Molotof silah sayılırsa polise vurma yetkisi verilir
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Sekreteri Emrah Şeyhanlıoğlu, molotofkokteylini doğrudan “silah” sayan yasayla barışçıl amaçla yapılan toplantı ve gösterilerin kriminalize edileceğini belirterek, “Bu düzenleme yapılırsa, omzunda sicil numarası olan polis, çocukları sokağın ortasında öldürme yetkisine sahip olacak&
Adana Emniyet Müdürü Mehmet Avcı’nın, kamuoyunda tartışmalara neden olan “Molotofkokteyli atanlara gerektiğinde silah kullanılmalı ve gösterici o an vurulmalı” sözlerine cevap Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan geldi. Başbakan Erdoğan, grup toplantısında yaptığı konuşmada, molotofkokteylini “Silah” olarak tanımlayan yasanın önünüzdeki günlerde Meclise getireceklerini söyledi. Polis, savcı ve hakimler verdikleri karar ve uygulamalarla uzun süreden beri fiili olarak uygulamaya koydukları “Molotof silahtır” tezi AKP’nin getireceği bu düzenlemeyle birlikte “yasal” görünüm kazanacak.
‘GERÇEK MERMİLERLE MÜDAHALE EDELİM Mİ ETMEYELİM Mİ?’
İHD Genel Sekreteri Emrah Şeyhanlıoğlu molotofkokteylini “Silah” sayan yasayı değerlendirdi. Şeyhanlıoğlu, yetersiz bir düzenleme olan TCK’nin 6’ncı maddesinin silahla işlenen suçlarla silah olmadan işlenen suçlar arasındaki ayrımı ortadan kaldırdığını ve her suçu silahlı eylem olarak ele aldığını belirterek, yetersiz bir düzenleme olan bu yasanın molotofkokteylini yakıcı ve yaralayıcı madde olarak tanımladığını bundan dolayı mahkemelerin molotofkokteyllerini “Silahlı eylem” olarak değerlendirerek ağır cezalar verdiğini kaydetti. Yasa koyucu, yasa uygulayıcılar ve kolluk kuvvetlerinin bu maddeyi bildiklerini ve uyguladıklarını belirten Şeyhanlıoğlu, molotofkokteylini “Silah” sayan yasayla toplumun çekilmek istendiği temel noktanın “Molotofkokteylini protesto gösterilerinde kullanan kişilere gerçek mermilerle müdahale edelim mi etmeyelim mi tartışması” olduğunu vurguladı.
‘BARIŞÇIL GÖSTERİLER KRİMİNALİZE EDİLECEK’
Molotofkokteylini “silah” sayan düzenlemenin TMK ile bağlantılanmasının iki sebebi olduğuna işaret eden Şeyhanlıoğlu, “Birinci sebep molotofkokteylini kullanan bir kişinin yaptığı fiilin cezasını daha da arttırmak, ikinci sebep ise molotofkokteylini atan kişiye polisin silahla karşılık vermesi” olduğunu ifade etti. Seyhanlıoğlu, molotofkokteylini doğrudan silah sayan yasanın “propaganda, örgüt üyeliği, 6136 sayılı Yasa ve 2911 sayılı Toplantı Gösteri Yürüyüşleri Yasası” ile ilgili açılan davalar için bir perspektif sayılacağını belirterek, “Hakimler ve savcılar ceza anlamında daha ağır cezalara yönlendirilecek. Bu yasa doğrudan TMK’ye koyulursa artık hiç bir hakim için özgürlükçü yorum yapma şansı kalmaz, insanlara daha ağır cezalar verilecek. Barışçıl amaçla yapılan toplantı ve gösteriler bu uygulamayla kriminalize edilecek. Bunun Libya’da, Mısır’da, ve Suriye’deki gösterilerde devletin göstericilere karşı yaptığı uygulamalardan farkı olmayacak” dedi.
Meclise gelecek düzenlemenin yasalaşması durumunda polisin silaha karşı silah kullanma yetkisinin ortaya çıkaracağını vurgulayan Şeyhanlıoğlu, “Molotofkokteyli silah sayıldığında, onun kullanıldığı herhangi bir gösteri ve etkinlikte ‘polis molotof silahtır biz silaha karşı da zor kullanma ve silah kullanma yetkisine sahibiz’ diyebilecek. Yani gösteride etkinlikte molotofkokteyli kullanıldığında polis silahla ateş edebilecek. Bununla gösterilerdeki ölümler artacak” dedi. Bu yasal düzenlemenin devreye girmesi durumunda Türkiye’nin ‘90’lı yıllarda yaşananlardan ve taş atan çocuklar meselesinden daha ağır bir meseleyle karşı karşıya kalacağını hatırlatan Şeyhanlıoğlu, “90’lı yıllarda faili meçhul ve kayıp dediğimiz vakalarda bazı paramiliter güçler bazı insanları kaçırıp insanları görmediği yerlerde infaz ederdi. Molotoflu eylemlerde silah kullanma yetkisi verilirse, paramiliter güçlerin alıp kaçırmasına gerek kalmayacak. Omzunda sicil numarası olan polis sokağın ortasında çocukları öldürebilecek” şeklinde konuştu.
‘BU ANLAYIŞLA YENİ ANAYASA YAPILAMAZ’
Molotofkokteylini kullanmanın kabul edilecek bir şey olmadığını, aynı şekilde molotofkokteylinin “Silah” sayılması ve “Silah” olarak kullanıldığı varsayımının da uç bir tespit olduğunu kaydeden Şeyhanlıoğlu, “Bu metot kullanılacaksa yanlış yoldayız. Sorunun kaynağına inerek sorunun ortaya çıkış nedenlerinden yola çıkarak yani Kürt sorununda demokratik ve barışçıl çözümünü sağlamak lazım. Bu sorunu sokakta molotof atan üç çocuğu yakalayarak, cezaevine atarak çözmek mümkün değil” dedi. Sorunların gerçek nedenini görmeden sadece cezalandırma amacı taşıyan bir anlayışla yeni anayasa yapılamayacağını belirten Şeyhanlıoğlu, bu uygulamaların Türkiye’yi demokratikleştirmekten ziyade otoriterleşmeye götürür. Türkiye’yi Suriyeleştirmeye Libyalaştırmaya ve Mısırlaşmaya götürecek. Hükümetin sağduyulu ve ülkenin geleceğini düşünerek davranması lazım” dedi. (Ankara/DİHA)