Şekerin özelleştirilmesinin emekçiye faydası yok
KÖYLÜ PANCAR ÜRETEMEYECEK
Bu gün en çok söylenen yalanlardan birisi özelleşirse kotaların artacağı yalanıdır. İstedikleri kadar ekecekler, fiyat artacak pancar tesliminde köylülerin yaşadığı sorunlar ortadan kalkacak gibi sözlerle şeker pancarı üreticisi köylüleri özelleştirmeye taraf hale getirmeye çalışıyorlar. Üstüne bir de şeker işçilerinin köylülerle bağları kopuk olunca, asıl sorunlar gizlenirken köylüler yaşadıklarının sorumlusu olarak çalışan işçi ya da memuru gördü. Pancarda kotanın kalkması mümkün değil çünkü biraz önce de söylediğim gibi AB reform süreci nedeniyle pancar ekim alanları daraltılıyor ve 2015’e kadar bu daralma devam edecek. Yani kotaların artması bir yana daha da düşmesi planlanıyor. Zaten AKP hükümetinin geriye dönük politikalarına bakıldığında her adımı tarımı bitirmeye ve köylüyü üretimden kopartarak, toprağından göçe yönelik işlediğini görürüz. Fabrikaların özelleştirilmesi şeker şirketlerinin elini güçlendirecektir. Özelleştirme sonrası tütün şirketleri de ithal ettikleri tütünle yerli tütünü harmanlayarak sigara üretimini artırdılar. İthalat tehdidine bir de serbest piyasa dedikleri tüccar değirmeni etkilenince tütün üreticileri ürünlerini yok pahasına satmak zorunda kaldılar. Çünkü tütün şirketleri tek taraflı dayattıkları sözleşmeleriyle köylüyü her yönüyle bağlıyorlar. Aynı süreci şeker pancarı üreticisi köylülerin yaşamasını engelleyecek hiçbir şey yok. Bu nedenle özelleştirme köylüyü daha da mağdur edecektir.
Bu süreç, en çok bölge köylüsünü de etkileyecektir. Çünkü şeker fabrikalarının özelleştirilmesi yıllardır gündemde ve bu nedenle de fabrikaların teknolojik olarak yenilenmesi engellendi. Ayrıca bazı illerin pancar kotaları o kadar düşürüldü ki; buralarda üretici, pancar üretiminden çekilmiş durumda. Bu süreç hükümet tarafından bilinçli olarak işletildi ve fabrikaların verimliliği hükümet eliyle düşürülmüş oldu. Şimdi özelleştirme sonucunda satılan fabrikaların bir kısmı verimliliği düşük ve ekonomik ömrünü tamamlamak üzere bahaneleriyle kapatılacaktır. Yani teknolojisi yeni ve kârlı olan fabrikalar kalacak diğerleri kapatılacaktır. Böylece kapatılan fabrikaların olduğu bölgedeki köylüler pancar üretemeyecek, üretse de satacak fabrika bulamayacak. Köylüler açısından sonuç düşük fiyat, sıfır destek, azalan kotalar olacaktır.
ARKADAN DOLAŞILDI
Beş yıl yerli pancardan üretim zorunluluğu var. Beş yıl üretecek sonra ne olacak. Zaten AB süreci böyle devam ederse Türkiye’nin şeker ve şeker pancarı kotası 4 yıl boyunca düşürülecek. Yani beş yıl sonra zaten üretimde ve ülke şeker tüketiminde söz sahibi olacağımız kadar bir üretim söz konusu olmayacak ki. Hadi tüm bunları yok saydık ve beş yıl yerli pancardan üretim yapıldı. Sonrası ne olacak. Fabrikalar kapatılacak. TEKEL özelleştirildi; Tokat ve Tire sigara fabrikaları kapatıldı. İşçilerin hepsi Samsun Ballıca fabrikasına toplandılar. Sendikalı işçilerin bir kısmı işten çıkarıldı. Diğerlerine de arkadaşlarınız gibi olmak istemiyorsanız TİS’te yeni talepleri ve kazanılmış hakları unutun denilmiş oldu. Adıyaman’da köylü tütün ekti şirketler tütünlerini almadıkları için tütün elde kaldı. Pazarda tütün satan köylülere ise kaçakçı muamelesi yapıldı. Kaldı ki şeker pancarının böyle bir durumu söz konusu değil.
Ancak şu olabilir, bu gün köylünün ektiği pancar hava iyi gider verim fazla olursa kota fazlası oluşuyor. Bunu da şeker şirketi, şeker pancarını kota fazlası diye C kotası adı altında dörtte bir fiyatına yani öldüm fiyatına satın alıyor. Yani afet olmaz hava iyi giderse ve verim artarsa da dert çünkü çok üretince çok kazanmıyorsunuz. Yarın da aynısını bütün köylülere yapacakları açıktır. Bunların hepsini bir fotoğraf olarak önümüze koyup birleştirdiğimizde beş yıl üretim zorunluluğunun tepkileri önlemek ve daha önce mahkemede bozulan özelleştirmenin yine bu nedenle bozulmasını önlemeye dönük olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü önceki özelleştirmede de Akcan Şeker almıştı ve ülke geleceği ve yerli üretimin korunması koşulu olmadığı için mahkeme bozmuştu. Şimdi bu kararın arkasından dolaşılmış olacak.
EKONOMİ OLUMSUZ ETKİLENECEK
İşçi ve köylü ekmeksiz ama başka kesimler de etkilenecek. Nakliyeciler etkilenecek çünkü sadece fabrikaların sahibi değişmiyor Türkiye’nin şeker politikası değişiyor. Yani şeker pancarı üretimi ve buna bağlı şeker üretimi yok ediliyor. O zaman nakliyecinin taşıması düşecek. GSMH’ya buğdayın 7 katı fazla katkısı olan ve istihdam açısından sene de 200 binin üzerinde topraksız, az topraklı köylüye, tarım işçisine ortalama 100 gün iş olanağı sağlıyor. Tarım etkilenir çünkü şeker pancarı ekilen toprak ertesi yıl ekilecek ürün için daha verimli hale gelir. Pancar melası alkol, kimya ve ilaç sanayi ve hatta maya üretiminde kullanılırken küspesi, yaprağı hayvancılıkta yem olarak kullanılmaktadır. Bunların hepsini hesaplamak gerekiyor.
BAĞIMLILIK ARTACAK
Dünya şeker üretimi azalıyor. Bunu gören yerden bakarsak, şeker pancarı üreticisi bir ülke olarak üretimimizi korumalı ve artırmalıyız. Dünyada 2008-2009 döneminde 161.6 milyon ton şeker üretilirken tüketim 165 milyon tonu aşmıştır. Azalan petrol kaynakları ve artan enerji ihtiyacı kapitalist ülkeleri başkaca arayışlara yöneltiyor. Buna sebep Brezilya gibi şeker üreticisi ülkelerin her yıl şeker kamışından etanol üretimini artırması gibi sebepler sayılabilir. Amerika’da ekilebilir arazilerin yüzde 30’unun mısır tarlası olması Türkiye’de mısır ithalatının ve NBŞ üretiminin artırılmasının nedenleri arasındadır. Buna paralel olarak da pancar ve pancar şekeri üretiminin azaltılması isteniyor. AB şeker reformu yine şeker üretiminin azalmasını beraberinde getiriyor. 1998 yılında ülke şeker pancarı üretimi 22 milyon ton dolaylarındaydı. 1999 yılında şeker pancarına kota uygulaması başladı ve o süreçten sonra sürekli üretim düştü ve bu düşüş devam ediyor. 14-12 milyon tona hatta daha aşağılara düşürüldü.
Sonuç olarak kendi öz üretiminin sağlanarak devam etmesi yani gıda güvencesi açısından üretim ihtiyaç ve zorunluluktur. İşçisi, köylüsü, taşımacısı, tarım ve hayvancılık, kimya sanayi hepsi açısından gelir kaynağıdır. Deprem vergisinin harcandığı duble yollar, cezaevleri ve adalet sarayları başta doğu illeri olmak üzere kırsal kalkınma açısından faydası olmadığı açık. Bunlar bir işe yaramaz mı elbette ki yarıyor. Özelleştirme nedeniyle işsiz ve ekmeksiz bırakılan işçiler ve köylüler göçe zorlanacak. Aç kalacak soyguna, kanun dışı işlere bulaşacak ve AKP’nin yaptığı adalet sarayında yargılanıp, duble yoldan geçerek yine AKP’nin yaptığı cezaevinde yatacak. İşte AKP’nin işçi ve emekçiye, köylüye reva gördüğü yaşam budur.
Van depremi olduğunda acil battaniye ve çadır çağrısı yapanlar, kışlık giyecek, ayakkabı yardımı isteyen hükümet ve bil cümle özelleştirmeci takımı Sümerbank satılıp, kapatılırken devlet basma mı üretir, devlet ayakkabı mı üretir diyerek bu gün Van’lıların yaşadığı yoksunluk durumunun sorumlularıdır. Yarın aynısı tüm halkımız, tarım ürünlerinde ve şekerde yaşanacaktır. O nedenle işçisi, köylüsü, memuru hep beraber bu sürece karşı çıkmalı ve lehimize çevirmeliyiz.
*Tüm Köy-Sen Örgütlenme Uzmanı
Evrensel'i Takip Et