3 Haziran 2010 05:00

Batılı liderler hayat kurtarmaya yardım edemeyecek kadar korkaklar


Şu bir gerçek ki sıradan insanlar, eylemciler ya da adlarına ne derseniz deyin; olayları değiştirmek için kararları verenler artık onlar.
İsrail aklını mı yitirdi? 2008-2009 Gazze Savaşı (ölü sayısı 1300), 2006 Lübnan Savaşı (ölü sayısı 1006), diğer tüm savaşlar ve şimdi de pazartesi sabahının cinayetleri dünyanın artık İsrail yönetimini kabul etmeyeceği anlamına mı geliyor?
Hiç nefesinizi tutmayın.
Yapmanız gereken tek şey Beyaz Saray’ın yüreksiz açıklamasını okumak -Obama yönetiminin “trajediyle ilgili koşulları anlamak için çalıştığına” dair yapılan açıklamayı. Tek bir kınama sözü geçmiyor. Ve bu kadar. On ölü. Sadece Ortadoğu bilançosuna eklenecek bir istatistik daha.
Oysa öyle değil aslında.
Bugün Gazze’ye gitmeye karar verenler bireylerdi -sıradan insanlar, Avrupalılar, Amerikalılar, soykırımdan hayatta kalanlar- evet Nazilerden sonra hayatta kalanlar Allah aşkına -çünkü politikacılarıyla devlet büyükleri onları yarı yolda bıraktı.
Siyasetçilerimiz dün nerelerdeydi? Evet bir bakalım elimizde neler var... Gülünç Ban Ki-moon, Beyaz Saray’ın zavallı açıklaması ve pek sevgili Sayın Blair’in “Trajik can kaybı için duyduğu derin üzüntü ve şok”... Sayın Cameron neredeydi? Ya Sayın Clegg?
Ancak şu bir gerçek ki sıradan insanlar, eylemciler ya da adlarına ne derseniz deyin; olayları değiştirmek için kararları verenler artık onlar. Çünkü politikacılarımız hayat kurtarmak için gerekli kararları alamayacak kadar bel kemiğinden yoksunlar, fazlasıyla korkaklar. Bu neden böyle? Neden Cameron ve Clegg Beylerden dün hiç yürekli ifadeler duyamadık?
Ne de olsa şu da bir gerçek değil mi: Eğer Avrupalılara (Ve evet bu arada Türkler de Avrupalılar öyle değil mi?) Ortadoğu’da başka herhangi bir ordu tarafından (İsrail ordusu da bu ordulardan biri, öyle değil mi?) ateşli silahlarla saldırılmış olsaydı öfke dalgaları dört bir yanı sarardı.
Ve bu durum İsrail hakkında ne anlatıyor? Türkiye İsrail’in yakın müttefiki değil mi? Türklerin bekleyebilecekleri bu mu? Şimdi İsrail’in Müslüman dünyasındaki tek müttefiki bunun bir katliam olduğunu söylüyor -ve İsrail’in umurunda değilmiş gibi görünüyor.
Öte yandan, İngiliz ve Avustralya pasaportlarının sahteleri Hamas Komutanı Mahmud el-Mebhuh’un suikastçılarına verildiği için Londra ve Canberra’nın İsrail diplomatlarını sınır dışı etmesini de İsrail umursamadı. Eski müttefiki Amerika Birleşik Devletleri’nin Başkan Yardımcısı Joe Biden İsrail’deyken Doğu Kudüs’teki işgal altındaki topraklarda yeni Yahudi yerleşimlerini ilan ederken de hiçbir şeyi umursamıyordu. Şimdi neden umurunda olsun ki?
Bu noktaya nasıl geldik? Belki de hepimiz İsraillilerin Arapları öldürmesini görmeye alıştığımızdan ya da belki de İsrailliler Arapları öldürmeye alıştığı için. Şimdi de Türkleri öldürüyorlar. Ya da Avrupalıları. Bu son 24 saatte Ortadoğu’da bir şeyler değişti -ve İsraillilerin (Bu katliama verdikleri olağanüstü aptalca siyasi karşılığı dikkate alacak olursak) ne olduğuna dair zerrece bir fikirleri varmış gibi görünmüyor. Dünya bu zorbalıklardan bıktı artık. Suskun kalmaya devam edenler ise yalnızca politikacılar.
Diplomatik Sorunlar
l Goldstone Raporu, Kasım 2009
İsrail Aralık 2008’de, sözde Gazze’den İsrail’e yönelik roket atışlarını durdurma amacıyla Dökme Kurşun Operasyonu’nu başlattı. Üç haftalık savaş boyunca 1400’ü aşkın Filistinlinin yanı sıra 13 İsrailli öldürüldü. Güney Afrikalı Hukukçu Richard Goldstone’un çatışma üzerine hazırladığı rapor hem İsrail’in hem de Gazze Şeridi’ni yöneten Hamas hareketinin savaş suçu işlediğine karar verdi ama daha çok İsrail üzerine odaklandı. İsrail Goldstone’la işbirliği yapmayı reddetti ve raporu da çarpıtılmış ve taraflı olarak tanımladı.
l El-Mebhuh Suikastı, Ocak-Mayıs 2010
İsrail’in, Dubai’deki bir Hamas komutanını öldürmek için suikastçılar tarafından kullanılan İngiliz ve Avustralya pasaportlarının sahtelerini yaptığına kanaat getirdikten sonra İngiltere ve Avustralya İsrailli diplomatları sınır dışı etti. İsrail, ocak ayında otel odasında Mahmud El-Mebhuh’un öldürülmesindeki rolünü ne teyit etti ne de reddetti. İngiltere İngiliz pasaportlarının bu şekilde istismar edilmelerinin “kabul edilemez” olduğunu söyledi. Avustralya ise, “Bu denli yakın, dostane ve destekleyici bir ilişkide oldukları bir ülkenin” davranışının bu olamayacağını açıkladı.
l Yerleşim Yerleri Kavgası, Mart 2010
İsrail, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın ziyareti esnasında, Batı Şeria’nın bir bölgesinde ilhak ettiği alanda Yahudiler için 1600 ev inşa etme planını ilan etti. Açıklama Amerika Birleşik Devletleri’nden alışılmadık ölçüde ağır eleştirilere neden oldu. Washington bu açıklamanın Ortadoğu’daki barış sürecini canlandırma çabalarına zarar verdiğini söyledi. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton projeyi bir hakaret olarak değerlendirdi. Netanyahu, planlama bürokratlarınca gafil avlandığını söyleyerek Biden’dan özür diledi. Netanyahu’nun filo kriziyle ilgilenebilmek amacıyla ülkesine dönmek için iptal ettiği Beyaz Saray’da Barack Obama’yla yapacağı toplantı da iki müttefik arasındaki sorunları düzeltmek için atılan adımlardan birisi olarak planlanmıştı.
l Nükleer Gizlilik, Mayıs 2010
Yaygın bir şekilde Ortadoğu’nun tek nükleer cephaneliğine sahip olduğuna inanılan İsrail; atom silahlarının yayılmasını yasaklayan küresel bir anlaşmayı imzalama yönünde yenilenen çağrılarla karşı karşıya kaldı. Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’nın (NPT) tarafları geçtiğimiz hafta, Ortadoğu’da kitlesel imha silahlarının yasaklanmasını tartışmak amacıyla 2012’de yapılacak bir konferans için çağrıda bulundu. Deklarasyon, ABD de dahil olmak üzere, NPT’nin 189 imzacısı tarafından kabul edildi. İsrail’e de NPT’ye imza atması ve nükleer tesislerini Birleşmiş Milletler’in güvenlik tedbirlerine açması çağrısında bulundu.
ROBERT FİSK The Independent Yazarı

Evrensel'i Takip Et