3 Ocak 2012 09:12
Behice Çağlar

Kurultay yerellerden başladı. 17 il ve 1 ilçede (Adana, Ankara, Antalya, Bodrum, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Eskişehir, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Kocaeli, Mersin, Muğla, Samsun, Van, Zonguldak) yapılan yerel kurultaylara 700’den fazla kadın katıldı ve yerellerden çıkan görüşler ana kurultaya taşındı. Yaşanan afet nedeniyle Van kadın üyeleri kurultaya katılamadı. Kurultay, bölgenin acısını paylaştığını, sevgi ve desteklerini sunduğunu bildirdi. Kurultaya gelen 171 önergeden 75 tanesi karara dönüştü. Kabul görmeyen önergeler de çalışmamızın eksiklerini göstermesi açısından, onaylananlar kadar değerli ve yol göstericiydi.

Yaklaşık yüzde sekseni erkek olan bir örgütte, kadın çalışmasının karşılaştığı direnci anlatacak değilim. Önemli olan, bizim bu direnci kırma mücadelemiz. Ve bu kurultay da ilki gibi mücadelede kararlılığın göstergesi oldu. Var olan farklı görüşlere rağmen, ortaklaşa söz üretme ve birlikte karar alma yönünde koyulan irade, kadınların birliği yönünden umut vericiydi. Yine de, bölgeler arası iletişim ve paylaşım gereksinimi ve buna paralel olarak mevcut kadın yapılarımızın bu ihtiyacı karşılayamadığı da ortaya çıktı. Bu doğrultudaki önergelerin çoğu, örgüt hukukuna uygun olmadığı gerekçesiyle kabul görmese de, en azından üzerinde düşünülmesi ve çalışılması için gündeme gelmiş oldu.

İkinci önemli konu, kadınlar olarak karar alma mekanizmalarında yer alma konusunda tam bir mutabakat içinde olmamızdı. Bu doğrultudaki önergelerin tamamı, kadınların erkek egemen yapıyı dönüştürme isteğinin göstergesiydi. Kadın temsilcilerin seçiminde kadın örgütlülüğünün (yerelde ya da merkezdeki kadın komisyonlarının) önerisinin dikkate alınması ve 1. Kurultayda da kabul edilmiş olan yüzde 35 kadın kotası önergelerinin kabulü sevindiriciydi.
Kurultayda, bölgesel asgari ücret, esnek çalışma, iş güvencesizliği gibi saldırılara karşı,  tam zamanlı, sigortalı, sendikalı çalışma, fazla mesai yapma koşullarının daraltılması ve çalışma saatlerinin azaltılmasına paralel olarak fazla mesai saatlerinin de düşürülmesi, çalışanın isteğine bağlı olması ve karşılığının ödenmesinden, eşit (eş değer) işe eşit ücret, kreş vb. bir dizi talep formüle edildi.

KADIN MÜHENDİSLER OLARAK TALEPLERİMİZ NE?

“Kadına dönük her türden ayrımcılık ve şiddet ortamını temellendiren nedenler savaş durumlarında güçlenir. Eril kavramlar olan militarizm, ırkçılık ve milliyetçiliğin kendini var ettiği ekonomik ve siyasal temel kadın düşmanlığı üretir ve besler. Türk ve Kürt kadınları savaşın yarattığı yıkımlardan ve baskılardan benzer biçimlerde etkilenmektedir. Kadınların eşitlik temelinde yaşayabilecekleri bir ortamın sağlanması için Kürt sorununun demokratik çözümü, ana dilinde eğitim, sağlık ve kamu hizmetlerinin verilmesi için; TMMOB, diğer emek ve meslek örgütleriyle birlikte çalışır.” önergesinin kabulü kadınların akan kana duyarsız olmadığını da gösterdi. Ancak bu konuda yaşanan tartışmalar, ana akım medyada çıkan gerçek dışı haberlerin ve yorumların etkisini de gösteriyordu.

·Medya takip birimi oluşturularak basında yapılan haberlerin takip edilmesi, eril bir dil kullanan, kadın beyanı ve mahremiyet ilkelerini ihlal eden haberlere tepki gösterilmesi.

·Toplumda eşit katılımın desteklendiği ve toplumsal dışlanma tehdidinin olmadığı, demokratik, özgürlükçü ve eşitlikçi bir anayasa oluşturulmasında etkin rol alma

·Şiddet yada taciz beyanında, her durumda soruşturma açılır, kadının beyanı esas alınır ve kadının kimliği gizli tutulur; önergeleri onaylandı ve toplumsal cinsiyet eşitliği ve farkındalığı yaratma yolunda bir dizi karar alındı.
Kadınlar, ayrıca infaza dönüşen tutukluluk sürelerinin son bulması ve adil yargılanma haklarının gözetilmesinden,  kültürel mirasın gelecek nesillere aktarılması ve yaşanabilir bir çevre için politikaların üretilmesi ve yaşama geçirilmesine uzanan genel talepler için mücadelenin içinde olduklarını vurguladılar.

ERKEK EGEMENLİĞİ AŞINMADAN, KADINLAR GERÇEK GÜÇLERİNİ ORTAYA KOYAMAZLAR

Kimi zaman, emek, demokrasi, çevre mücadelesinin kadın çalışması kapsamında olmadığı gibi eleştiriler alıyoruz. Oysa hayat tersini her gün yeniden doğruluyor. 12 Eylülün sokakları ıssızlaştırılmış en karanlık günlerinde siyah giysileriyle sokağa çıkan kadınlardan cumartesi ve barış annelerine, evlerini yıktırmamak için mücadele eden kadınlardan sarı yazmalı kadınlara, Novamed’den Desa’ya, TEKEL’e, Kampana’ya, Mor iğne kampanyasından Fethiye’de tecavüz davasına kadar, kadınlar her yerde, her zaman “Söyleyecek sözleri, değiştirecek güçleri” olduğunu gösteriyorlar. Ve biliyoruz ki, kadınlar erkek egemenliğini aşındırmadan gerçek güçlerini ortaya koyamazlar. Sömürüsüz ve eşitlikçi bir toplum isteyen işçi sınıfının erkek üyeleri için bu egemenlik omuzlarında ağır bir yükten başka bir şey değildir. Sınıf kardeşliği ancak, ayrıcalıklardan vazgeçerek mümkün olabilir. Toplumsal cinsiyet eşitliği, ancak eşitsizliğin mağduru olan kadınların örgütlülüğü ve mücadelesiyle olanaklıdır.

Kurultayda kabul edilen bir önerge ile yazımı bitirmek istiyorum: “TMMOB, Oda ve şubelerde kadın mücadelesinin gelişmesi için pozitif destek verir. Bu bağlamda 8 Mart, Kadınların Uluslararası Birlik Dayanışma Mücadele Günü’nü kadın çalışanları için tatil günü kabul eder. 8 Martın resmi tatil ilan edilmesi için toplumsal mücadele verir.”

*MMO İst.Şb Kadın Komisyonu üyesi

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüksek voltajlı teşvik

Yüksek voltajlı teşvik

Erdoğan-Şimşek programıyla emekçilerin bir ayı daha gıdaya gelen yüksek zamlar ve eriyen ücretlerle geçti. Özelleştirmelerle ihya edilen sermaye gruplarına ise sadece bir ayda ‘üretmedikleri elektrik’ için 1 milyar lira teşvik verildi. Sanayi patronları da çalıştırdıkları her kadın işçi için devletten artık daha fazla teşvik alacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et