15 Mart 2009 00:00
Zenginin sahte cenneti, yoksulun cehennemi
Sinemada kara ütopyalara girmişken, yakın tarihli bir film daha olduğunu hatırlattı bazı okurlar. Geçen haftaki yazıdaki Terra Nova ve Battle Royaledeki geri-lim ögeleri izleyiciyi bir parça geriyordu.
Sinemada kara ütopyalara girmişken, yakın tarihli bir film daha olduğunu hatırlattı bazı okurlar. Geçen haftaki yazıdaki Terra Nova ve Battle Royaledeki geri-lim ögeleri izleyiciyi bir parça geriyordu. Ama bu kez, gerilim sözcüğü zayıf kalıyor; Yasak Bölgeye aslında tam bir kara ütopya demek mümkün değil. 11 Eylül sonrasının güvenlik histerisi ile zenginlerin yoksullar bizi kesecek korkusunun ustaca birleştiği bir hikaye. Yasak Bölgeyi izledikten sonra açıkça korkuyorsunuz. Bizi nasıl bir gelecek bekliyor? korkusu bu.
La Zona, Türkçesiyle Yasak Bölge, 2007de vizyona girmiş, tahmin edin bakalım Türkiyede kaç kişi izlemiş? Tam 3 bin 197 kişi Dile kolay! İvediklerin dört milyonu aşmakta birbiriyle yarıştığı bir ülkede, iyi rakam valla. Neyse, umarım DVDsiydi, DivXiydi, legali illegali daha fazla kişiye ulaşmıştır. Ulaşmadıysa bile siz sayıya takılmayın, mutlaka izleyin! neden mi?..
Önce hikayeye bakalım: Zengin bir grup insan, sefalet içindeki Mexico Citynin tam ortasında, yüksek duvarlarla çevrili ve ileri güvenlik sistemleriyle kuşatılmış lüks bir sitede, dış dünyadan izole bir hayat yaşamaktadır. Üç yoksul gencin bu özel bölgeye sızmaları ve hırsızlık yapmaları üzerine site yönetimi, yaşam
tarzlarını korumak adına her yola başvurup kendi yasalarını vahşice uygulayacaktır. Rodrigo Planın yönettiği Meksika yapımı Yasak Bölgenin resmi tanıtımı bu. Gayriresmi tanıtımını ise biz yapmaya çalışalım.
Yoksullardan alabildiğine korkan zenginlerin bu paranoyak düşüncesine, hiçbir duvarın engel olamayacağını gösteriyor, bu bir. Abartılı güvenlik önlemleri altında yaşayan insanların ruh sağlığının nasıl hastalıklı bireyler yarattığını söylüyor, bu iki Adalet, hukuk, yasa; ne kadar kurum varsa hepsinin mülkün yanında olduğunu bir kez daha gösteriyor, bu üç
Yasak Bölge, özellikle son 8 yıldır dünyayı saran güvenlik paranoyasının varabileceği boyutları yarı gerçek-yarı kurgu apaçık ortaya sererken, aslında her iki tarafın da bu işin mağduru olduğunu söylemeyi atlamı-yor. Zenginlerin yoksul korkusu elbette önce yoksulların hayatını zindana çeviriyor ve hayatlarına mal oluyor. Ama bu korku, kalın duvarlar ardında gönüllü hapis hayatı yaşayan zenginlerin yaşadığı yabancılaşma da yabana atılır değil. Hani, hafif irkilirsin de, yanındaki arkadaşın inceden seninle kafa bulur: Bu yürekle mi yaşıyorsun? Hesap o hesap. Zenginde o yürek olduktan sonra, Çin Seddi diksen neye yarar?
Yasak Bölgede, bu korkunun nasıl bir nefrete dönüştüğünü ve bu nefretin yol açtığı vahşeti de gösteriyor bize Meksikalı genç yönetmen Rodrigo Plá Üstelik, Yasak Bölge ilk uzun metrajlı filmiymiş.
Zengin sınıfa hizmet etmek için çıkarılmış yasaları bile hiçe sayan zenginlerin sürek avının hedefinde genç bir delikanlı var. Akranı bir başka gençten yardım alan yoksul genç, bazı site sakinlerinin algısını değiştirmeyi başaracak, sahte cennetin zenginler için bile nasıl bir cehennem olduğunu gösterecektir. Ama ne pahasına?..Filmi anlattığımız yeter; izlerken yaşayacağınız geri-limin etkisini azaltmayalım. Ama filmi izledikten sonra, şöyle bir etrafınıza bakmayı ihmal etmeyin. Kim bilir belki bir yasak bölgede sizin yakınlarınızda kurulmuştur da, haberiniz yoktur.
Hayal ve güvenlik satan sosyete emlakçılarının reklamlarında da rastlamışsınızdır belki, böyle bir si-teye Daha dikkatli bakın şimdi; işte duvarları yüksek, güvenliği daha yüksek sitelerin yanı başında, yoksul gecekondular, derme çatma evler görürseniz, korkmayın!..
Korkmaktan daha fazlasını yapma vakti geldi de geçiyor belki de!..
Filmatik - Mustafa Kara