Demokratik bir anayasa için ‘yol temizliği’ şart
Fatma Keskintimur
Demokratik bir anayasa yapımı için nasıl bir süreç öngörüyorsunuz? Yeni olması, demokratik olması için yeterli olacak mı?
Türkiye’de anayasa ihtiyacı yeni değil. Toplumun önemli bir kesiminin mevcut anayasayla bir problemi var. Hatta iktidar partisi dahil diğer partiler şu cümleyi kuruyorlar: “Toplumun yüzde 90’ı yeni bir anayasa beklentisi içinde”. Biz de aynı görüşleri paylaşıyoruz.
Yeni anayasanın tek başına bu isteme yanıt vermeyeceği görüşündeyiz. Aynı zamanda nasıl bir anayasa sorusunun da yanıtını içermesi gerekiyor. Bununla birlikte anayasa hazırlık sürecinin nasıl olması gerektiği, anayasa yapım yöntemlerine ilişkin, yakın tarih, dünya deneyimi, bizim gibi ülkelere benzer sorunları yaşayan ülkelerde nasıl yapılmış? Bu soruların hepsinin Türkiye kamuoyunca tartışılması gerekiyor.
Demokratik bir anayasanın yapım aşamasında sizin önerileriniz neler?
İktidar partisine de farklı platformlarda da açıkladığımız üzere öncelikle toplumun nasıl, hangi kodlarla yaşamak istediğinin, asgari müştereklerinin yani uzlaşılarının ne olduğunun ortaya çıkması gerekiyor. Katılımcılık da burada, anayasa yapım sürecinde hayati öneme sahip. Anayasanın demokratikliğini belirleyen temel ölçütlerden biri, yapım sürecine isteyen herkesin, sivil toplumun, partilerin, halkın birebir düşüncelerini ifade edebileceği platformların oluşturulması ve direkt aktarabilmesidir.
Bu katılım nasıl sağlanacak?
Şu anki parlamento oluşumu, ‘halkın tümünün iradesini temsil ediyor’ deme noktasında değiliz. Çünkü yüzde 10 barajı sebebiyle eksik bir temsil var. Şunu önerdik; Meclis dışındaki partilerin de içinde yer alacağı, Meclisteki partilerin kota olarak eşit şekilde önerebileceği bir anayasal platform. Bu meclis olabilir, konsey olabilir adına takılmıyoruz. Hem sivil toplumun, hem akademi dünyasının, hem sendikaların, hem de düşün insanlarının bir bütün olarak bir kurul oluşturması gerekiyor. Bu kurulun anayasanın yapım sürecinde öneriler geliştirmesi ve Parlamentoya sunması gerektiğini düşünüyoruz. Katılımın önündeki engellerin bu yöntemle aşılacağını söyleyebiliriz. Çünkü herkesin Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na ulaşması mümkün değil. Böyle bir kurul demokratik bir anayasa yapım sürecinde çok önemli.
Sizce bugünkü koşullarda sağlıklı bir anayasa tartışması yürütülebilir mi?
Şu anda özgür bir tartışma olmadığını bizim söylememize gerek yok. Türkiye’de tartışmalar, anayasa yapım sürecinin ruhuna uygun, olması gerektiği gibi yürümüyor. Sadece konuştuğu için, açıklama yaptığı için, bir işaret yaptığı için tutuklamalar devam ediyorken, 33 avukat bir günde tutuklanabiliyorken nasıl tartışacağız yeni bir anayasayı? Profesörlerin, akademisyenlerin de içinde bulunduğu binlerle ifade edilen KCK adı altında operasyonlar varken nasıl özgür bir tartışmadan söz edebiliriz? Bu temel önermelerimizden biri!
Bu engelleri aşma konusunda öneriniz nedir?
Bu konuda öncelikle bir siyasi irade gerekiyor. Yeni bir anayasaya gidiyorsak, demokratik bir anayasa yapmak istiyorsak bunun önündeki en önemli engelleri kaldırmamız, yol temizliği yapmamız gerekiyor. Terörle Mücadele Kanunu ve Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinin kaldırılması gerekiyor.
Örneğin, Türk Ceza Kanunu’nun 220/6, 7, 8. maddeleri aracılığıyla şu anda yüz binlerce insan “Örgüt üyesi olmamakla beraber, örgüt adına suç işlemek” fiiliyle örgüt üyeleri gibi cezalandırılıyorlar. Burada bir yol temizliği gerekli.
Çünkü ‘Yol Temizliği’ olmadan yeni anayasa da meşru olmayacak. Şu anda bizim 14 belediye başkanımız, 5 milletvekilimiz, binlerce yöneticimiz, üyemiz, kadınlarımız, gençlerimiz tutuklu… Ve bunların hepsi siyaset yapan insanlar. Birilerini, bir kesimi siyasetten engelleyerek, ortadan kaldırarak anayasa yapmak demokratik olamaz. Şu anki mevcut haliyle 82 Anayasasının bile gerisinde olan yasalardan söz ediyoruz. Türkiye toplumu böyle anayasayı kabul etmiyor, bu Anayasanın kaldırılması gerektiğini söylüyoruz. Eskisinin yerine boş bir sayfaya yenisini yapalım diyoruz.
Yeni bir anayasa için bu yolda başka neler ‘temizlenmeli’ sizce?
Türkiye’nin bütün yasalarının, bütün mevzuatının anayasa yapım sürecinde kökten değişemeyeceğinin bilincindeyiz. Parti olarak asla imkansızı dayatmak, süreci zora sokmak gibi bir irademiz yok. Ama acil bazı adımların atılması gerekiyor. Özellikle yargılamaların ve yargı erkinin tutumunun bu süreçte ciddi bir şekilde sorgulanması gerekiyor ki, en temel önermelerimizden biri bu. Diğer gerekçemiz de şu; şu anda 5 milletvekilimiz tutuklu, yenilerinin dosyalarının kesinleşmeyeceği, tutuklanmayacakları gibi bir garantisi de yok
Yargıtay 9. Dairenin bir kararı var; bizim milletvekillerimizin Anayasanın 14. Maddesi kapsamında dokunulmazlıktan yararlanamayacakları biçiminde ayrıcalıklı bir durum ortaya çıkarıyor. Bu nedenlerle ‘Yol Temizliği’ olmazsa, bu yasal düzenlemeler gündeme alınıp, hayata geçirilmezse BDP olmayacak!
BDP’nin sürecin dışında bırakılması ne anlama gelir?
Şu anda Türkiye’nin en acil ihtiyaçları ve anayasada yer alması gereken talepleri, bizim de içinde yer aldığımız Demokrasi ve Özgürlük Blokunun istemleridir. Bunun sözcüleri ortadan kaldırıldığı zaman nasıl bir anayasa yapımı, nasıl bir meşruiyet ve nasıl bir toplumsal sözleşme sorularının yanıtı ortada. Bu nedenle muhalefetin devam edebilmesi, özgürlük ortamının oluşması, üzerimizdeki yasa tehdidinin, tutuklanma tehdidinin, ceza tehdidinin ortadan kalkması gerekiyor.
Meşruiyet konusunda ne gibi sorunlar yaşanır?
Halkların temsil edilmediği, farklı etnik kimlikleri, aidiyetleri içermeyen, herkesin kendini içinde görmediği bir anayasanın diğerinden çok farkı olmayacaktır. Biz en genel tabiriyle yeni kabul edilecek anayasanın; hiçbir farklılığı dışta bırakmayacak, bütün kültürleri, etnik kimlikleri, inançları koruyacak bir mekanizma öngörmesini, özgürlükçü olmasını ve özgürlüklerin gerekirse madde olarak üst bir düzenleme ile güvence altına alınması gerektiğini düşünüyoruz. İnsanların ana dillerinde eğitim yapabileceği, teklik vurgularından arınmış bir anayasadır, özgürlükçü anayasadan kastımız.
Bu talepler doğrultusunda sürece etkiniz ne boyutta? Sorunlar çözülebilecek mi?
Parti olarak, Blok olarak umutluyuz. Baskı ve zorla, antidemokratik uygulamalarla, hak ve hukuk çiğnenerek, gasbedilerek ne Kürt Sorunu, ne demokrasi sorunu ne de işçilerin, emekçilerin, kadınların, farklı cinsel yönelimlerin, çevrecilerin sorunları çözülebilir.
Çözümün tek yolu var: Gerçek demokratik bir tartışma, gerçek toplumsal bir sözleşme, halkın iradesine saygı ve bu yolda bir ilerleme…
Maalesef hükümet şu anda; demokratik kamuoyunu göz ardı ederek, susturarak süreci sürdürmek gibi bir irade gösteriyor. Fakat biz ısrarla onları doğru yola, anayasa yapım sürecinin ruhuna uygun bir pratiğe ve çalışmaya davet ediyoruz.
Demokratik siyasetin önündeki engeller durduğu müddetçe, tasfiye operasyonları devam ettikçe bu sorun çözülemez. Çözüm için özgürlük ortamı yaratılmalıdır.
‘ENGELLERİ AŞMAK İÇİN KANUNLARI DEĞİŞTİRELİM’
Hem mevcut yasalarda değişiklikler olacak hem de yeni bir anayasa hazırlanacak. Birbirinden ayrı gibi görünen bu süreçler nasıl işleyecek?
Anayasa uluslararası hukukun altında, en üst normlardan biri. Önümüzdeki engeller açısından alt normların değişmesi lazım ve bunlar da kanunlar. Özellikle anayasayı kabul edecek organ olarak, TBMM’nin de konuyu gündemine almasını ve irade göstermesi gerektiğini de söylüyoruz.
Bu nedenle anayasa yapımı bizim için çok önemlidir. Bu yapım sürecinde alt hukuk normlarının değiştirilmesi ivedidir, acildir, aksi halde muhalefet kalmayacaktır. Tek taraflı bir iktidar partisinin ya da diğer üç partinin anayasa yapması meşru olmayacaktır.
SÜRECE ÖN ŞARTSIZ BAŞLADIK
Anayasa Uzlaşma Komisyonunda temsil edilen bir partiyiz, aynı zamanda Blokuz. Orada temel ilkelerde bir uzlaşma olacağı öngörülmüştü. Biz anayasaya komisyonuna ön şartsız üye verdik. “Hiç kimsenin ön şartını kabul etmeyeceğimiz gibi biz de ön şart sunmuyoruz. Anayasanın içeriğini ve temel ilkelerini birlikte tartışalım, konuşalım” dedik.
Biz bu süreci aksatan, engelleyen değil; bu sürecin önünü açan, anayasa yapımında gerçekten rol almak isteyen ve toplumsal barışa hizmet eden bir tarafta olmak istiyoruz.
TOPLUMSAL BARIŞI SAĞLAMALI
Anayasanın çözebileceği, çözmesi gereken en önemli problemlerden biri tabii ki toplumsal barış! Toplumsal barış tahayyülü tabii ki anayasanın içeriğiyle, özgürlük ortamını sağlamasıyla gerçekleşecektir.
Türkiye’de bir anayasa Kürt sorununu çözmeyecekse, inanç sorununu çözmeyecekse, bu şiddet ortamını, savaşı bitirmeyecekse neyi çözecek? Zaten 12 Eylülde AKP, kendisi için acil olan anayasa değişikliklerini yaptı. Biz birilerinin çıkarlarını koruyan değil, tüm toplumsal farklılıkları barındıran bir çözüme hizmet etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenle de herkesin bu sürece aktif katılımını önemsiyoruz.
YARIN: Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, Engelliler Spor Kulübü Başkanı Yılmaz Demirel
evrensel.net
Evrensel'i Takip Et