18 Haziran 2009 00:00
HAYATIN İÇİNDEN
Son günlerde gündemi izledikçe hep aklıma Ölü İmdat geliyor.
Bu köşeyi okuyanlar Ölü İmdatı tanır. Ölü İmdat Fatih Dramandan mahalle ve okul arkadaşımızdı. 60lı yılların başlarında İstanbul surlarla sınırlı olduğundan ve babam, annemin Bakırköye taşınalım ısrarına, Ben İstanbul dışına çıkmam diye inatla direndiğinden İmdatla arkadaşlığımız uzun sürdü. İmdatın ailesi yıllar önce Anadoludan kalkıp İstanbul Fatihe yerleşmişti. İlkokul birinci sınıftaki öğretmenimiz için talihsiz ve kara günler de bizim ve İmdatın aynı sınıfa düşmemizle başlamıştı.
Babamın sinemacı olmasının ve bizim hemen her Türk filmini en az üç kez seyretmiş ve ezberlemiş olmamızın avantajıyla, adı Bedia olan iyi kalpli öğretmenimiz ne zaman birimizin kulağını çekse, diğerimiz kafasını boynunun üzerinde öne arkaya kaydırarak Nuri gibi horozlanırdı.
- Kıyma bize Bedia.
Bedia Öğretmenden korktuğumuz kadar annemden bile korkmazdık, ama bedelini
ödemeyi peşinen kabullenip olmadık işleri yapmaktan da geri durmazdık. Sanki Bedia Öğretmen kulağımızı uzattıkça anlaşılmaz bir zevk alıyorduk bu işten. Çünkü aslında Bedia Öğretmenin bizi sevdiğini biliyorduk.
Asumanın babası gemi kaptanıydı. Asuman, o zamanlar çok nadir olan pembe renkli
kokulu silgiler kullanırdı. Bedia Öğretmen, Asumanın silgisini şeker niyetine yediğimizde bile sadece tek kulağımızı çekmişti.
Sınıfın en yaramazı İmdattı. Ölü İmdatın ölülüğü sara hastası olmasındandı. Ama biz o yaşlarda sarayı bilmediğimizden İmdatı ya sahiden, ya numaradan ölüyor sanırdık. İmdatın ölmesi de genelde kritik zamanlarda olurdu. Gelin arabasının önünü kesip, üç beş kuruş İmdatın eline geçerse İmdat mutlaka ölürdü. Para avucunda, aç açabilirsen. Sonradan kuru soğan formülünü bulmuş ve paylaşım sorununu çözmüştük.
İmdat küfür ederdi. Küçük, büyük, haklı, haksız, öğretmen, müdür dinlemez, en uygun şekilde basardı küfürü.
- Ananı...
İmdat bir şeye kafayı taktımı mümkünü yok ikna olmazdı.
- Aslan İmdat.
- Ananı...
- İmdat düzgün konuş.
- Hem ananı, hem
- Küfretme lan.
- Hem ananı, hem sülaleni.
- Vay hergele, yer misin, yemez misin.
- Hepinizin anasını.
- Kalk ulan. Bırak ölü numarası yapmayı. Kalk lan
- Ananızı
İmdat gündeme anaları almışsa, ölene kadar değiştirmez geri adım atmazdı.
Şimdi, İmdat eminim bir yerlerdedir ve artık büyüdüğünden küfür etmeyerek gündemi izliyordur.
- Mayınlı araziler.
-
- İşçi, köylü, para gırla.
-
- Bi dakka, lakka, lukka.
-
- Ölme ulan, öldürürüm valla.
ARİF NACAROĞLU
Evrensel'i Takip Et