İyice devlet düşmanı yapmayın!
Burada ilk önce, 5 gün Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde, daha sonrasında ise Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışmalara katıldım. Ağırlıklı mahallelerde, bazen de hastanede çalıştım. Alana çıktığım ilk gün duyduğum şu sözler, sanırım, Erciş halkının nasıl bir psikolojik etkilenme içerisinde olduğunu yeterince ortaya koyuyor: “Uyku ve ölüm birdir: Xewn û mirin yek in.” İnsanların çok büyük bir bölümü (Kimisi evi yıkıldığı için, kimisinin evi çok hasar gördüğü için, kimisi evinde hasar olmamasına rağmen korktuğu için…) hâlâ çadırlarda kalıyor. Yani barınma problemi çözülmüş değil. Halk, “Depremden kurtulduk ama soğuktan öleceğiz” diye isyan ediyor.
İHTİYAÇLAR DAHİ TESPİT EDİLMEDİ
Herhangi bir afet durumunda yapılacak işlerin başında hasar tespiti ve ihtiyaç tespiti gelir. Hasar tespiti depremin üzerinden 1.5 ay geçtikten sonra bitti bitecek. İhtiyaç tespiti daha vahim durumda; bu işlemi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yapıyor. Erciş şehir merkezi henüz bitti, şu sıralar köylerde yapılıyor. Biz de, aralıkta başlayan ekip olarak ilk iş olarak ihtiyaç tespit çalışmalarında görevlendirildik. Karşılaştığımız manzara şu oldu; ekibimiz Erciş’in Çelebibağı beldesi ve Yeşilova mahallesine ihtiyaç tespit çalışmaları için girdiğinde herhangi bir devlet kurumunun depremden buyana ilk defa bu amaçla buralara girdiğini öğrenmiş olduk. Yani yaklaşık 1.5 ay. Bu durum, bu alanda görev alan personel için de sıkıntılara neden oluyor. Çünkü halk, bu gecikmeden dolayı çok tepkili. Hatta bir arkadaşımızın tornavidalarla kovalanması durumunu bile yaşadık.
YARDIMLAR NEREDE
Farkına vardığımızda bizi şaşırtan ve organizasyonun nasıl bir temel üzerine oturduğunu aşikar eden bir başka görüntüye de ilk birkaç gün barındığımız Yatılı İlköğretim Bölge Okulunda şahit olduk. Burada, psikososyal rehabilite çalışmalarında görev alan personelin nerden baksak 3-4 katı polis vardı. ‘Afet çalışmaları görevlendirmelerinde öncelik sırası kimde olmalıdır’ sorusuna aklı başında hiç kimsenin ‘Polis’ yanıtını vermeyeceği kesinken...
Halkın tepkili olduğu bir diğer konu da ülke genelinde toplanan onca yardımların neden hâlâ kendilerine ulaştırılmıyor oluşu. Bazıları da yardımların politik malzeme olarak kullanıldığını iddia ediyor ve bu duruma karşı olduklarını belirtiyorlar.
“Peki personel bu kadar canla başla çalışıyorsa nasıl oluyor da sorunlar çözülmüyor, ihtiyaçlar giderilemiyor” diye sorulursa… Organizasyonun doğru yapılmaması ve organizasyonun amacı… Bu ikisi ciddi sorunlar olarak gözüküyor. Bir koordinatör ihtiyaç tespit çalışmalarına (depremden 1,5 ay sonra) katılacak personele yönelik şu sözleri dile getiriyor; “Halkı beklenti içine sokmayın, sonra iyice devlet düşmanı oluyorlar”. “…İyice devlet düşmanı oluyorlar”… Yani daha çalışmaya başlamadan buradaki halkı devlet düşmanı görmek… Ayrıca bu sözler ister istemez “Neden beklenti içine sokmayalım, Eğer gıda ve barınma talepleri de karşılanmayacaksa…”, “Bu kadar insan buraya devletin şanını korumaya mı geldi yoksa insanlara hizmet sunmaya mı? Afet ve afet sonrasında talep edilenler ideolojik mi” sorularını uyandırıyor insanın aklında. Zaten Erciş’te nasıl bir çalışma tasarlandığının cevabı bir yanıyla da buradadır sanırım. Organizasyondaki sıkıntıları gidermek için Erciş halkının da bir çözüm önerisi var. Ben Erciş’e geldiğimin 2. günüydü sanırım, Erciş’in il olması talebiyle halk bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Bu talebin yerine getirilmesi; daha hızlı bir hizmet akışını ve dolayısıyla organizasyondaki sıkıntıların üstesinden gelmek için ilk adım olabilir, Erciş halkının dediği gibi…
Evrensel'i Takip Et