Kitap yine korkutmaya başladı

Geçenlerde dostum ve eski meslektaşım (Ben 18 yıl önce bırakmıştım yayıncılığı, o sürdürüyor) sevgili Ragıp Zarakolu’nun “Yeniden kitap toplatmalar başlatılırken” (Evrensel, 5.05.2009) başlıklı bir yazısı yayınlandı. Yazısının ilk paragrafı şöyle:
“2009 yılının ilk dört ayında, yazar ve yayıncılara yönelik olumsuz gelişmeler meydana geldi. 2000’li yıllarda kitap ve yazarlara yönelik davalar açılmakla birlikte, yasaklama kararlarında azalma eğilimi gözlemlenmişti. Mahkemeler, yargılama sonuçlanmadan kitapları yasaklayıp toplatmaktan kaçınmışlardı: son iki yılda ise yasaklanan kitaplar ivmesinde artış gözlemlendi…”
Ragıp Zarakolu, yazısının sonraki bölümlerinde çeşitli örnekler veriyor…
Ne asil ve necip bir ulusuz. Kafamıza estikçe on yıllar öncesine gidiyoruz; vatanı, milleti ve de Sakarya’yı kurtarmak için “Ordular, ilk hedefiniz kitaplardır!” diyoruz.
Bırakın Deniz Feneri olayını, metrobüs hokkabazlığının bile altından kalkamayanlar takımından birileri kitaplara takıyor. Daha başka rezaletler de var, karşısında “sus/pus” olunan... Örneğin, Trakya Üniversitesi’nin kendi kampüsünde su kuyusu bile açamayışı gibi… Örneğin Ayvacık’ın güneyindeki köylerde olagelen ölümler gibi… Örneğin bazı davalardaki zamanaşımları gibi…
Ama konu “kitap” olunca, birtakım kişiler bir harika olup, çıkıyorlar ortaya.
Oysa biraz eskileri, eski insanların söylediklerini bilseydi kitap düşmanları, Türkiye bugün çok farklı bir yerde olurdu.
Bakın ne diyor Hz. Muhammed: “Bilgi edinmek yolunda koşmak, Allah yanında 100 şavaşa katılmaktan daha hayırlıdır…” 1377 yıl önce ölmüş olan peygamberimiz böyle söylemiş. Ona inanan bizimkiler bilgi edinmeye set çekiyorlar… Yine Hz. Muhammed’den: “Bilginin mürekkebi, şehidin kanından daha kutsaldır…” Gel çık işin içinden. Ya Hz. Muhammed ya da bizim kitap düşmanları…
Öleli 59 yıl olan Bernard Shaw da şöyle demiş: “Hareket halindeki cehaletten daha korkunç bir güç yoktur…” Yoksa bizim kitap düşmanları bu korkunç gücün ülkeye egemen olmasını mı istiyorlar, bilemiyorum…
1954 yıl önce ölen Seneca da şöyle demiş: “Her kitaplık, bir hapishaneyi kapatır…” Bizim devletimiz de hapishaneler kurmak için elinden geleni yapıyor, Seneca’yı doğrulamak(!) için sanki…
1992 yıl önce ölen şair Ovidius da şunu söylemiş: “Gençlerini, kitaplarla beslemeyen ulusun sonu acıdır…” Gel de Ovidius’a hak verme, 2009 Türkiye’sini gördükçe!..
Daha nice sözler var kitap üzerine, bilgi üzerine. Hepsini buraya alamam. Kitap düşmanlarına, bilgi/bilim düşmanlarına bu kadar yeter… Hz. Muhammed dahil tümü yanılıyor, bizimkiler doğru düşünüyor… Yorum yapmaya gerek görmüyorum…
Evet, yine kitap toplatılmaları başladı. 1960’lara, 1970’lere gittim. Yayıncılık yapıyordum o zamanlar. Övünmek gibi olmasın ama 38 ayrı başlıklı yayınım toplatıldı. Başlık açısından Türkiye rekoru bendeydi. Ama toplu kitap sayısı bakımından da rekor, sevgili Süleyman Ege’deydi. Birkaç başlık altında on binlerce yayını toplatılmıştı. Ben o rekora ulaşamadım. Çünkü kitap toplamaya gelenler, büyük bir rastlantı sonucu, o toplatılacak kitaptan en fazla 20 tane buluyorlardı. Masumdum ben, çünkü o kitaplar toplatılamadan kısa bir süre önce satılıyor ve tükeniyordu. Sonra da dedikoducular, benim o kitapları sakladığımı, arkasından el altından sattığımı söylüyorlardı. Öyle olsaydı, İstanbul Sıkı Yönetim Komutanı aslanlar aslanı Faik Türün’ün adamları bulamaz mıydı? Neyse!..
Sevgili Ragıp Zarakolu’nun yazısı beni eski günlere de götürdü. Aferin bizim asil ve necip Büyük Türk Büyükleri’ne; Türkiye’yi yine 40 yıl öncesine götürdüler, götürüyorlar. Ellerine sağlık, ne denli övünseler azdır!.. Hoş geldiniz, 2009 modeli/Turbo Türk McCarthy’ler!..
BÜLENT HABORA