18 Şubat 2009 01:00

Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın grev kararı astığı atv televizyonu ile Sabah gazetesi ve dergilerinin bağlı bulunduğu Turkuvaz işyerinde13 Şubat’ta grev başladı.
atv televizyonu ve Sabah gazetesinin TMSF yönetimine geçmesiyle, çalışanlar durumlarının ne olacağını düşünürken çareyi sendikalaşmakta buldular. Basında sendikalaşmanın ne denli zor olduğu ve medya patronlarının sendikal harekete karşı katı tutumları göz önüne alındığında TMSF süreci bir fırsat olarak değerlendirildi. Önce atv ardından da Sabah gazetesi ve dergiler grubunda çalışanların gayreti ve kararlılığı ile hızlı bir sendikalaşma yaşandı. Hukuksal süreç işledi, çoğunluk sağladığımız onaylandı ve toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerine başlandı. Bu aşamaya gelinceye değin de işverenin her sürecin sonunda çıkardığı hukuki engeller bir bir aşıldı.
Masada TİS görüşmeleri sürerken işveren temsilcileri işyerlerinde çalışanlara sendikal baskı uygulamaya başladı. Baskılar çalışanları işten atma tehditleri birtakım şantajlarla giderek yoğunlaştırdı. Öyle ki açık açık, tüm medya patronlarının aralarında anlaştıklarını ve bir kara liste oluşturduklarını, sendikadan ayrılmayanların hem işten çıkarılacağını hem de bu kara listeye alınarak bir daha hiçbir medya kuruluşunda işe alınmayacaklarını söyleyerek tehdit ettiler çalışanları. Bu tehdit basın tarihimize, basın işverenlerinin hanesine vurulmuş bir kara bir leke olarak geçmeli.
Bununla kalmadı. Çalışanların yasal haklarını rüşvet olarak kullandılar. Yaptığı işin tanımı gereği Basın İş Yasası’nda değişiklik yapan 212 sayılı Yasa’ya göre çalıştırılması gerektiği halde yasal olmayan bir uygulamayla bu yasa kapsamı dışında çalıştırılan TGS üyelerine, eğer sendikadan istifa ettiklerine dair noter tasdikli belge getirirlerse 212 kapsamına alınacaklarını söylediler… Bu arada üye olmadığı halde noterden sendikadan istifa belgesi götüren yaklaşık 60 kişi de 212’li yapıldı. Bir kısım üye de istifa ettiği halde verilen söz tutulmadı. İşveren temsilcileri sendikal baskı yaparak suç işlediler. Dergi grubundan Ender Ergün bu baskıların tetikçiliğini yapan Levent Tayla hakkında suç duyurusunda bulundu, dava açtı. Bu dava basında bu konuyla ilgili açılmış ilk dava olması nedeniyle çok önemli. Tüm basın çalışanlarının bu davayı mutlaka izlemesi gerektiğini düşünüyorum.
TİS görüşmelerinde 59 maddeden 22’si üzerinde anlaşma sağlanmışken işveren hiçbir geçerli gerekçe göstermeden masadan kalktı. İşverenin sürdürdüğü uzlaşmaz tavrı altı aydır değiştiremedik. Bütün çağrılarımıza karşın yeniden masaya oturmaya yanaşmadılar. Yasal süreler kullanıldı, anlaşma girişimleri işverenin uzlaşmaz tutumu nedeniyle sonuçsuz kaldı ve grev aşamasına gelindi. Grevden hemen önce son girişim olarak Ahmet Tezcan’la görüşen TGS Başkanı Ercan İpekçi, Ahmet Çalık ve Serhat Albayrak ile görüşme zemini yaratılmasını istedi. Tezcan, Ahmet Çalık ve Serhat Albayrak ile yaptığı görüşmeden sonra, “Sendika işverene güven vermek için önce tek taraflı olarak grev kararını kaldırsın, bu kriz döneminde iyi niyetini göstersin, bunu açıklasın. Sonra zaman içerisinde işverenin sendikaya güveni artarsa oturur meseleleri konuşuruz” önerisiyle geldi.
Şaka gibi ama resmen bunu uzlaşma önerisi olarak getirebildiler. Sendika tek taraflı olarak grev kararını kaldırdığında yasal olarak yetkisi düşer. Zaman içinde sendika ne yaparsa ya da yapmazsa işverenin gönlünü hoş edebilir! Ayrıca yetkili olmayan bir sendikayla hangi meseleyi neden görüşecekler, anlamak mümkün değil. Gerçekten şaka gibi. TGS, “Ancak iki tarafın imzalayacağı bir protokolle, üzerinde anlaşılan ve anlaşmaya varılamayan maddeleri sıralayalım ve anlaşmaya varılamamış maddeler üzerinde görüşmeler taraflar arasında devam edecektir diyelim. Serhat Albayrak’la birlikte bunu deklare edelim ve iki tarafın imzasıyla kaldıralım. Biz tek taraflı kaldırırsak bunun ne anlamı var, nasıl bir güvencesi var görüşmelerin devam edeceğinin” dedi. Buna yanaşmadılar.
Ahmet Tezcan’ın, bir internet sitesine yaptığı açıklamada sendika anlaşmaya yanaşmadı, tarihi bir fırsatı kaçırdı derken sözünü ettiği anlaşma bu. Bu aslında sözün bittiği yerdi.
1980 darbesinden sonra Türk basınında ilk kez grev yaşıyoruz. Bu tarihi greve başladık ve sürdürmeye kararlıyız. Greve çıkan arkadaşlarımızın kararlılığı bize bu gücü veriyor. Bu grev yalnızca basın çalışanlarının iş güvencelerinin, sosyal ve ekonomik haklarının değil, aynı zamanda gazetecilik mesleğinin onurunun da mücadelesi ve bu anlamda da çok değerli.
Yıllardır köşelerinde demokrasi mücadelesi veren, insan hakları ve emekten yana yürekli tavırlar alan, basın özgürlüğünü savunan önemli kalemlerimizin, basın emekçilerinin bu grevine ilişkin değerlendirmelerini merakla bekliyoruz.
Haklarına sahip çıkabilmek için grev gözcüsü önlüklerini giyen basın emekçilerinin arkasında duramayan köşe yazarlarımızı suskunluğun utancı içinde görmek içimizi acıtır. Medyanın her gün yalancılıkla suçlandığı ve basının kamuoyunda böylesine güven yitirdiği bir ortamda örgütsüzlüğe itilişimize hiçbir meslektaşımız sessiz kalmamalı.
Grev başladığından beri sendikalar inanılmaz bir sınıfsal dayanışma gösterdi. Başta Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu olmak üzere tüm sendika başkanlarımız ve yöneticileri ziyaretimize geldiler ve sonuna kadar destek sözü verdiler.
Türk-İş Genel Sekreteri ve Tek Gıda-İş Genel Başkanı Sayın Mustafa Türkel, atv-Sabah ve dergilerindeki grevi desteklediğini ve Turkuvaz grubuna bağlı yayın organlarını izlemeyeceğini açıkladı.
Kuşkusuz bu destekleri çok önemsiyoruz, bize güç veriyor ama basın çalışanları olarak meslektaşlarımızın ziyaretleri ve medya desteğini de çok önemsiyoruz. Tüm basın çalışanları olarak elbirliği ve güç birliği ile bu mücadeleyi yükseltmeliyiz. Burada elde edilecek başarı yalnızca Turkuvaz çalışanının değil tüm basın emekçilerin kazancı olacaktır. Sendika mesleğin onurudur ve sendika basın özgürlüğünün de güvencesidir.
RÜYA ÖZKALKAN TGS İstanbul Şube Başkanı

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüksek voltajlı teşvik

Yüksek voltajlı teşvik

Erdoğan-Şimşek programıyla emekçilerin bir ayı daha gıdaya gelen yüksek zamlar ve eriyen ücretlerle geçti. Özelleştirmelerle ihya edilen sermaye gruplarına ise sadece bir ayda ‘üretmedikleri elektrik’ için 1 milyar lira teşvik verildi. Sanayi patronları da çalıştırdıkları her kadın işçi için devletten artık daha fazla teşvik alacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et