02 Aralık 2011 07:58

Düşünüyorum o halde tutuklayın

AKP içerde ve dışarıda savaş isteyen bir hükümet durumunda şu an. Bunu da emperyalist planları hayata geçirmek ve ekonomik kaygılarla yapıyor tamamen. Dolayısıyla içerde baskı, gözaltı, korku dünyası yaratarak kendi politikalarını hakim kılmaya çalışıyor. Ortadoğu’ya barış götüreceğim diyerek, kan ve göz

Düşünüyorum o halde tutuklayın
Paylaş

AKP içerde ve dışarıda savaş isteyen bir hükümet durumunda şu an. Bunu da emperyalist planları hayata geçirmek ve ekonomik kaygılarla yapıyor tamamen. Dolayısıyla içerde baskı, gözaltı, korku dünyası yaratarak kendi politikalarını hakim kılmaya çalışıyor. Ortadoğu’ya barış götüreceğim diyerek, kan ve göz yaşı götüren ABD ve onun işbirlikçileri, çıkarları için tüm Ortadoğuyu kana bulama peşindeler. Başbakan Tayip Erdoğan da Ortadoğu’nun padişahı olacağım diye, Suriye’ nin iç işlerine karışıyor, bu savaşa ortak oluyor. Ve üstelik ülkesinde yarattığı savaşı, kanı, göz yaşını görmezden gelerek Esad’a akıl veriyor. Esad’a demokratik adımların atılması gerektiğini söyleyen Başbakan Erdoğan, demokratik tüm hakları ortadan kaldırma peşinde. Padişahım çok yaşa demeyen herkesi gözaltına alıyor, içeri tıkıyor. Bu kategoriye koyamadıklarını da kendini fes etmiş örgütlere üyesin diyerek içeri tıkıyor. 22 kasım 2011 de Türkiye genelinde eş zamanlı operasyon düzenlendi. Bu operasyonlardan ikisi AKP’nin pervasızlığını ortaya koyacak kadar çok açık ve netti. İlki 47 avukatın göz altına alınmasıydı. AKP öyle ileri gitmiştir ki bir halkın savunmasını yapacak avukatları dahi, terör örgütü yaftası yapıştırarak tutukluyor. Yani adalet benim. Ben yargılar ben savunurum diyor. Güçler ayrılığını hiçe sayıyor. Daha buna benzer antidemokratik bir sürü uygulama sayılabilir. Ama bu kadar şey durumu anlatıyor. Diğer olay ise Kocaeli’de 21  kişinin tutuklanmasıydı. Bunların büyük bir çoğunlu öğrenciydi. Üstelik EMEK PARTİSİ, HALKEVLERİ, SDP, DHF, ESP gibi yasal parti ve dernek üyesi gençlerdi. Tek suçu bu partilerin yasal olan faaliyetlerine katılmaktı. Ancak olayın pervasızlığı şudur ki; yakalanan bu gençlerin 1970’ler de kendini feshetmiş THKPC, THKO gibi örgütlerlerle ilişkilendirilmeleridir. Daha da ilginci, bu ülkede tarihsel bir şahsiyet olmuş, Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya gibi önemli kişilerin anmalarına katılmak suç sayılmıştır. Ulaşım eylemine katılmak, en demokratik hakkını kullanmaları 12 gencin tutuklanmasına mal olmuştur. Bu da gösteriyor ki AKP kendine muhalif tüm kesimleri susturarak, sermayenin isteklerini harfiyen yerine getirmek istiyor.
Bunu yaparken de rolünü iyi oynuyor. Uluslararası alanda Esad’a sataşarak pirim toplamaya uğraşan Tayyip Erdoğan, Türkiye’de de Kılıçdaroğlu’na Dersim üzerinden yüklenerek pirim toplamaya çalışıyor. Başbakan samimiyetsiz davranıyor. Devlet adına özür diliyor, ancak oralara bomba yağdırmaya, Kürt gençlerini asimile etmeye, Kürt kadınlarını aynı taciz ve tecavüzü devlet eliyle yapmaya devam ediyor. Madem gerçekten yaşananları doğru bulmuyorsa, başta Tunceli(DERSİM) olmak üzere bölgedeki illerin isimleri geri verilsin, Kürt gençlerine ana dilde eğitim yapabilme hakkı verilsin, silahlar sussun, Kürt sorununa demokratik halkçı bir çözüm getirilsin. Ama biz başbakanın samimiyetine inanmıyoruz ve tüm hakların birliği ve mücadelesi sonucu gelecektir. Mısır’a bakmak bunu anlamamıza yetecektir. Mısır’da başlayan halk hareketi, diktatörlüğü yıkmış, ordunun yönetime el koymasıyla sonuçlanmıştı. Ancak bunun da askerin yönetime gelmesinin, diktatörlüğün başka bir versiyonu olduğunu anlayan halk, onu da yıkmak için tekrar Tahrir meydanına yığılmıştır. Yani Mısır halkının ihtiyacı olan tek şey doğru bir önderliktir. Oda Türkiye’ de var…. Bugün, bu gözaltı ve baskılara karşı yapılası gereken ise; aydınların, işçilerin ve gençlerin bu saldırıyı boşa çıkarmak üzere gençlerin birleşmesi ve demokrasi cephesinde yer alması gerekiyor… 

ÖNCEKİ HABER

Gazeteciler tutuklu meslektaşları için yürüdü

SONRAKİ HABER

Bu mücadele daha çok Memetler yetiştirecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa