05 Aralık 2011 05:21

Kazdağlarına siyanür bulaşmasın

Çanakkale Çevre Platformu tarafından düzenlenen “Siyanürsüz Doğa,Özgür Kazdağları,Özgür yaşam”  panelin katılımcıları EGECEP (Ege Çevre Platformu ) dönem sözcüsü Ertuğrul Barka ,gazeteci- yazar Özer Akdemir, jeoloji yüksek mühendisi Tahir Öngör idi. Çanakkalelil

Kazdağlarına siyanür bulaşmasın
Paylaş

Mitolojik efsanelere kaynaklık eden Alp dağlarından sonra dünya üzerinde oksijeni en bol yer olarak bilinen Bin Pınarlı İda’nın altın aramaları sondajları nedeniyle delik deşik edildiğine dikkat çekilen panelde yaşamın savunulması adına “büyüme “ve “kalkınma” paradigmalarının gözden geçirilmesi, uluslararası tekellerin çıkarını ifade eden ’sürdürülebilir kalkınma ‘ tuzaklarına vurgu yapıldı.

‘SİSTEM HEDEF ALINMALI’

Panelin moderatörlüğünü yapan EGEÇEP Dönem Sözcüsü Ertuğrul Barka çevre mücadelesinin sisteme karşı sürdürülen emek demokrasi mücadelesi ile olan bağına işaret ederek,yaşadığımız çevre sorunlarının, kapitalist sistemin daha çok kar elde etme temel mantığının bir sonucu olarak gündeme geldiğini , bu anlamda çevre mücadelesinin örgütlü topyekun bir  mücadele olarak sistemi hedef alması gerektiğini vurguladı.

BİR GAZETECİ TANIKLIĞINDA ÇEVRE MÜCADELESİ

Gazeteci Yazar Özer Akdemir 10 yıllık bir süreçteki çevre mücadelesi ve çevre sorunlarına ilişkin tanıklık ettiği, bizzat yerinde yaptığı incelemeleri panel katılımcıları ile paylaştı. Bir gazeteci tanıklığı ile Bergama , Kışladağ, Balya, Kıbrıs Lefke,  Bulgaristan Ovchari  madenlerinin doğaya ve yaşama verdiği zararı gözler önüne koyan Özer Akdemir son kitabı “Kuyudaki Taş”tan da bahsetti. Kitabın yaşam savunusu mücadelesi veren onurlu insanlar için yapılan Alman Vakıflarının işbirlikçisi kara propagandasına karşı, bu yalanların belgelerini kamuoyunun dikkatine sunduğunu belirterek, özellikle altın madencilerinin bu kara propagandayı yıllardır her fırsatta kullandığına dikkat çekti.

BÖLGEYİ NE BEKLİYOR

Jeoloji Yüksek Mühendisi Tahir Öngör Kazdağlarındaki altın üretimi ile ilgili son gelişmeler  noktasında bilgiler vererek şunları kaydetti: “Çevresel etki değerlendirme (ÇED) süreci başlatılmış olan Ağı Dağı ruhsatlarında bir çok altın yatağı bulunmuş, ancak şimdilik masaya getirilen yalnızca Babadağ ve Delidağ yatakları. Burada ayrıca en ileri gideni Çamyurt olmak üzere Tavşan, Ayıtepe, Ihlamur ve Yangın kulesi sahalarının araştırmaları sürüyor ve zaman içerisinde bunların hepsi ya da çoğu işletme konusu olacak ve yavaş yavaş bugünkü dosyaya eklenecektir. O zaman bugünkü tehlikenin boyutu da üç beş misli artacaktır. Şimdilik bize küçük bir proje gösteriliyor ve bunun  yıkımlarına alıştırılmaya çalışıyoruz. Ağı Dağında şimdilik 125 milyon ton kaya kazılacak; yarısı parçalanıp, havanın oksijeni ve yağmurun suyuyla çevreye asitli ve kanser yapıcı ağır metaller ile yüklü sular salacak şekilde hemen orada depolanıp bırakılacak ; yarısı Söğütalan’ın tepelerine taşınıp, öğütülüp siyanür ve başka kimyasallar ile kirletilmiş bir durumda 90 hektar alanda100 metre yükseklikte bir yığın halinde bırakılacak ve sonsuza kadar çevreye kirlilik yayacak.”  

MÜCADELE ÇAĞRISI

Panel konuşmaların ardından katılımcıların soru ve düşüncelerini aktarmaları ile devam etti. Gökçeada’dan gelen vatandaşlar Gökçeada’da yeni başlayan arama çalışmalarına karşı mücadelenin geliştirilmesi konusunda destek istediler.

Panelde katılımcıların mücadele ve örgütlenmenin  geliştirilmesi noktasındaki istek ve iradeleri  dikkat çekti. Panel sonrasında Gazeteci Yazar Özer Akdemir kitaplarını imzaladı. (Çanakkale/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Rizeli mucitin tez konusu yapıları

SONRAKİ HABER

Antep’te hoş geldin cezası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa