2 Mart 2009 01:00

BALKAN Ülkeleri Eğitim Sendikaları Ortak Konferansı’nda, eğitimin piyasalaştırılmasına karşı öğrenci ve velilerle birlikte güçlü bir muhalefetin sergilendiği Yunanistan ve İtalya’daki eğitim politikaları masaya yatırıldı.
Yunanistan Ortaöğretim Devlet Okulları Öğretmenler Federasyonu’ndan (OLME) Themistoklis Kotsifakis, Avrupa Birliği ve Dünya Bankası gibi kuruluşların bazen açıktan, bazen gizli bir şekilde eğitimin özelleştirilmesini savunduklarını anlattı. Özelleştirmenin ideolojik bir saldırı olduğunu belirten Kotsifakis, eğitimin piyasalaştırılmasının “yenilik”, “diyalog”, “ademi merkeziyetçilik” gibi terimlerin arkasına gizlenerek pazarlandığına dikkat çekti. Kotsifakis, Yunanistan’da eğitime ayrılan bütçenin yetersizliği, altyapı ve personel eksiklikleri, öğretmenlerin ekonomik ve sosyal yönden zayıflatılması ve öğrencilerin önüne konulan sınav bariyerleri gibi uygulamaların, velileri özel okul ve dershanelere yönlendirmek için bilinçli olarak hayata geçirildiğini söyledi.
Öğretmen ve okulların başarıya göre sınıflandırılması ve gelir adaletsizliğinin bu süreci hızlandırdığını belirten Kotsifakis, “katılımcılık” adıyla hayata geçirilen ademi merkeziyetçi uygulamaların, eğitimin mali yükünü ailelerin sırtlanmasına yol açtığını ifade etti. Eğitim alanının sermayenin dikkatini her geçen gün daha fazla çektiğini vurgulayan Kotsifakis, özel şirketlerin sponsorluk adı altında okulların ders müfredatına dahi müdahale ettiklerini anlattı. Kotsifakis, buna bir fast-food şirketinin diyet, bir otomobil firmasının da yol güvenliği dersinin sponsoru olmasını örnek gösterdi.
Okulların Türkiye’dekine benzer bir şekilde otopark ve internet cafe gibi kullanıldığını aktaran Kotsifakis, özel üniversitelerin, kamu üniversitelerinin birer işletmeye dönüştürülmesi için katalizör görevi gördüğünü ve bu nedenle devlet tarafından desteklendiğini vurguladı.
KISA SÜRELİ SÖZLEŞME TUZAĞI
İtalya Bilgi Emekçileri Federasyonu’ndan (FLV CGIL) Gabriella Giorgetti, Berlusconi hükümetinin krizin etkilerini özelleştirmeleri meşrulaştırmak için fırsat olarak değerlendirdiğini belirterek, kriz gerekçesiyle son 3 yılda eğitime ayrılan bütçenin önemli oranda düşürüldüğünü anlattı.
Bu süreçte okullarda 130 bin istihdam kaybı yaşandığını aktaran Giorgetti, öğretmen açığını kapatmak için ilköğretimde ders saatlerinin düşürüldüğünü söyledi. Sendikaların ciddi bir ideolojik saldırıyla karşı karşıya olduğunu belirten Giorgetti, özel üniversitelere mali destek verilirken, kamu üniversitelerinin döner sermaye uygulamasıyla işletmeye çevrilmek istendiğini ifade etti. Kriz gerekçesiyle yüz binlerce sözleşmeli eğitim emekçisinin işsiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını kaydeden Giorgetti, eğitim emekçileri kısa dönemli sözleşmelerle çalıştırılarak, haklarının budandığını söyledi. ANKARA

YÖK her yerde YÖK

Konferansa Slovenya Eğitim ve Bilim Sendikası (ESTUS) adına katılan Sandi Modrijan, ülkesinde yükseköğrenim alanının piyasalaştırılması sürecini anlattı. Yükseköğrenimin son yıllarda rekabet ve para kavramlarıyla birlikte ele alınır hale geldiğine dikkat çeken Modrijan, ülkesinden ilginç bir örnek verdi: Yüksek Öğrenim Kurumu’nun talimatıyla 3 özel fakültenin birleştirilerek özel bir üniversiteye dönüştürüldüğünü anlatan Modrijan, Yüksek Öğrenim Kurumu’nun başkanının bu üç özel fakülteden ikisinin ortağı, birinin de dekanı olduğunu aktardı. Yolsuzluk iddialarıyla iptal edilen bu uygulama, Türkiye’de YÖK’ün ilk başkanlarından İhsan Doğramacı’nın Türkiye’nin ilk özel üniversitesi olan Bilkent’in kurucusu olmasını akla getirdi.
Romanya’dan kalan Spiru Haret Sendikası Başkanı Gheorge Isvoranau ise özelleştirmenin hükümetlerin eğitimin finansmanından kurtulma çabası olduğuna dikkat çekerek, “Einstein herkes içindir, sadece zenginler için değil” dedi.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

Antep’te polis, mahkeme kararını tanımadı, ekmek mücadelesi veren işçilere müdahale etti. İşçi, siyasetçi, öğrenci, muhalif belediye, basın… Herkes mengenede! Cezaevinde olanların sayısı cezaevi kapasitesini 90 bin aştı. Buna rağmen hükümet daha çok insanı daha uzun süre cezaevinde tutacak yargı paketi hazırladı. Yine de tepki cezalandırılarak durdurulamıyor!

90 bin fazla: 301 bin 397 kapasiteli cezaevinde 392 bin 456 kişi kalıyor.

32 adet: 11 cezaevi yapımı sürüyor, 21 yeni cezaevi projesi hazır.

Yüzde 700: 2002’de 49 bin 512 olan mahpus sayısı yüzde 700 arttı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et