9 Haziran 2009 00:00
Memurlar siyaset yapmalıdır
GÜNÜN YAZILARI
Memur, devlet kadrolarında çalışan anlamındadır. Arapça emir veya emr kökünden gelmekte olup emredilen anlamında mastar isimdir. Memur; her şeyden önce kendisine bir kamu hizmeti bırakılmış kişidir ya da ikinci olarak, idarenin sürekli, sabit ve normal kamu hizmetleri kadrosuna girmiş ve bir kadronun dereceleri içinde kaynaşmış kişidir(ü) şeklinde tanımlanmaktadır. Memur hukuku ise esas olarak memuru inceleyen bir hukuk disiplinidir. Ülkemizde kamu çalışanlarının hak ve yükümlülükleri 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile düzenlenmiştir.
Bu yasaya göre memur sayılabilmek için devlet ve diğer kamu tüzel kişilerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini yapmakla görevlendirilmek ya da bu şekilde tanımlananlar dışındaki kurumlarda genel politika saptaması, araştırma, planlama, programlama yönetim ve denetim gibi işlerde görevli ve yetkili olmayı gerektirmektedir. Bu tanımlama dışında kalanlar memur sayılmadıkları için bunlar hakkında 657 sayılı Yasanın getirdiği yasakların uygulanması olanağı yoktur. Ancak, inceleme konumuzun siyaset yasağı ile ilgili olması nedeniyle memur hukukumuzdaki siyaset yasağı irdelenecektir.
Anayasanın 4121 sayılı Yasa ile değişik 68inci maddesinin 5inci fıkrasına göre Hakim ve savcıların, Sayıştay dahil yüksek yargı organları mensuplarının, kamu kurum ve kuruluşlarının memur kapsamındaki çalışanları, yaptıkları hizmet yönünden işçi niteliği taşımayan kamu çalışanlarının, Silahlı Kuvvetler mensupları ile yüksek öğretim öncesi öğrencilerinin siyasi faaliyetlerde bulunamayacakları hükme bağlanmıştır. Böylece, kamuda işçi niteliği taşımayan çalışanlarının tümüne siyaset yasaklanmıştır.
657 sayılı Yasa; memurlara, toplu eylem ve hareketlerde bulunma, grev, ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunma, hediye alma, menfaat sağlama, denetimdeki teşebbüsten menfaat sağlama, gizli bilgileri açıklama konularında yasaklar getirmiştir. Görüleceği gibi 657 sayılı Yasa Yasaklar başlıklı 4. bölümdeki maddeleri ile memurlara siyaset yasağı koymamış ise de yasak, yasanın Tarafsızlık ve devlete bağlılık başlıklı 7. maddesi ile konulmuştur. Bu maddenin 1. fıkrasında, Devlet memurları, siyasi partiye üye olamazlar, herhangi bir siyasi parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef tutan davranışta bulunamazlar, görevlerini yerine getirirlerken dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi ayırım yapamazlar; hiçbir şekilde siyasi ve ideolojik amaçlı beyanda ve eylemde bulunamazlar ve bu eylemlere katılamazlar hükmü yer almış bulunmaktadır.
Siyasi partilere üye olmayı, tüm siyasi faaliyetleri örgütlenme, düşünce ve düşünceyi ifade etme özgürlüğünün bileşeni olarak değerlendiriyoruz. Bu bağlamda, 24.11.2001 tarih ve 24352 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Bakanlar Kurulunun 19.3.2001 tarih ve 2001/2129 sayılı kararı ile yürürlüğe giren Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Kararın Düşünce ve İfade Özgürlüğü başlıklı 2.1.1inci maddesinin 4. fıkrasında, Anayasa ve tüm yasalardaki başta düşünceyi açıklama ve yayma, bilim ve sanat ile basın özgürlükleri ile ilgili hükümler olmak üzere tüm yasak ve yasaklamaların kaldırılacağı taahhüdünde bulunulmuştur. Bu düzenleme karşısında memurlara siyaset yasağı getiren tüm yasal düzenlemelerin devam etmesini çelişki olarak değerlendiriyoruz.
Bütün ülkelerde, memurlara belirli sınırlar içinde düşünce ve düşünceyi yayma özgürlüğü bağlamında siyaset yapma hakkının tanındığını biliyoruz.
İdare hukuku bağlamında yönetime bağlı olmak, siyasi olarak tarafsızlık getirmez. İdare-siyaset ilişkilerinin temelinde memurun yansızlığının yatmasına karşın çoğu politikacıların konuşmalarının memurlar tarafından hazırlandığını biliyoruz. Bu durum bile idarenin ve dolayısıyla memurların politik olduğunu kanıtlamaktadır. Böylece, kimse idarenin yansız olduğunu söyleyemez. Dolayısıyla bürokrasi yansız bir araç olmaktan uzaktır. Bu görüşümüzü aşağıdaki gerçekler doğrulamaktadır. Şöyle ki memurlar;
* Politikacıların konuşma metinlerini hazırlarlar,
* Politik liderlere yol gösterirler, onları aydınlatırlar,
* Bakanlar Kurulu kararlarının alınmasına katılırlar,
* Yasa tasarılarını hazırlarlar, genelgeler yazarlar.
Böylece memurların, hak arama, düşünce ve düşünce özgürlüğü bağlamında siyasi eylemlerde bulunmaları engellenemez.
Egemen sermaye, memurların siyaset yapmalarını istemez. Sermaye, işverenlerle işveren örgütlerinin siyaset yapmasını ister. Demokratik kazanımlar elde edilmeden ekonomik kazanımlar elde edilemez. Daha iyi bir dünya kuruluncaya kadar herkes siyaset yapmalıdır. Kaldı ki, memurlar sadece kendileri için değil toplumun tüm kesim ve katmanlarını düşünerek siyaset yapmalıdırlar.
Demokratik yönetim, her kesimin yönetim içinde yer aldığı bir süreçtir. Bu sürece katılım için asker de, memur da siyaset yapmalıdır. Uygulamalar değerlendirildiğinde memurlara konulan siyaset yasağının bir aldatmacadan ibaret olduğu görülmektedir. Siyaset yasağı kağıt üzerinde kalmak zorundadır.
Yasal ve pratik temeli olmayan siyaset yasağı kabul edilemez. Bu nedenlerle memurlara siyaset yasağı konulamaz. Konulmuş yasaklar kağıt üzerinde kalmaya mahkumdur. Güzel günler için herkes siyaset yapmalıdır.
* Servet Tanilli, Devlet ve Demokrasi, Adam Yayınları. Sh.440
MÜFİT PINAR / Emekli Matematik Öğretmeni
Evrensel'i Takip Et