22 Eylül 2009 00:00
Eğitim hakkı, parasız eğitim ve 42. madde
GÜNÜN YAZILARI
2009-2010 eğitim öğretim yılının başlaması nedeniyle Eğitim Sen Genel Merkezinin öğrenci velilerine yönelik hazırlamış olduğu bildiriyi elime aldığımda, güzel bir hazırlık dedim kendi kendime. Velilerle okul açılırken hakları ve haklarımız üzerinden iyi bir iletişim olur, diye düşünürken beynimde şimşekler çaktı ve en azından 2001 yılından bu yana olanlar gözümün önüne geldi. Genel Merkezimiz TC Anayasası 42. madde üzerinden eğitim hakkı ve parasız eğitimi savunuyordu. Başka sözleşmelerle ilgili maddeler olsa da ön plana çıkan 42. maddeydi.
Anadil eğitimi ile ilgili çeşitli kesimlerin ve sendikamızın yaşadığı süreç ve son açılım tartışmaları, YÖKün, Mardin Artuklu Üniversitesinde Yaşayan Diller adı altında bir enstitü kurulmasını onaylaması kararı ve ilişkin tartışmalar. Bu konulara kısaca göz atmadan önce T.C. Anayasası 42. maddeye bir bakalım;
T.C. Anayasası 42. madde: Kimse eğitim ve öğretim hakkından mahrum bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetimin ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz. İlköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır. Özel, ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esaslar, devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak kanunla düzenlenir. Devlet, maddi imkandan yoksun başarılı öğrencilerin öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımı yapar. Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür. Bu faaliyetler her ne suretle olursa olsun engellenemez. Türkçeden başka hiçbir dil eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dili olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı dil ve yabancı dil ile eğitim yapan okulların tabi olacağı esaslar kanunla düzenlenir.
Zokayı yutmak deyimi burada kendisine vücut bulmuş zannediyorum. İlköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır. Fıkrası güzel, iyi bir yerden tutmuşuz! Peki, Türkçeden başka hiçbir dil eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dili olarak okutulamaz ve öğretilemez fıkrasını nereye koyacağız? Yoksa 42. maddenin yarısını biz, diğer yarısını da ulusalcılarmı alsınlar? Kendi içinde eklektik, bütünü görmeyen, işine geleni alan, pragmatist yaklaşımlar sonuçta diğerini de olumlamış olmuyor mu? Peki, aynı anda veya iki gün sonra anadilde eğitimi savunduğumuzda bildirileri verdiğimiz veliler Hocam anadilde eğitim geçen verdiğiniz eğitim hakkı ile ilgili bildirideki 42. maddeye aykırı. Siz de bir öyle bir böyle diyorsunuz derse ne söyleyeceğiz?
Anadilde eğitim tartışmaları örgütümüzde uzun süreden beri vardır. Tüzük değişiklikleri vb. geri adımlar atılsa da örgüt anadilde eğitimi savunmakta ve 42. madde ile uzun süredir sorunludur. Kapatma davası Anayasadaki birkaç maddeyle birlikte 42. madde gerekçe gösterilerek açılmıştır. Yıllardır içimizden ve dışarıdan gerici çevreler bu madde üzerinden politika sürdürmektedir. 2001 yılında üniversite öğrencilerinin ve velilerin başlattığı Anadilde Eğitim Kampanyasından bir yıl sonra gözaltına alınan öğrenci sayısı 1260a, tutuklanan öğrenci sayısı 93e ulaşmış. 1422 öğrenci de kınama, uzaklaştırma ve okuldan atılma gibi cezalara çarptırılmıştır. Öğrenciler, idare mahkemelerinin Dilekçe vermek anayasal bir haktır kararı üzerine beraat etmiştir.
Aynı günlerde ilköğretim ve lise öğrencilerinin velileri de kampanyaya katılmış. Kaymakamlıklara dilekçe veren binlerce öğrenci velisi hakkında DGMlerde davalar açılmıştır.
İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen, Kürtçe eğitim talebiyle öğrenciler tarafından dilekçeler verilmesini, Anayasa hükümlerinin ihlali olarak değerlendirerek gittikçe yaygınlaşan eylemin önlenmesini istemiş. Yücelenin genelgesinde, anayasal haklarını kullanarak dilekçe veren öğrencilerin eylemlerinin Anayasaya aykırı olduğu ileri sürülerek Anayasamızın Eğitim ve Öğretim Hakkı ve Ödevi başlıklı 42. maddesi, Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez hükmüne karşılık milli eğitim müdürlüklerimize verilen dilekçelerin açık bir Anayasa ihlali olup, kamuoyu oluşturarak, kitleleri yanlış yönlendirmek amacına yönelik olduğu düşünülmektedir denilmiştir.
Daha birkaç gün önce YÖKün, Mardin Artuklu Üniversitesinde Yaşayan Diller adı altında bir enstitü kurulmasını onaylamasını değerlendiren gerici kesimler, Anayasanın 3. ve 42. maddesine atıfta bulunmaktadırlar. Bu örnekler çoğaltılabilir.
Sonuç olarak; eğitim hakkı ve parasız eğitimi nasıl savunmamız gerektiği ile ilgili gerek genel merkezimizin yayınlarında gerekse çeşitli yayın organlarında ve Evrensel gazetesinde ön açıcı yazılar yayınlanmaktadır. Eğitim Sen Genel Merkezimizin hazırladığı parasız eğitim hakkı ile ilgili bildirinin içeriğini olumlu buluyorum. Ancak dayanağımız, 12 Eylül Anayasası değil, kamu emekçilerinin ve öğrenci gençliğin mücadelesi ve talepleri olmalıdır. Parasız demokratik, bilimsel ve anadilde eğitim talebi yeni bir anayasa talebi ile de birleştirilmelidir. Yukarıda değinildiği üzere 42. madde bir madde olmaktan çok bir tutum ve yol haline gelirse kötüdür.
Halil Kara (Eğitim Sen Adana Şb. Üyesi)
Evrensel'i Takip Et