İşçi mücadeleci Türk-İş istiyor
Gökhan Durmuş
DİYALOGLA DEĞİL ALANDA ÇÖZÜLÜR
Yol-İş Karayolları 1. Bölge Baştemsilcisi Naci Göçer: Türk-İş AKP iktidarı döneminde işçi sınıfının sorunlarıyla ilgilenmedi. Bu dönemde torba yasa geçti. İşçiler bu yasayla çok büyük kayıplarla karşı karşıya kaldı. Bu yasa ile belediye işçilerinin bir kısmı emekli edildi, bir kısmı çeşitli kurumlara sürüldü. Türk-İş yasa geçerken, biz hükümetle görüştük, sakıncalı maddeleri düzelttik diyordu. Karayolları kuruluş kanunu değiştirildi, otoyolların özelleştirilmesi gündemde, 15 Şubatta iki boğaz köprüsü sermayeye peşkeş çekilecek, Karayolları 1. Bölge Müdürlüğü Hasdal’a taşındı. Küçükyalı’daki Karayolları arazisi de cemaatle yakın olan kurumlara peşkeş çekilmek isteniyor. Türk-İş yönetimi sürekli sorunlarımızı diyalogla çözeceğini söylüyor ama diyalogla çözülmeyen sorunlarda var. TEKEL işçilerinin sorunun diyalogla çözüleceği söyleniyordu, diyalogun sonucunda 12 bin TEKEL işçisi darmadağın oldu. İşçi sınıfının sorunları diyalogla değil alana çıkarak çözülür. 2004 yılında Irak’a tezkere çıkarılmasına karşı yüz binlerce işçi alana çıktık ve bunu durdurduk. 11 Aralıkta Türk-İş genel kurul yapacak. Bu genel kurulda işçi sınıfının sorunları, talepleri, sendikal örgütlenmenin önündeki engeller tartışılmalıdır. Kıdem tazminatı, sosyal güvenlik yasası, özelleştirmeler konfederasyonumuz bu konularda gereken tavrı almalı. Şu anda ki gibi suskun bir yönetim istemiyoruz. Biz Türk-İş’ten işçilerin talepleriyle birebir ilgilenmesini istiyoruz. Mücadeleci, işçi sorunlarına ve toplumsal olaylara duyarlı bir yönetim istiyoruz. Türk-İş yönetimi tabanda işçilerle bütünleşmelidir, yüzünü işçi sınıfına dönmelidir. Genel kurula katılacak delegelere sesleniyorum, mevcut yönetimin durumunu hepimiz biliyoruz, oylarınızı kullanırken bunları değerlendirin, emekten yana mücadeleci bir yönetim seçin.
HÜKÜMET DEĞİL İŞÇİ SEÇMELİ
Yol-İş 1 No’lu Şube Yöneticisi Nemci Aydın: Karayolları 1. Bölge Müdürlüğü ikiye bölünüp bir kısmı Hasdal’a taşındı. Buradaki arazi sermayeye peşkeş çekiliyor. Biz taşeron işçilerle birlikte çalışıyoruz. Aldıkları maaş asgari ücret. Yol-İş olarak taşeron işçileri örgütledik, hükümet mahkemelerin verdiği kararı bile dinlemeyerek örgütlenmeleri engelliyor. Sendikamıza taşeron işçilerden her yıl bin kişinin kadroya alınacağı yönünde söz verildi ama hükümet nedense kimseyi kadroya almadığı gibi kamu kurumlarını birer birer özelleştiriyor. Hükümetin işçi sınıfı çıkarına yaptığı hiçbir şey yok, sömürünün altında eziliyoruz. Otoyollarının satışı gündemde, buraların kimlere peşkeş çekileceği, oradaki işçilerin ne olacağı hakkında hiçbir bilgi yok. Türk-İş’in mevcut yönetimi AKP hükümetiyle birlikte hareket ediyor. İşçi arkadaşlar bize bir şey sorduklarında biz onlara cevap veremiyoruz. Bu konfederasyon işçiler için mi var, yoksa AKP için mi? Türk-İş’in Ankara’daki genel kuruluna Türk-İş işçiyi davet etmedi. İşçiler birleşip seçim tarihlerinde Ankara’ya gitmeli, eleştirilerini ortaya koymalıdır. Yeni oluşacak yönetim sınıfın çıkarlarını esas almalıdır, sınıfın önünde yürüyen liderlerden oluşmalıdır. Konfederasyonların başına hükümetin belirlediği kişiler geliyor, bunu değiştirmeliyiz.
YUMURTA YEMEKTEN UTANMIYORLAR
Harb-İş Sendikası İstanbul Tersanesi İşyeri Baştemsilcisi Özkan Şener: Bir işçi olarak kendi konfederasyonumuza yumurta atılmasından utanıyorum ama 4 yıldır Türk-İş'in başında olan yöneticiler Türk-İş'i bu duruma getirmekten, yumurta yemekten utanmıyorlar.
TEKEL işçileri dayanışmak için kilometrelerce uzaktan işçiler işten atılma pahasına da olsa Ankara'ya gelirken, Türk-İş yöneticileri direnişe sahip çıkmak yerine hükümetin arka bahçesi olarak görevlerini layıkıyla yerine getirmeye çalışmışlardır. Türk-İş'in son yıllardaki tutumu işçiler nezlinde sendikalarına güvensiz olmalarını sağladı.
Mücadeleci bir anlayışla devam etmiş olsalardı sendikalar itibar kazanırdı. Yani Türk-İş'in tutumu sendikaların itibarsızlaştırdı.
Türk-İş'i değerlendirirken işçi sınıfının tarihine bakarak yaptıklarını, pek çok kez tarihi fırsatlar çakırdık. Bunun nedeni Türk-İş'in uzlaşmacı tutumudur. Türk-İş, hükümetlerle, patronlarla işbirliği içindedir. Ortalık yangın yeriyken mevcut yönetim sermayenin kar olanaklarını geliştirmeye çalışıyor.
İşçileri kongre salonlarına almayıp, bizlere "Ayak takımı" diyen Başbakanı kürsümüzden konuşturan bir Türk-İş yönetimi istemiyoruz. Asgari Ücret belirleme komisyonu başta olmak üzere pek çok sorunlar karşısında patronlar artık Türk-İş'ten korkmuyorlar.
Son 10 yıl içinde iktidar emekçilere dönük saldırılarını kararlılıkla sürdürürken, Türk-İş yönetiminin uslaşmacı tutumu ayyuka çıkmıştır. Sendikacılar geldiklere yerlere yabancılaşmış bir yaşam tarzı oluşturdular.
Bu genel kurulda işçilerin taleplerini karşılayabilecek politikalar geliştirmek gerekiyor. Bu anlamda Sendikal Güç Birliği Platformunun ortaya çıkması çok önemli. Ama yinede bilinçli işyeri temsilcileri ve mücadeleci işçilerin olduğu mekanizmalar geliştirilmeli, mücadele anlayışını işyerlerinden başlatacak bir Türk-İş ortaya çıkartılmalıdır. İşçiler nasıl işyerlerine ihanet etmiyorsa, sendikacılarda işçilere ihanet etmemelidir. Tabanında söz sahibi olduğu bir politika hayata geçirilmelidir.
evrensel.net
Evrensel'i Takip Et