15 Nisan 2009 00:00
G20 zirvesi ve krize karşı mücadele
Geride bıraktığımız on gün içerisinde İngilterede yaşanan gelişmelerin krize karşı mücadele açısından bir dönüm noktası olduğunu söylemek abartı olmayacaktır.
Geride bıraktığımız on gün içerisinde İngilterede yaşanan gelişmelerin krize karşı mücadele açısından bir dönüm noktası olduğunu söylemek abartı olmayacaktır. Bunun sebebi Londrada gerçekleşen G20 Zirvesinde dünyanın patronları ve onların işbirlikçileri tarafından alınan kararlar değil; krize ve G20 Zirvesine karşı İngilterede yaşayan halkların sergilemiş olduğu mücadele...
G20 Zirvesi aracılığıyla dünya halklarına özü itibariyle iki şey empoze edilmişti. Birincisi, Denetimli kapitalizm iyi ve Denetimsiz kapitalizm kötü ikilemi, ikincisi ise Denetimli, doğru ve etik kapitalizm veya Geleceği kurtarma aldatması. Bu aldatma emekçilerin cebinden 6 trilyon dolar kapitalist firmalara aktarılacak.
İşçi Partisi Hükümetinin G20 Zirvesine biçtiği misyonla İngilterede yaşayan halkların bu zirveye biçtiği misyon arasında ciddi farklılıklar vardı. Zirve öncesi değişik ülkelere yaptığı ziyaret ve görüşmelerle Dünya lideri izlenimi vermeye çalışan Başbakan Gordon Brown ve hükümeti için bu zirve, krizden dolayı İngilterenin sarsılmış olan konumunu onarmak için önemli vesileydi. İngilterede yaşayan halkları için ise G20 Zirvesi kapitalizmi, krizi ve dünyada devam eden işgalleri protesto etmek için önemli bir vesileydi.
Sözünü ettiğimiz dönüm noktasının temel taşlarını G20 Zirvesine karşı yapılan güçlü eylemler ve Visteon işçilerinin önemli ve onurlu işgalleri oluşturdu. G20 Zirvesinin arifesinde İngilterede zirve, kriz ve kapitalizm karşıtı protesto eylemleri düzenledi ve bu eylemlere on binlerce işçi, emekçi, genç ve kadın katıldı. Ve uzun dönemden sonra ilk kez İngilterede bir hafta boyunca istikrarlı bir şekilde kapitalizm ve kriz karşıtı eylemler, işgaller ve boykotlar örgütlendi.
Bu eylemleri güçlendiren ve bu türden eylemlerin anlam ve önemi genişleten örnek bir adım ise Visteon işçilerinden geldi. Visteon firması kriz fırsatçılığı yapıp 600 Visteon işçisini tazminatsız bir şekilde işten atmak isteyence işçiler yeter artık deyip üç ayrı fabrikayı işgal ettiler.
Bu karar İngiltere gündemini bir hafta boyunca meşgul etti ve yoğun bir halk desteği gördü. Öyle ki İngiliz burjuvazisinin sesi Financial Times gazetesi İşgalin bulaşıcı bir özellik taşıyabileceği uyarısında bulundu!
Visteon işçilerinin grev ve işgal kararlarının önemi tabii ki bu işgallerin gerçekleştiği dönem ve işgallere katılan işçilerin bileşkeni, talepleri ve konumlarıyla alakalı. Herkesin İngiliz işçileri faşist ve ırkçı ve İşçi sınıfı dayanışması şubat ayında gerçekleşen ırkçı grevlerle sona erdi türünden asılsız ve abartılı iddialarda bulunduğu bir dönemde; Hindistanlı, İskoçyalı, İngiliz, Kıbrıslı ve Polonyalı olan işçiler omuz omuza verip tek yumruk olup hem Visteon yönetiminin adaletsiz kararını boykot hem de İngilterede bulunan antisendikal yasaları hiçe sayıp uzun yıllardan sonra ilk kez bir fabrika işgali gerçekleştirdiler.
Her ne kadar da sendikal bürokrasinin uzlaşmacı tavrı ve İngilterede işçiler için ve işçiler tarafından kurulan bir işçi sınıfı partisinin olmayışı işgalin içeriğini, yönünü ve süresini sınırlasa da, Visteon işçilerinin direnişi 1929 ekonomik buhranına benzetilen ve İngilterenin merkezi üslerinden birini oluşturduğu ekonomik krize karşı mücadelenin nasıl verilmesi gerektiğine dair de başta İngiltere işçi sınıfına olmak üzere dünya işçi sınıfına örnek teşkil etti. Başka bir deyişle, krize ve kriz fırsatçılığına karşı mücadelenin ortak sorunlara karşı ortak mücadelede ve sınıf dayanışmasında geçmekte olduğunu su yüzüne çıkarmış oldu.
Veli Yadırgı Day-Mer Genel Sekreteri