimler ve savcılar, bu sorunlarını çözmek için çareyi kadınları tecavüzcüleriyle evlendirmekte buldular.
AKP hükümeti “ en az üç çocuk” dediği “ çıraklık” döneminden, çocuğa tecavüz edenleri koruduğu “ ustalık” dönemine geçmiş oldu. Bu ustalık döneminde artık dava açmak için 110 TL para ödenmek zorunda. Bu parayı bulamazsanız hakkınızı arayamazsınız! Hakkımızı aramak için cebimizin dolu olması gereken bir sosyal hukuk devleti!
Bu parayı ödeyemediği için kocasına dava açamayan, korunma talebinde bulunamayan ve öldürülen bir kadının katili kocası olduğu kadar devlettir!
Savunma hakkını elinden alan, insandan saymayan, iş yükü olarak gören devlet!
Kadınların, işte böyle yaşam sürdürdüğü daha doğrusu sürdürmeye çalıştığı Türkiye’ de, biz kadınlar olarak sesimizi, tecavüzcüyü koruyan yargıya, bizi aile içine sıkıştırmaya, yok etmeye çalışan erkek egemen zihniyetlere, evlatlarımızı savaşa sürükleyen devlete karşı yükseltmeli, hak arayışımızda birlik olmalıyız.
Evrensel'i Takip Et