17 Aralık 2011 13:16
Arif Koşar

Sosyal bilimler kongresinin farklı oturumlarında özelde işçi hareketleri genelde sınıf mücadelesinin toplumsal yaşam üzerindeki etkileri ister istemez değerlendiriliyor. İktisat politikasından siyasal teorilere, günümüz iktidarının uygulamalarından tarihsel tartışmalara kadar çeşitli vesilelerle sınıf mücadelesi bütün bu gelişmelerin neden ve sonucu olarak değerlendiriliyor. Ancak yukarıda adını andığımız oturumda işçi hareketine ve bu hareketin öne çıkan deneyimlerine daha yakından bakılıyor.

SATILIK ÇOCUKLAR

Voyvoda dönemin işçi hareketiyle ilgili ilginç anekdotlar da aktarıyor: “89 bahar eylemlerinde işçilerin eylem biçimlerinden birisi de çocuklarını satılığa çıkarmak, eşlerine toplu boşanma davaları açmaktı. ‘Aldığımız ücret yetmiyor, çocuklarımıza bakamıyoruz. Bari zenginler alsın, çocuklarımız iyi bir eğitim görsünler. Eşlerimize de bakamıyoruz. Onlar da başlarının çaresine baksın’ diyorlardı.” Yemek boykotu ve sakal bırakma gibi eylemlerin patronları ekonomik olarak etkilemese de, işçilerin işyerindeki patron otoritesine karşı çıkışını yansıttığını belirtiyor Voyvoda. Voyvoda bahar eylemlerinin genel bir değerlendirmesini yaptığı konuşmasının son bölümünde Thompson’a referans vererek “Her işçi eylemi kendiliğinden devrimci değil. 89 bahar eylemleri de ücret zammı için başladı. Ama her işçi eylemi içinde devrimci bir potansiyel taşır. Bahar eylemleriyle birlikte bürokrat sendikacıların yarısına yakını koltuklarını bırakmak zorunda kaldı” diyor.

TEKEL DENEYİMİ

Diğer bir konuşmacı Mehtap Tosun da yakın dönem işçi hareketinin önemli deneyimlerinden biri olarak kabul edilen TEKEL direnişine odaklanıyor. Tosun işçilerle yaptığı mülakatlar üzerinden hazırladığı ‘Esnek Emek Politikası ve Sendikacılığın Krizi: Ankara’daki TEKEL İşçileri Direnişi Örneği’ başlıklı çalışmasında işçilerin eylem sürecinde sendikalara bakışını ele alıyor. Eylemlerin işçilerin baskısıyla gerçekleştiğini, sendikaların eyleme sınırlı da olsa destek vermek zorunda kaldığını ifade ediyor Tosun. Eylemde işçilerin toplumsal cinsiyet rollerine bakışını ve Kürt sorununu konusundaki düşüncelerinin değişimini de incelemiş Tosun. Eylemin işçiler arasındaki ön yargıları kırdığını işçilerden aldığı görüşlerle ifade ediyor. Ancak Tosun Hem toplumsal cinsiyet hem de Kürt sorunu konusunda “ön yargılar sorgulansa da ortadan kalkmıyor” uyarısında bulunuyor.

VAKIF MI PATRON MU?

Elif Hacısalihoğlu ise bir özel sektör örgütlenme deneyimine odaklanıyor. Bilgi Üniversitesinde çalışanların Sosyal-İş Sendikasında örgütlenirken neler yaşadıklarını sendikanın uzman ve yöneticileriyle yaptığı mülakatlar üzerinden ele alıyor. Özel sektör diyoruz ama vakıf üniversitesi statüsündeki üniversiteler yasada özel olmadıkları gibi kâr amacı da gözetmiyorlar! Yasa böyle ama Hacısalihoğlu’na göre yasada işveren niteliği taşımayan üniversite yönetimleri sendikalaşma karşısında tam bir patron tavrı gösteriyor ve engellemek için bin bir yol ve yöntem kullanıyorlar. Hacısalihoğlu akademisyen, idari ve teknik personelin aynı sendika çatısı altında örgütlenmesinin olumlu yönlerine işaret ederken kendi içinde özel sorunları da barındırdığını belirtiyor. Akademisyenler arasındaki unvan farkları gibi. (Ankara/EVRENSEL)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüksek voltajlı teşvik

Yüksek voltajlı teşvik

Erdoğan-Şimşek programıyla emekçilerin bir ayı daha gıdaya gelen yüksek zamlar ve eriyen ücretlerle geçti. Özelleştirmelerle ihya edilen sermaye gruplarına ise sadece bir ayda ‘üretmedikleri elektrik’ için 1 milyar lira teşvik verildi. Sanayi patronları da çalıştırdıkları her kadın işçi için devletten artık daha fazla teşvik alacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et