09 Aralık 2011 14:49

Abla, avukat, yoldaş...

Elif Tuncer, 2 Aralık 1953’te Maraş Göksun’da doğdu. Hukuk fakültesini bitiren Elif Tuncer, yaşamı boyunca insan hakları, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin en ön saflarında yer aldı. Maraş olayları sırasında Elif Tuncer’in avukatlık bürosu da hedefler arasına konularak, yakıldı. Tehditlere ve baskılara rağmen Elif Tun

Abla, avukat, yoldaş...
Paylaş
Meltem Çakmak

Elif Tuncer’in doğum günü vesilesiyle kardeşi Meltem Çakmak’ın yazdığı mektubu sizinle paylaşıyoruz.

 

***

Canım ablama

 

Belki bir gün,

Karanlıkları delerek geleceksin,

Yeryüzüne.

Belki bir gün,

Sıcaklığınla ısıtacak,

Parlaklığınla aydınlık katacaksın,

Yaşamımıza.

Mutlaka ama mutlaka bir gün diyorum.

Dünyaya bir daha ablam gibi yüce bir insan gelmez biliyorum. Erken ayrıldı aramızdan. İnsanlık adına verdiği mücadeleden ayırmak isteyenler aslında amaçlarına ulaştıklarını sansalar da yanılgı onların.

Geçmiş günler, geçmişe özlem büyüdükçe büyüyor yüreğimde. Hani çamaşırları elimizde yıkadığımız o günler var ya… Bizlere hissettirmeden gelişimimizde bir ışık oldu ablam. Her hafta sonu bir kardeşini yanına alarak günlük gazeteyi okuturdu bizlere. “Çamaşır yıkarken gazeteyi okuyamıyorum. Hanginiz okumak ister?​” diyerek okumaya teşvik ederdi bizleri. “Ne iyi etmiş” Kişiliğimizi ve hayatı kavrayışımızdan büyük bir katkısı olmuş da o günlerde bunun farkına varamamışız. Yaşam karşısındaki devrimci duruşunun gölgesinde toplanmışız.

Ya o çiçekleri ile ilgilenişi var ya. Öylesine zarif, öylesine duygulu. Her sabah günaydın diyerek yönelirdi çiçeklerine. Sanki çocuklarıydı çiçekleri. İşte o gün anlamıştım onların sevgiyle yeşerdiğini.

Aramızdan ayrılışının o son günü. Hiç unutamadım yetiştirdiği o kırmızı karanfilleri dalından koparıp arkadaşlarına verdiğini. Tüm o sevgiyle büyüyen çiçekler saksılara sığmaz olup serpildikçe serpilir. Ve biz kardeşleri ile paylaşırdı bu güzel anları.

Hele o güzel sesi ile gözlerini kapatarak türkü söylemesi yok mu? Bambaşka bir dünyaya alıp götürürdü bizleri.

Arkadaşlarını yemeğe çağırdığı zamanlarda, yemeğe hazırlık aşamasında, yardımcı olalım ve yemek esnasında sohbete tanık olalım diye bizi yanından hiç ayırmazdı.

Bizim için bir abla, bir öğretmen, bir yoldaştı. Ve onu kardeşleri, öğrencileri çok özlüyor. Dahası onu tanıyan herkes çok ama çok özlüyor.

ÖNCEKİ HABER

Avrupa Birliği ikiye bölündü

SONRAKİ HABER

Paran varsa hakkın var!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa