03 Mart 2009 00:00

Futbolda yalnız bunlar mı var?

Şampiyonluk mücadelesi giderek kızışıyor.

Paylaş

Şampiyonluk mücadelesi giderek kızışıyor. Bu hafta yarışı sürdüren 5 takımdan yalnızca Sivasspor fire verince, tepedeki puan aralığı daraldı. Trabzonspor ile aynı puana sahip olan Sivasspor, averajla yine liderlik koltuğunda oturuyor. Lidere 3 puan daha yaklaşan takipçiler ise şimdi daha bir umutlular.
Haftanın en kritik maçı Kadıköy’deydi. Sivasspor iki kez öne geçtiği karşılaşmada bu avantajlarını kullanamadı. Oysa bu karşılaşmadan alacağı 1 puan bile Sivasspor için önemliydi. Liderliği puan farkıyla korumak ve yarıştaki rakiplerden birisinin umutlarını iyice zayıflatmak gibi moral ve güveni bir kat daha artırıcı sonuçları olacaktı bu 1 puanın. Ama olmadı. Bu maç şampiyonluk yolunda tecrübenin ne kadar önemli bir etken olduğunu gösterdi. Sivasspor skor avantajını yakaladığı dakikalarda, topa daha fazla sahip olup oyunun temposunu düşürmeyi başarabilse, maçtan istediğini alarak ayrılabilirdi. Öne geçtikten hemen sonraki kritik dakikalarda gol yiyerek bu anlamda “toyluklarını” sergilediler. Yedikleri goller de hep övgüyle anılan savunmalarına hiç yakışmadı. Aslında maçtaki 6 gol de atılan değil, yenilen cinstendi. İki takımın da savunmada yaptığı büyük hatalar, karşılaşmayı haftanın en gollü maçı yaptı.
Fenerbahçeli futbolcuların, bu sezon daha önceki maçlarda görülmedik düzeyde hırslı ve istekli oluşları dikkat çekiciydi. Belli ki maça iyi konsantre olmuşlardı ve liderle aralarındaki puan farkını kapatma fırsatını değerlendirmekte kararlıydılar.
Fenerbahçe ile Sivasspor, çarşamba günü kupa yarı final ilk maçında bir kez daha Kadıköy’de kozlarını paylaşacaklar. Bakalım bu ikinci randevu, takımların ligdeki performansına nasıl yansıyacak?
ÖRNEK KAPTAN(!) ALEX
Alex’in rakibini doğrudan sakatlamaya -hatta belki de futbol hayatını bitirmeye- yönelik gaddarlığına değinmemek olmaz. Bir futbolcunun rakibine böyle kasıtlı tekme savurabilmesi için nasıl bir ruh hali içinde bulunması gerekir? F.Bahçe’nin kaptanlığını yapıyor ama anlaşılan spor ahlakı, erdemli mücadele ve rakibe saygı konusunda daha öğrenmesi gereken çok şey var Alex’in. Maçtan sonra, sahada yapılan çirkinlikleri gerekçelendirmek üzere ahkam kesmesi kolay. Oysa önemli olan, skora hiç bakmadan, saha içindeki mücadeleyi, etik değerlerden ve erdemli davranışlardan ödün vermeden sürdürebilmek. Ne yazık ki, bu konularda, duyarlılık sahibi olanların sayısı giderek azalıyor. Buna bağlı olarak da spor alanlarında bu tür çirkinliklere giderek daha çok rastlıyoruz. Hakem, F.Bahçe’yi 10 kişi bırakma cesaretini gösteremediği için Alex yırttı.
TRABZON TELAFİ ETTİ
Trabzonspor, Antalya deplasmanından 3 puanla dönerek bir anlamda geçen hafta evinde yitirdiği puanları telafi etti. Uzun zamandır kendisinden beklenileni veremeyen Yattara’nın takıma katkısı bu kez büyüktü. Taşıdığı ve ortaladığı toplarla çoğu pozisyonun yaratıcısıydı. Trabzonspor’un gol kozları Gökhan ve Umut ise çerçeveyi tutturmakta yine beceriksizdiler. Pozisyona girme konusundaki maharetliler ancak son vuruşta değil.
Hovardaca harcanan pek çok pozisyonun ardından sonunda Umut topu ağlarla buluşturmayı başardı da, bordo-mavili ekip istediğini elde edebildi. Şurası açıkça görünüyor ki, Trabzonspor’un zirve yarışındaki iddiasını sürdürebilmesi Yatara, Umut ve Gökhan’ın göstereceği performansla yakından ilintili.
Savunma performansı bakımından ise en başarılı maçlarından birisini çıkardı bordo-mavili ekip. 90 dakika boyunca neredeyse hiç ciddi açık vermedi.
TATSIZ FUTBOLLA 3 PUAN
Beşiktaş ve Galatasaray hiç tat vermeyen futbollarına karşın haftayı kayıpsız geçmeyi başardılar. Beşiktaş ile Belediye arasındaki karşılaşma verilmeyen nizami gollerinin yanı sıra verilen ofsayt golleriyle tuhaflıklar silsilesi gibiydi. Belediye kalecisi Hasagiç’in sakatlanıp çıkması, Beşiktaş’ın işini kolaylaştırdı. Acemi kaleci işi, ikram niteliği taşıyan gollerle Beşiktaş galibiyete uzandı.
Galatasaray da Konya’dan 3 puanla dönmesine döndü ancak ortaya koyduğu oyun, sahanın kötülüğü gerekçesinin ötesinde berbattı. Uzun yıllar Galatasaray savunmasının temel direği olan Bülent Korkmaz bakalım dökülen savunmaya bir çözüm getirebilecek mi? Bu maçta da Galatasaray kaptanı Ayhan bir pozisyonda rakibine arkadan göz göre göre tekme attı. Takımlar böyle oyuncular yerine, -daha düşük dereceler elde etmek pahasına- ahlaklı ve erdemli mücadeleyi özümsemiş oyuncularla yola çıkmayı göze alabildikleri zaman spor, gerçek anlamına kavuşabilir ancak.
TRİBÜNLER FORMDA(!)
Bu hafta tribünlerden dehşet görüntüleri yine eksik olmadı. Modernliği dillerden düşmeyen ve UEFA finaline ev sahipliğine hazırlanan Saracoğlu’nda elinde bıçakla tehditler savuran “taraftara” hâlâ rastlanabiliyor. O bıçak birisine saplansa, bunun açıklamasını yapmak mümkün olabilir mi?
Sevincini ya da üzüntüsünü, sahaya koltuk fırlatarak gösterenlerin yanı sıra, rakip taraftarları taşıyan otobüslere pusu kurup taşlayan taraftarlar, farklı bir heyecan(!) ve renk(!) kattılar haftaya.
Beşiktaş tribünleri de en çok Belediyespor Teknik Direktörü Abdullah Avcı’ya ettikleri küfürlerle kendilerini duyumsattı. Küfürle, hakaretle rakiplerini moralman “çökertmeye” ve böylece sahadaki futbolcularının işini “kolaylaştırmaya” çalışan zavallılara ne denir ki artık? Kendi oyuncularından bile esirgemiyorlar küfrü. Hasagiç ciddi biçimde sakatlandığı zaman da, bunun bir zaman geçirme numarası olduğunu zanneden tribünlerden yoğun bir küfür dalgası yükseldi. Halbuki bu sakatlık Beşiktaş’a 3 puan getirecek yolu açmıştı. Hasagiç o golleri yer miydi?
Son dönemin klişe söylemi ise, “Futbolda bunlar var”. Yaşanan her olumsuzluk, beklenmeyen her sonuç artık bu sözle açıklanıp gerekçelendiriliyor. Ama futbolda sadece onlar yok ki. Göze hoş gelen ve insana keyif veren oyun, dürüst mücadele, kişilikli, sorumlu davranışlar, rakibe ve emeğe saygı da var futbolda. Keşke biraz da bunları görebilsek…
Mehmet Özyazanlar
ÖNCEKİ HABER

Memo coştu bir kere

SONRAKİ HABER

TEHLİKELİ BAHİS tv8 20.30

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa