26 Eylül 2009 00:00

HAYAT YAZILARI

Bu başlığa bakarak, terör örgütleri ikiye ayrılır; ulusal olanlar ve uluslararası olanlar, demeyin sakın. Başlıktaki tanımlama, korucuların haklarını korumak üzere kurulmuş bir derneğin temsilcisine ait.

Paylaş

Bu başlığa bakarak, terör örgütleri ikiye ayrılır; ulusal olanlar ve uluslararası olanlar, demeyin sakın. Başlıktaki tanımlama, korucuların haklarını korumak üzere kurulmuş bir derneğin temsilcisine ait. Korucuların silahsızlandırılması konusu tartışmaya açılınca, yaptıkları işin ne denli önemli olduğunu vurgulamak üzere bu vurgulamayı yapıyor.
Türkiye bürokrasisinde değişime direnen kurumların en yaygın tepki biçimi, yaptıkları işin ne denli vazgeçilmez olduğunu ortaya koymaktır. Anlaşılan o ki, korucular da artık bürokrasinin bir parçası gibi hareket etme alışkanlığı kazanmışlar.
Konumuz koruculuk sistemini yeniden tartışmak olmadığı için işin esasına dair fazla bir şey ifade etmek istemiyorum. Yaygın bir alışkanlık olan kendi pozisyonunu güçlendirmek için hayatı ve olayları kendi penceresinden ele almak, yanlış analizlerde ısrar etmenin de ilk adımıdır.
Elbette kendi konumunu güçlendirmek, ilk etapta fazla yadırganmaması gereken bir refleks olarak değerlendirilebilir. Ancak can alıcı konularda sergilenen bu tutum, bazen tümüyle gerçekçilikten uzaklaşmaya neden olabilmektedir.
Kendilerini siyasal hayatın vazgeçilemez kurtarıcıları olarak gören liderler, bütün fotoğrafı bir kenara bırakıp kendi pencerelerinden bakmayı tüm toplumdan bekleyebilmektedir. Daha kötüsü, onların etrafını kuşatmış bir avuç insanın bu duruma canı gönülden inanmış gibi gözükmeleri de geri dönüşü olmayan maceraları beraberinde getirmektedir.
Erken seçim olmasa bile en nihayet bir buçuk yıl kalan seçim tarihi yaklaştıkça, böylesi lider tiplerinin sahne almasına birlikte şahit olacağız.
Ülkenin kangrenleşmiş sorunları karşısında gerçekten çözüm üretebilme kapasitesine bakmaksızın meydana fırlayanlar, ne denli gündeme oturabilecekler hep birlikte göreceğiz.
Mevcut siyasi parti ve liderleri çok mu iyi ki yenilerine karşı çıkıyorsun, demeyin sakın. Zira, tükenen umutların her seferinde yeniden üretilip yeni sömürü mekanizmalarına dönüşmesi dikkate alınmaya değer bir risk olarak önümüzde durmaktadır. Gürültü kirliliği içerisinde gerçekten toplumsal kaygılar taşıyanların sesini duyurmasının gittikçe zorlaştığı bir ortama sürükleniyoruz.
Bu sürece müdahale edebilmenin önündeki önemli engellerden birisi söylem benzerlikleridir. Slogan ve söylemleri birbirine benzeyen ama hayatları birbirine oldukça uzak alternatifler, toplumda eskiyi savunma refleksine sığınılmasına ortam hazırlayacaktır.
AYHAN BİLGEN
ÖNCEKİ HABER

Okul kaçak su kullanmak zorunda kaldı

SONRAKİ HABER

Bırakın, Munzur özgür aksın!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa