18 Temmuz 2009 01:00

Dünya sineması düşünce krizinde


“Vagon”, “Şelale” ve “Eve giden yol” filmlerinin yönetmeni Semir Aslanyürek, 7 hikayenin aynı filmde ele alındığı “7 Avlu” adlı yeni filminin çekimlerine Antakya’da başladı. Aslanyürek, parasızlıktan film çekemediğini belirterek, “Türkiye’de yeni nesil gününü kurtarmaya çalışıyor. Yarından hiçbir beklentisi yok. Yarından beklentisi olmayan bir sanatçı hiçbir şey yapmaz” diyor.
Semir Aslanyürek, son filmi “7 Avlu”nun çekimlerine Antakya’da başladı. Bu filmin tamamıyla Antakya’yı anlattığını kaydeden Aslanyürek, 7 ülkeden oyuncuların yer alacağı, 7 hikayenin aynı filmde ele alınacağı filmi Antakya’da çekiyor. Yönetmen Semir Aslanyürek ile çekimler sırasında yeni filmi, Türkiye’de sinemacılık ve sanatı konuştuk.
SİNEMACI KUŞAĞINA ELEŞTİRİLER
Ödüller ve başarılarla gündeme gelse de, Türkiye sinemasının olması gereken yerde olmadığını düşünüyor Aslanyürek. “Ne zaman ki ekonomide kriz olursa felsefe ve düşüncede de olur. Ve de düşüncede kriz olduğu zaman, bu durum ilk başta sanata yansır. Bu durumdan ilk başta sanat etkilenir. Bütün dünya sineması da düşünce ve felsefi krizden etkilenmiş durumdadır. Bana sorarsanız, Türkiye sineması olması gereken yerde değil. Gerçekten de değil.”
Aslanyürek, sinemada çok fazla çalışma olduğu ve birkaç iyi filmin çıktığını görüşünde. “Çünkü bir arayış var” diye açıklıyor ve devam ediyor: “Bu arayışın içerisinden de birkaç kişi muhakkak ki çıkacak ve iyi bir şeyler yapacak. Dünya sinemasına belki de kendisini kabul ettirecek, Nuri Bilge Ceylan buna bir örnektir.”
Türkiye’de yeni neslin tüm çabalarına rağmen “düşünmekten” uzak olduğunu dile getiren Aslanyürek, “Yeni nesil düşünmüyor” diyor; “yeni nesil gününü çıkarmaya çalışıyor. Yeni neslin yarından hiçbir beklentisi yok. En ürkütücü şey de bu. Yarından hiçbir beklentisi olmayan bir sanatçı düşünün. Böyle bir durumdaki sanatçı da hiçbir şey yapmaz.”
ÇEKEMEDİĞİ SENARYOLARI YAZIYOR
Aslanyürek, ‘parasızlıktan’ elinde bulunan senaryoları hayata geçirememekten dertli. “Çok sayıda senaryo yazdım ama parasızlıktan bu senaryoları hayata geçiremedim. Çünkü sinema gerçekten de pahalı bir iş” diye düşünüp, kendince bir çözüm geliştirmiş: “Dolayısıyla, bazı senaryolarımı, hayata geçiremeyeceğim ya da filmleştiremeyeceğim kaygısıyla kitaplaştırdım. Ben onları öyküleştiriyorum ve ben yapamadıysam, onları film yapmak için mutlaka bir gün biri çıkacaktır. Yani, onlar da bir gün sahiplerini bulacaklar.”
Sanatın insan için olduğunu vurguluyor yönetmen Semir Aslanyürek. “Sanat toplumsaldır, bütün insanlar için tıpkı su, hava ve güneş gibi yaşamsal bir ihtiyaçtır” diyor.
Suriye’de tıp ve güzel sanatlar eğitimi alan Semir Aslanyürek, daha sonra Sovyetler Birliği’nde yedi yıl sinema eğitimi gördü. Aslanyürek, 1986’da Türkiye’ye dönerek, kısa bir tutukluluk dönemi geçirdikten sonra özgün filmler çekmeye başladı. Toplumsal kaygılarla sinema yapma kültürüne sadık isimlerden olan yönetmen Semir Aslanyürek’in, “Vagon”, “Şelale” ve “Eve giden yol” gibi filmlerde imzası bulunuyor.
(Hatay/DİHA)
TİCARİ KAYGILAR, NE ANLATTIĞI BELLİ OLMAYANLAR... Aslanyürek, Türkiye’deki sinemacılıkta daha çok ticari kaygıların öne çıkmasına tepkili. “Çok fasa-fiso konular üzerinde duruluyor. Daha çok ticari şeyler ön planda. Hadi benim ona da itirazım yok. Ticari sinema diye bir sinema vardır. Tabii insanlar bir şekilde para da kazanacaklardır ama sırf ticari amaçlarla yapılan sinema da sanat olmaktan çıkıyor, uzaklaşıyor” diyor. “Diğer taraftan da, sanat yapmaya çalışan insanlar var” diyen yönetmen, ticari kaygısı olmadan sinema yapan bir kesim olduğunu hatırlatıyor. Ancak, Aslanyürek’e göre ticari kaygıların dışında sinemacılık yapan kesimin de filminde ne anlatmak istediği ve kaygısı belli değil: “Hani, ‘ben neden yanayım’ noktası belli değil. Çünkü insanın bir duruşu olur. Sanatçının bir pozisyonu olur. Sanatçı acı çeker. Bir gidişatı durdurmak için çığlıklar atar. Sinema budur. Sanat budur. Sinema ve sanat bu ise bu konuda hemfikir isek, o zaman yapılan filmler neyi çağırıyor? Neyi öneriyor? İstedikleri nedir? Şimdi ben bir hikaye anlatıyorsam, izleyenin bu hikayeden bir mesaj almasını istediğim için bunu anlatıyorum. Ama genel gidişat şu ki ‘çivisi çıkmış durumda’ ve bir yerlere gidiliyor ama nereye, kimse bilmiyor. Yani ‘bindik bir alamete ve gidiyoruz kıyamete’ gibi bir durum söz konusu.”
Murat Altunöz

Evrensel'i Takip Et