Kılcal damarlardan kalbe doğru

Ertuğrul Barka

Gazeteler, dergiler, kitaplar, gibi yazılı; radyo gibi sesli ve televizyon gibi görsel, işitsel kaynaklar ile bunların hepsinin olanaklarını birden kullanabilen internet gazeteciliği ve haberciliği hangi amaca hizmet ediyorlar?  Nedir ve nedendir bunların bu halleri? Ülkemizde hemen hepsi denebilecek ölçüde sermayenin boyunduruğu altındadır; çeşitli yollarla ele geçirilmişler ve bu “yeni medyacılara” teslim edilmişlerdir.

Bunların bütününe, basın-yayın denilemeyeceği gibi çalışanlarına da artık gazeteci-haberci denilemez. Eskiden gazeteler vardı ve sahipleri de gazetecilikten gelme ve gazete sahibiyken de gazetecilik yapan kimselerdi. Şimdilerde ise “gazete patronları” vardır.

Gazete patronları artık devletlilerle ve devletle destekleşen kişilerdir; “al takke ver külah.” Her zaman hükümet yanlılarıdırlar; “al gülüm, ver gülüm.”  Ülkemizin genel politik durumuna bakarak ta bunların sömürge işbirlikçisi, komisyoncu, esas sömürgeni perdeleyen işlevleri ve görevleri olduğunu açık seçik görürüz. Hükümetler iktidarlarını nasıl dış desteğe ve kurgulara borçluysalar, bu patron “medyacılar” da kârlarını aynı dış destekle birlikte iktidarlara borçludurlar.

Ne yapar bu patronlar? İktidarlara olan borçlarını ödeyebilmek ve kârlılıklarının egemenliğini sürdürebilmek için, halkı kirli bilgi bombardımanına tuttururlar. Bu amaçla istihdam ettikleri kiralık kalem uşakları vardır. İktidar ve sömürgecilerden yana propaganda yaptırırlar. Bunun için de her konudan anlayan uzmanları ve sahte bilimcileri vardır. Başka ne yaparlar? Halkı aptallaştırsınlar diye; kim kiminle evlenecek, kimin eli kimin cebinde programları yapıp sunacak şarlatanları görevlendirirler. Bütün bunların hepsini de kullanırlar ve kullanma süreleri dolunca da çöpe atarlar.
Bu medyacı patronların yaptıkları bunlarla sınırlı mıdır? Hayır, bin kere hayır! Bütün bu aptallık, ihanet, yabancılaşma çemberi dışında kalanlara tuzak kurarlar. Halkın çağrılısı olarak köy toplantısına giden çevrecilerin yollarını kestirirler, taş ve yumurta yağmuruna tuttururlar. Bunun için kiraladıkları adamları vardır; matriks gözlüklü ve tek tip elbiselidirler. İşte suç bu zavallıların üzerine yıkılmaya çalışılır “medyatik” patronca. Ne yaparlar? Gerçekten gazetecilik yapan, maskelerini düşüren, halkı aydınlatan yazarlara, sindirmek amaçlı davalar açarlar; ama hepsini kaybederler. Üstelik bu aydınlık insanlar, usta ve gerçek gazeteciler sinmezler de.

İşleri iyidir bu “medya patronlarının”; dışarıyla ve iktidarlarla yağmada anlaşmışlardır. Devletin gücü de bunların gücüdür zaten. Gelsin maden ruhsatları, gelsin bayındırlık ihaleleri ve enerji yatırımları, özelleştirmenin nimetleri…

İşte bütün bunlar, bu “medyatik”lerin, çevreye ve çevrecilere bakışlarını da belirlemektedir. Ellerindeki kamera değil bazukadır; halka ve halkı için, yaşamın sürmesi için mücadele edenlere doğrultulmuştur. Mürekkep değil, halkın kanıdır kullandıkları, emeğin alın teridir.

Ancak halkı bunlardan koruyan ve kalkan olan, doğru ve insanca yaşama yolunu gösteren basın-yayın kuruluşları da vardır; bir tane de olsa, iki üç tane de olsa vardır. EVRENSEL Gazetesi işte bunlardan birisidir. “Milyonerlerin değil milyonların televizyonu” olmayı başarmış HAYAT Televizyonu da bir başka örnektir. Yaşamı savunur dururlar. Emek mücadelesi, yaşamın sürdürülebilmesi, çocuk istismarı, kadına şiddet, Kürt ulusunun hakları bir bütün olarak işlenir bu yayın organlarında.

Halkların, emeğin, yaşamın sürdürülebilmesi mücadelesinde önemli, etkin ve saygın yeri olan bu basın kuruluşlarımız sayesinde, bugünlerde, Anadolu’nun kılcal damarlarındaki direnişler, devrimin atar damarından kalbine doğru yol almaktadır.

*EGEÇEP Dönem Sözcüsü

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et