Engelsiz bir anayasa istiyoruz

Sema Barbaros


Engelliler ve taleplerini seçim dönemlerinde ya da özel gün ve haftalarda görüyoruz. Günlük yaşam içerisinde karşılarına çıkan zorluklar, engeller, yararlanamadıkları hizmetleri görmek pek mümkün olmuyor. Anayasa tartışmaları sürecini bu açıdan nasıl değerlendirirsiniz?
Genelde böylesi dönemlerde sorunların çözülmesine ilişkin pembe bir tablo çizilir. Bu dönem dışında engelliler ve aileleri bir kenara atılıyor. Bunlar hep siyasetin aldatmacasıdır.
Sağlık alanında pozitif ayrımcılık, daha önce tüm sağlık alanında engellilere uygulanan hak, sadece ağır sakatlara uygulandı. Mesela aynı konuda sosyal güvenlik kurumunun trafik kazaları nedeniyle engelli olanların sağlık giderlerini ödemeyecekleri yazısı binlerce engellinin mağduriyetiyle sonuçlandı. Bunların hepsi ‘pozitif ayrımcılıkla’ ortaya çıktı. Bu 12 Haziran referandum sürecinde de böyle ortaya çıktı. Şimdi Mecliste CHP ve AKP’den iki engelli var. Ana muhalefet de bu durumun ilk kez farkına vardı.
Engelliler aslında bu ülkenin yanlış işleyişi sonucu ortaya çıktı. Kimi eğitimsizliğin, kimi sağlıkta yaşanan sorunların, kimi iş kazalarının,  kimi mayından kaynaklı engellidir. Devlet siyasi politikalarını oluştururken engellileri dikkate almamaktadır ya da sadece siyasi argüman olarak kullanmaktadır. Biz buna güvenmiyoruz.

Özellikle son dönemde yapılan sempozyum, panel ve söyleşilerde engellilerin kent yaşamına daha kolay uyumuyla ilgili açıklama yapılıyor. Bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu tamamen aldatmacadır. 2005 yılında çıkartılan 5378 sayılı Özürlüler Yasası’nda şehir mobilyalarının, ulaşımın, mimari engellerin kaldırılması ve kamuya ve yerel yönetimlere yedi yıllık bir zaman dilimi tanıdı. Bu yedi yılın dolmasına 7 ay var. Bir metre yol değişmemiştir.
Engelli, sakat, özürlü ne derseniz deyin; 3 Aralık Özürlüler günü, 10-16 Mayıs Sakatlar haftası olarak kullanılıyor. Bunlar doğum günü gibi hatırlanır. Sonra unutulur.
Hükümet anlamında yüzde 3-4 kotamız var. 50 ve üstü çalışan eski hükümlüler ve engellilerin bu haktan yararlandırması gerekiyor. Mesela sadece kamuda bizim yaptığımız araştırmada 42 bin engelli açığı vardır. Devlet yasa çıkartıyor. Engellileri işe alacaksınız diye uygulamayanın kendisi de devlet. Böyle bir sosyal devlet olmaz.
Mesela tekerlekli sandalyeye ihtiyacı olan bekliyor ki bir hayırsever gelsin de bayramda bir bağış yapsın. Oysa devletin yanlış ihtiyacından dolayı sakat kaldıysam bastonumu, işitme cihazımı, protezimi yani tüm ihtiyaçlarımı devlet karşılamalıdır. Ama şimdi kolu bacağı kesik insandan altı ayda bir özürlü raporu isteniyor. Bu ağaç mı kolu kesilmiş nasıl yeniden çıkacak. Hükümetin tutumu Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın dilinden döküldü zaten. Görme engelli arkadaşımıza ‘Devlet gözlerin görmediği halde sana iş vermiş, daha ne yapsın?’ dedi. Bu himayeci yaklaşım değil, fırsat eşitliği istiyoruz. Neler yapabileceğimizi o zaman görün. Kendi alanlarında çok yetenekli arkadaşlar var.

Engelli yakınlarına devlet tarafından verilen bakım ücretini almak pek mümkün değil. Öncelikle aylık gelirinizin asgari ücretin üçte ikisinden az olması gerekiyor.
Tavşana kaç, tazıya tut yönetimi var. Ortada olan bu. Çünkü evde bakım yasası diye bir yasa çıkartıyorum diyor. Bu güzel. Bunun şartları hane halkının çalışanlarının maaşları toplanacak, hane halkı sayısına bölünecek. Bu şu an 312 liraya denk geliyor. 313 lira olursa bunu vermiyor. Bu koşullara uyan sayısı çok mümkün değil. AKP’nin isteği bu. Kendisine biat eden yoksul halk istiyor. Engelliler de burada araç olarak kullanılıyor. Sadaka kültürüne alıştırılıyor.


ÖZGÜRLÜKÇÜ DEMOKRATİK BİR ANAYASA İSTİYORUZ

Engelliler ve bakımları ile ilgili Anayasada yer alan maddeler için ne söylemek istersiniz?
Size şimdiki Anayasamızı söylemek istiyorum. T.C Anayasası 2. maddesi devleti tarif ederken demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir diyor. 10., 23., 42., 60. ve özellikle 61. maddesi ‘Devlet sakatların korunmaları  ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirler alır’ diyor. Ama aynı devlet 65. maddesinde bu anayasal hüküm ‘Devlet sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini bu görevlerin amaçlarını bütün bu öncelikleri gözeterek mali kaynakların yeterliliği ölçüsünde yerine getirir’ diyor. Yani diğer maddelerde yer alan bütün hakları bu madde ile geri alıyor. Biz bu aldatmacanın kaldırılmasını istiyoruz. İnsan onuruna yakışan sakatı da ayrıştırmadan ötekileştirmeden özgür bir birey olması için haklarının anayasal koruma altına alması gerekiyor. Engellileri gericileştirici, ailesine, çevresine bağlı kılan önlemler yerine, biz engellinin özgür olmasından yanayız.

Nasıl bir anayasa?
Gayet net taleplerimiz var. Ütopya istemiyoruz. Özgürlükçü, demokratik bir anayasa istiyoruz. Engelliler için söyleyeceklerimizin çerçevesi o kadar geniş ki; sağlık hakkı, çalışma, konut, en önemlisi seyahat hakkı. Tekerlekli sandalyede bir insan evinden çıkıp gezmek istediğinde bunu yapabilmeli. Anayasada kanun koyucu demeli ki ‘Belediyenin aldığı tüm otobüslerin kullanımı engellilere uygun olmalı’.
Kaldırımlar, asansörler tüm bunların bir hak olarak önü kesilmeden varolmalı. Engelliler için üretime katılmak çok önemli. O yüzden tüm sosyal, kültürel, çalışma, sağlık, eğitim, oy kullanma hakkımız anayasal olarak güvence altına alınmalı. Sadece özel günlerde hatırlanıp, sonra unutulmak istemiyoruz. Gündelik çözümler bizi geriletiyor. Anayasal sürece katkımızı sunmak istiyoruz. Sizin de basın olarak bunun takipçisi olmanızı istiyoruz.
Eğer engelli haklarını görmeyen yeni bir toplum inşa edilirse, bu kör bir toplum olur.

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et