İleri demokrasiden KHK demokrasisine

Fikret Aslan

KAMU Emekçileri Sendikaları öncülüğünde yıllardır “eşit işe eşit ücret” talebiyle mücadele sürdüren kamu emekçilerine,  666 sayılı KHK  “Müjde” olarak duyuruldu.

Derecesi ve göstergesi daha yüksek olan yöneticilerin düşük dereceli memurlara göre daha yüksek ek ödeme almasını “Kamuda eşit işe eşit ücret” olarak yansıtmak AKP’nin son hilelerinden biri oldu. Çünkü; 2.5 milyon memurdan 450 bininin maaşı artarken geriye kalan 2 milyondan fazlasının maaşı ya düştü ya da donduruldu. Ve hükümet üyeleri, “sizin maaşınızı eşitledim” dedi. Bu ücret politikalarıyla, iş yerlerinde yardımcı hizmetli, memur, uzman, şef, müdür karşı karşıya getirildi.

666 sayılı KHK ile yapılan düzenleme “eşit işe eşit ücret” değil, “eşit unvana eşit ücret”  uygulamasıdır. Çünkü burada eşdeğer işi yapan kamu emekçilerinden çok, aynı unvanı taşıyan üst düzey yöneticilere aynı maaşın verilmesi amaçlanmıştır. Sadece “yukarıdakilerin” mali haklarını eşitlemeyi öngören böylesi bir düzenlemenin tüm kamuda ücret adaletsizliğini düzelteceğini iddia etmek kandırmacadan başka bir şey değildir.

“Eşit işe eşit ücret”; 19. yüzyılda işçi sınıfının önde gelen mücadele başlıklarından birisi olarak; işçi sınıfının renk, dil, etnik kimlik ve cinsiyet bakımından ayırımcı ve kayırmacı uygulamalara son verilmesi amacıyla dile getirdiği bir taleptir. Bu talep günümüzde de geçerliliğini koruyor.  AKP hükümetinin yaptığı, eşdeğer işi yapanların eşit ücret almasını sağlamak ve bunu bütün kamu emekçilerine herhangi bir hak kaybına uğramadan yaygınlaştırmak değil, aksine ücret eşitsizliğini ve adaletsizliğini artırmaktır.

CEZALARA ÜCRETLER YETMEYECEK

Sağlıktan eğitime, vergi dairesinden sosyal güvenlik birimlerine kadar birçok kamu kurumunda hummalı bir iç denetim ve kontrol birimleri oluşturulmaya başlandı. Her bir çalışan hakkında giriş çıkış saatleri, sağlık ve yıllık izinler kontrol ediliyor. Erken çıktığı ya da geç geldiği dakikalar, saatler toplanıp, fazla mesai ücretinden kesiliyor, yetmezse ek ücretten de kesinti yapılmasının yolu açılıyor. Kurumun aylık ya da yıllık performans hedefine ulaşamaması durumunda disiplin cezası verileceği gibi, ek ücretler de kesilebilecek.

SÖZLEŞMELİ İSTİHDAM YAYGINLAŞACAK

Bugüne kadar kamu personel sisteminde yapılmak istenen değişiklikleri göz önünde bulundurduğumuzda, hedeflenenin önümüzdeki dönem kamuda sadece yönetim kademelerine özgü küçük bir kesimin kadrolu ve güvenceli istihdam edilmesi olduğu anlaşılıyor. Kamu emekçilerinin büyük bölümünün, göstereceği performansa göre belirli sürelerde yenilenecek sözleşmelerle istihdam edileceği bir ortamda “eşit işe eşit ücret” uygulamasının kimlerin ücretlerini, nasıl eşitleyeceği tartışmalıdır.

ÖNCE TEMEL ÜCRETLER ARTMALI

AKP hükümeti gerçek anlamıyla “eşit işe eşit ücret” getirmek istiyorsa, ek ödemeleri değil, temel ücretleri arttırmalıdır. Düşük derece ve göstergesi bulunan kamu emekçilerine yapılacak ek ödemeler temel tüketim mallarına yapılan zamlarla ve daha yılın yarısına gelmeden girilen yüksek vergi dilimleri nedeniyle zaten fazlasıyla geri alınıyor.
Hükümetin “kaşık ile verdiğini kepçe ile aldığı” böylesi bir durumda adaletten, eşitlikten sözedilemez. Kamu ya da özel sektör ayrımı yapmaksızın ücretler belirlenirken, çalışanların ve ailelerinin zorunlu asgari ve sosyal ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır. Bu yapılırken,  bugünkü uygulama şekliyle sadece “işe göre” ücretlendirme değil, aile ve çocuk yardımları, konut yardımları, evlenme, doğum ve ölüm yardımları vb. gibi ödemeler dikkate alınmalı, kamu ya da özel sektör ayrımı yapılmadan, herkese kendisi ve ailesinin insanca yaşamasını sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.
 

(*)BES Ankara 2 Nolu Şube Başkanı

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et