Yeni anayasayı kurucu meclis hazırlamalı

Selmane Ertekin


Türkiye’nin yeni bir anayasaya olan ihtiyacı dile getiriliyor. Sizin için bu ihtiyaç nasıl giderilmeli, yeni anayasa nasıl olmalı?    
Emekçilerin ve ezilenlerin de, düzenin de yeni bir anayasaya ihtiyacı vardır. Bu ikisi ayrı ve birbiriyle uzlaşmaz ihtiyaçlardır. AKP, yeni anayasa tartışmalarını referandum sürecinde de kendi iktidarını güçlendirmenin aracı haline getirdi. 12 Eylül anayasası ile hesaplaşma adına 12 Eylülü güncelledi. Referandumun sonuçları bugün toplumsal muhalefete karşı yürütülen operasyonlarda ve KCK operasyonlarında görünüyor. Bu zihniyetin yapacağı anayasanın demokkratik olması beklenmemeli.
Anayasa tartışması, bir hak ve özgürlükler tartışması, kuşkusuz demokrasi tartışmasıdır. Ülkemizde bir demokrasi sorunu vardır ama bu sorun salt bir sivilleşme sorununa ve bireysel hak ve özgürlüklere indirgenemez. Demokrasi her şeyden önce, siyasetin, siyasal alanın genişliği ile ilgili veya sınırlarıyla ilgili bir tartışmadır. Bugün önümüze konulan anlayış ekonomik-sosyal haklardan kopuk bir siyaset tartışmasıdır. Bu anlamda ekonominin siyasal karar verme alanına dahil edilmesi, piyasanın özerk işleyişinin ortadan kaldırılarak demokratik denetim altına sokulması, demokratikleşmenin dolayısıyla anayasa tartışmasının en temel noktasıdır. Toplumsal hayatın bütününde piyasa ilişkilerinin geliştirilmesi, özelleştirme, esnekleştirme gibi neoliberal uygulamalar demokrasi alanını daraltmaktadır.
Yeni anayasada eşitlik ve özgürlük talepleri birbirini tamamlamalıdır. Hem kimlik (Kürt sorunu, Alevi sorunu) yani özgürlük, hem sosyal-sınıfsal yani eşitlik talepleri bu anayasada bütünlüklü olarak ele alınmalıdır. Her insan çok kültürlü-çok kimlikli Türkiye gerçeğinde ana dilinde konuşabilmeli, kendi kimlik ve kültürünü, cinsel eğilimini özgürce ortaya koyabilmelidir.
Anayasa ekonomik ve sosyal hakları da güvence altına almalıdır. Bir iş sahibi olabilmenin, emeğinin karşılığını alabilmenin, temel sosyal hizmetlerden eşit-parasız ve nitelikli bir biçimde yararlanabilmenin, özgür bir yurttaş olmanın getirdiği evrensel bir hak olduğu ve yurttaşların bu manada temel ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarının giderilmesinin devletin anayasal sorumluluğu altında olduğu esas alınmalıdır.

Sizce bu Meclis yeni bir anayasa yapabilir mi? Yaparsa nasıl bir anayasa olur?
Yeni bir anayasa için bir kurucu meclise, anayasa meclisine ihtiyaç vardır. Bütün fikirlerin, eğilimlerin kendisini ifade edeceği bir kurucu meclis önceliklidir.
Anayasalar; toplumsal ve siyasal yaşamı şekillendiren,  o ülkedeki güç ilişkilerinin bir ürünü olan temel belgelerdir. İçinden çıktığı toplumun egemen sınıf çıkarlarını ve ideolojisini yansıtır.
2000‘li yıllardan itibaren ülkemizde ve dünyada yaşanan gelişmeler, küresel kapitalist ilişkilerin eriştiği düzey 1982 Anayasasının sınırlarını zorlamaktadır. Özetle, sistemin yeniden yapılanması yeni bir anayasa ihtiyacını egemen güçler açısından gündeme taşımaktadır.
Kuşkusuz bugün AKP eliyle temsil edilen yeni sistemin, rejimin anayasa değişikliğinin özünü daha rekabetçi ve piyasa ilişkilerini geliştiren anayasada yer alan sözde kalan sosyal boyutu da bütünüyle ortadan kaldırmayı amaçlayan bir anlayıştır. Egemen sınıfların yeni anayasa ihtiyacı ile emekçilerin ve ezilenlerin kimlik ve sosyal hak taleplerini içerecek yeni anayasa taleplerini uzlaştırabilmek kuşkusuz mümkün değildir.
Kürt ve Alevi yurttaşlarımızın eşit yurttaşlık haklarını sağlayacak, bütün halkın sosyal ve kamusal haklarını güvence altına alacak yeni bir anayasa ‘vermeyecekler alacağız‘ anlayışı çerçevesinde ezilenlerin ve emekçilerin ortak mücadelesinin ürünü olarak oluşacaktır.
Şimdi kendi ülkemizin gerçekliğini de kavrayarak özellikle Latin Amerika‘da, Bolivya‘da, Venezuela‘da ve en son Ekvador‘da kurucu meclis seçimleriyle toplumsal hakları öne çeken eşitlik ve özgürlük; kimlik ve sosyal hak taleplerini bütünleştiren devrimci anayasa hazırlama süreçlerine bakmakta büyük bir fayda var.
Bugün bir yandan yeni bir anayasa üzerinde tartışırken diğer yandan bu anayasanın hak ve özgürlükleri aşağıdan bir mücadele içerisinde talep eden ortak bir mücadeleye ihtiyaç vardır.


YEREL YÖNETİMLER GÜÇLENDİRİLMELİ
* Anayasa evrensel olarak kabul edilmiş insan haklarını ve uluslararası anlaşmalarla teminat altına alınmış bireysel hakları çekincesiz içermelidir.
* Merkezi ve yerel hükümet memurlarının seçilmiş yerel yönetim organları üzerindeki üstünlüğüne son verilerek, merkezi devletin yetkileri azaltılıp yerel yönetimler ve yerel iktidarlar güçlendirilmelidir.
* Yine silahlı devlet güçlerinin halk temsilcileri üzerindeki üstünlüğünün bir kaynağı olan MGK’nın anayasal statüsüne son verilmeli, orduya iç güvenlikle ilgili bir görev verilmesi yasal ve idari düzenlemelerle önlenmelidir.

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et