28 Aralık 2011 05:33

İşçiler anlattı, öğrenciler öğrendi

Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İzmir’de sendikalaştıkları için işten atılan ve direnişte bulunan Hugo Boss Tekstil, Savranoğlu Deri işçilerini ve sendikacıları ağırladı.Geçtiğimiz gün fakültenin konferans salonunda gerçekleşen etkinlikte kürsü bu kez işçilerin ve s

İşçiler anlattı, öğrenciler öğrendi
Paylaş
Emine Uyar / Sinem Uğurlu

Geçtiğimiz gün fakültenin konferans salonunda gerçekleşen etkinlikte kürsü bu kez işçilerin ve sendikacıların oldu. Kamu Yönetimi Bilimsel Düşünce Topluluğu ve İktisat Kulübünün ortaklaşa düzenlediği etkinlik ile salon, üniversitelerin son dönemde görmeye hiç de alışık olmadığı, sendika şapkaları ve önlükleriyle gelen işçilerin görüntüsüne tanık oldu. “Türkiye’de Sendikalar ve Güvencesiz Çalışma Koşulları” başlığıyla düzenlenen etkinliğe öğrenciler ve akademisyenler tarafından gösterilen ilgi de yoğundu. Etkinliğe katılan Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü(ÇEKO) akademisyenleri o günkü derslerini salonda işleyeceklerini söyledi.

Hatta ÇEKO 1. Sınıf öğrencileri hukuk dersleri sırasında ders veren akademisyenleriyle birlikte sınıfça etkinliğe geldi. Öğrenciler o günkü derslerini işçilerle birlikte işledi. Etkinlikte öğrencilerin parasız eğitim mücadelesi ile işçilerin hak alma mücadelesinin birleştirilmesi gerektiği fikri öne çıktı.

‘GELECEĞİNİZ İÇİN DE MÜCADELE EDİYORUZ’

Etkinlikte moderatörlük yapan İktisat Fakültesi Araştırma Görevlisi Erkin Başer’in etkinliği açarken söylediği şu sözler İktisat Fakültelerindeki ders müfredatlarının, gerçeklerden ne kadar kopuk olduğunu anlamak bakımında önemliydi: “Derslerde biz, kâr maksimizasyonunu anlatırız. Ancak bu öğrencilerin gelecekteki yaşamlarıyla ters düşen bir yaklaşımdır. Bu durum, öğrencilerin mezun olduktan sonra yaşayacağı işsizliği göz ardı eder. En azından bu tür panellerle birlikte, Türkiye’deki gerçeği de öğrenmiş oluyoruz.”

Etkinlikte ilk söz alan TEKSİF Sendikası İl Temsilcisi Faruk Aksoy, Alman tekstil devi Hugo Boss’ta verdikleri sendika mücadelesini anlatarak, birçok şirket yöneticisinin üniversitelere gelerek hayal edilmeyecek bir gelecek ve kariyer vaat ettiğini söyledi. Aksoy, “Ben onlar gibi atıp tutmayacağım. Bir gerçek var ki; yüzde 80’iniz işçi ya da işsiz olacaksınız. Meslek hastalıklarına yakalanacak, asgari ücret ile kayıt dışı çalışacaksınız. Hayat onların anlattığı gibi değil, bizim anlattığımız gibi. Biz sizin geleceğiniz için de mücadele ediyoruz” sözleriyle öğrencileri bekleyen geleceği bütün yalınlığı ile dile getirdi.

ÖĞRENCİLERE PRATİK DERS

Sendikalı olduğu için işten atılan Hugo Boss İşçisi Gülten Cengiz ve Eylem Çelik de, işyerindeki çalışma koşullarını, öğrencilerin derslerden de tanıdığı toplam kalite yönetimini, bir Japon çalışma modeli olan 5S sistemini anlattı. Toplam kalite yönetimi dedikleri sistemde, ürünü en kaliteli çıkarmak için işçilerin baskıya ve meslek hastalıklarına maruz kaldığını söyleyen işçiler, fabrikadaki hayatlarını performans ve verimliliğe dayalı bir bilgisayar oyununa benzettiler. İşçiler, mücadelenin vermiş olduğu öğreticilikle, öğrencilere mezun olduktan sonra önlerinde iki seçenek olduğunu ya grup lideri, üretim mühendisi gibi isimler altında çalışıp işçilerin sömürülmesinin aracı olacaklarını ya da işçi olup sömürüleceklerini ifade ettiler.

HUGO BOSS PATRONU DA GELMİŞTİ

Aslında Alman tekstil devi Hugo Boss Holdingi de salonda bulunan öğrenciler yabancı değil. Şirket üniversiteye sık sık afişler asarak öğrencileri staj yapmaya çağırıyor. Derslerde bazı akademisyenler öğrencilere Hugo Boss gibi bir fabrikada staj yapmaları gerektiğine dair tavsiyelerde bulunuyor. Geçtiğimiz senelerde Hugo Boss Genel Müdürü Sezai Kaya da üniversiteye gelmişti. O etkinliğe katılan bir öğrenci söz alarak müdürün kendilerine söylediklerini paylaştı; “Bizim bulaşıkçımız bile 1500 lira alıyor. İşyerinde piknikler yaparız, her türlü sosyal imkanı çalışanlarımıza tanırız.” Kendisinin sendikayla ilgili sorduğu soruya ise genel müdür şöyle cevap vermiş: “Bizim fabrikamızda sendikaya gerek yok ki. Biz işçilerimize her imkanı sağlıyoruz.” Etkinliğe dair duygularını da ifade eden öğrenci, “Şimdi sorumun cevabını aldım. Neden sendikaya gerek olduğunu anladım. Bizler de burada takım elbiseli iş adamlarını gördük hep. Ama önlüklerinizle sizi görmek bizi mutlu etti” dedi.

Söz alan ÇEKO Öğrencisi Tuğçe Yalçınkaya ise arkadaşlarıyla birlikte bir ödevleri için yakın zamanda Hugo Boss fabrikasına gitmiş. Görüştükleri yetkililer sürekli insana ne kadar değer verdiklerini söylemiş. Yemekhanede bile porselen tabak kullandıklarından söz etmiş. Sordukları sendika sorusuna ise, “Bu zamana kadar şirketimizde sendikayla karşılaşmadık. Bizim işçilerimiz sendikaya gerek duymuyor. Olsa sıcak bakarız. Zaten karşı çıksak anayasayı ihlal etmiş ve suç işlemiş oluruz” diye cevap vermişler. Bu sözler salondaki işçiler tarafından gülerek karşılandı. Çünkü bu görüşmenin olduğu esnada sendikalaştıkları için kıdem tazminatsız işten atılan işçiler fabrikanın önünde direnişte bulunuyorlardı.

ÖĞRENCİ HAREKETİYLE İŞÇİ HAREKETİ BİRLEŞMELİ

Etkinlikte konuşma yapan Tek Gıda-İş Sendikası Genel Başkan Danışmanı Gürsel Köse, bu ülkede yaşayan herkesin sorunlarının AKP iktidarı ile birlikte hat safhaya çıktığını ve aynı olduğunu söyledi. Sermayenin bu kadar örgütlü ve birleşik olduğu bir dönemde öğrenci hareketiyle işçi hareketini birleştirmek gerektiğini ifade etti. “Sizler de yarının işçi ya da işsizlerisiniz. Bizim parasız eğitim mücadelesi ile işçilerin mücadelesini birleştirmemiz gerekir” diyerek bilim dünyasını işçilerin sendikal mücadelesine destek vermeye çağırdı. Ayrıca konuşmasında sendikal bürokrasiye de değinen ve Türk-İş içinde oluşturulan Sendikal Güç Birliği hakkında da bilgi veren Köse, Kürt sorunundan çevre sorununa kadar her sorunun sendikaların ve işçilerin sorunu olduğunu belirtti.

Deri- İş Şube Başkanı Makum Alagöz ise, Savranoğlu Deri işçilerinin sendikalaşma mücadelesi hakkında bilgi vererek, yaşanan sıkıntıların sadece işçilerin sıkıntısı olmadığını söyledi. Öğrencilere “İşte sizi dışarıda böyle bir tablo bekliyor. Astım, bronşit gibi meslek hastalıkları bekliyor“ diye seslenen Alagöz, öğrenci ve işçi mücadelesinin birleşmesinin önemine değindi.  Ardından söz alan direnişteki Savranoğlu Deri işçilerinden Aydın Gençaslan ve Cüneyt Kumen hayatlarının iş ve ev arasına nasıl sıkıştığını anlattılar. Konuşmaların ardından öğrenciler sendikacılara ve işçilere sorular yönelterek, duygu ve düşüncelerini ifade ettiler. Soru ve cevap kısmının ilgi görmesi üzerine etkinlik bir saat daha uzatıldı. Söz alan öğrenciler, işçilerle maddi manevi dayanışmada bulunmak gerektiğine dair görevler çıkarırken, işçiler yılbaşını çadırda geçireceklerini belirterek öğrencileri de davet etti.  

DERSLER İLE GERÇEKLER FARKLI

Etkinlik çıkışında öğrencilere ve akademisyenlere görmeye alışık olmadıkları bu tablo karşısında neler hissettiklerini sorduk. Görüşlerini aldığımız öğrencilerden Latife Salcan ve Murat Kızılkorsan, ÇEKO bölümü 3. Sınıf öğrencileri. Bölümlerinin içinde “İnsan kaynakları” ve “Sosyal Politika” olmak üzere birbirleriyle çelişen iki anlayış olduğunu ifade ettiler. Ancak kendilerinin daha çok işveren odaklı bir anlayışı benimseyen “İnsan kaynakları” öğretisi üzerine eğitim aldıklarını ifade eden öğrenciler, bu yüzden “ Sosyal Politika” anlayışına hizmet eden işçi-öğrenci buluşmasının verimli geçtiğini düşünüyorlar. Teoriyle pratiğin ne kadar farklı işlediğini gördüklerini söyleyen öğrenciler, “Derslerde, sendikaların doğuşunu işliyoruz, iş kanunu öğreniyoruz. ‘Eğer bir işçi, sendikalaştığı için işten atılmışsa, işe iade davası açar ve mahkeme ondan yana olur, işe tekrardan alınır’ diye biliyoruz. Ama gerçek hiç de öyle değil” dediler.  ÇEKO 3. Sınıf Öğrencisi Benan Arslan, “Bizim de mezun olduktan sonra işçi olma ve işten atılma ihtimalimiz çok yüksek. Bu etkinlikle birlikte işçilerden yana bakabilme yetisi kazandık. Mezun olunca bizi neler beklediğini ve birlikte olunca nelerin başarılabildiğini görmüş olduk” dedi. ÇEKO 1. Sınıf Öğrencisi Oğuz Çakmak ise, etkinlikten önce çalışma koşullarından haberdar değilmiş. CEO’ların üniversiteye gelmesindense işçilerin gelmesinin daha iyi olduğunu söyleyen Çakmak, “Çünkü biz de işçi ya da işsiz olacağız. Bir CEO olmak bizim için çok ütopik” dedi.  

Etkinlikten sonra neler hissettiklerini sorduğumuz Hugo Boss işçilerinden Murat Erduran, öğrencilerin yanlarında olduklarını bilmekten mutluluk duyduğunu ifade etti. Kendi kızı da Ege Üniversitesinde öğrenci olan Hugo Boss İşçisi Mustafa Kılıç ise, üniversite öğrencilerinin mezun olduktan sonra nelerle karşılaşacaklarını öğrenmeleri bakımından etkinliğin faydalı olduğunu söyledi. Kılıç, “Gerçek yaşamın farklı olduğunu gördüler. Zaten birçoğunun ailesi de işçi” dedi. (İzmir/EVRENSEL)


GÜVENCELİ ÇALIŞMANIN TEORİSİ ÜNİVERSİTELERDE KURULMALI

Fırat Gündem (İktisat Bölümü Araş. Gör.): Çalışmak nasıl bir haksa çalışmanın güvencesi de bir haktır. İşçilerin mücadelesi haklı bir mücadele ve o yüzden destek olunması gerekir. Toplumsal birimlerin birbiri ile ilişkili olması güzel bir durum. Bunun teorisinin üniversitelerden kurulması gerekir. Ama ne yazık ki bu konular teorik anlamda sulandırılmaya başlayan konular oldu. Çalışma müfredatının üniversitelerde öğretilmesi gerekir. Mehmet Can Türkölmez (ÇEKO Araş. Gör.): Bölümümüzde bu konular üzerinde çalışıyoruz. Bizim teorik olarak anlattığımız konunun pratik olarak ne kadar canlı ve somut olduğunu gösteren bir görüntü bu etkinlik. İktisat fakültesinden mezun olup 10 bin lira maaş ile genel müdür olacağını düşünen çok öğrenci var. Kesinlikle hayattan kopuk anlatılıyor dersler. Üniversite öğrencilerinin de mezun olduktan sonra yaşayacağı sorunları görmeleri açısından önemli bir etkinlik oldu. Çünkü üniversite öğrencilerinin de artık enformel ve güvencesiz çalıştığını görüyoruz.

‘DAYANIŞMAMIZ GEREKİR’

Prof. Dr. Faruk Sapancalı ( ÇEKO Bölümü): Bölümümüzde bunun eğitimini veriyoruz. Ama uygulamadan gelen kişilerin doğrudan kendilerinin anlatması, öğrencilerimizin öğrendiklerini pratik olarak da kavrayabilmeleri açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Gerçek yaşamdaki olguların pratikle örtüşebilmesi açısından da bu tür etkinlikleri yararlı görüyorum.

Gamze Mergüden (Öğrenci): Etkinlik çok bilgilendirici oldu. Bundan sonra da destek vermeliyiz. Harçlıklarımızdan biriktirip, kendi aramızda bir şeyler toplayıp dayanışmamız gerekir. Biz de aynı şekilde işçi olacağız ya da aynı şeyleri yaşayacağız.

ÖNCEKİ HABER

Olmayan ahlakımızı ben mi bozdum!

SONRAKİ HABER

YÖK ile Emniyet arasında anlaşma mı var?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa