SADEDE GELELİM

Kimliklerin eşitliği ilkesine dönelim. Kimliklerin eşitliğini samimiyetle benimsemek aşamalı zorunlu tarihsel evrim anlayışını sorgulamak gerekir. SSCB’nin çözülerek sosyalizmin yerine kapitalizmin ihyası, Çin’de kapitalizmin ihyası, bu coğrafyalarda sosyalist ideolojinin hakimiyetinden sonra milliyetçi ideolojilerin ihyası, günümüzde Asya’da ve Afrika’da emperyalizme karşı direnişin ön saflarını İslami kimlikli hareketlerin doldurması, Amerikan ve Avrupa emperyalizminin çevre ülkelerde vahşet uygulaması, kendi ülkelerinde faşizme yönelmesi, kendi sömürgeci geçmişlerine itibar iade etmesi, kapitalizmin başlattığı ekolojik felaketler, İran’daki teokratik rejimin fende gerçekleştirdiği (ve emperyalistleri ürküten) hamleler...bütün bunlar artık herkese, toplumsal evrimin herhangi bir zorunlu doğrultusunun olmadığını, toplumların zorunlu olarak belirli bir yönde ilerlediği görüşünün temelsiz olduğunu kanıtlamıştır. Pozitivist toplumsal evrim kuramı boştur. Tarih, ezilenlerle ezenlerin kavgasından ibarettir. Bu kavganın sonucunu belirleyen bir tarihsel eğilim, bir tarih kanunu yoktur. Buna göre çatı partisinin ilerici, gerici, çağdaş, çağdışı gibi yanıltıcı siyasi kavramlardan uzak durması gerekir.
Çatı partisi, solcu-sağcı kelimelerini de kullanmamalıdır. Türkiye’de solcu kelimesi Kürt sorununa demokratik çözüm isteyenleri ve istemeyenleri, AB’ye üyelik isteyenleri ve istemeyenleri, darbecileri ve darbeye karşı olanları, kapitalizme karşı olanları ve olmayanları, yani en önemli sorunlarda taban tabana zıt görüşlü insanları kapsamaktadır. Solcu kelimesinin içi boşalmış, “laik yaşam” taraftarlığından başka bir anlamı kalmamıştır.
Eşitlikçi toplumsal düzen arayışı, çok eski çağlarda hiyerarşik toplumsal düzenlerin, sınıflı toplumların ortaya çıkmasıyla başlamıştır. Yani eşitlikçi adil toplum fikri, 19. yüzyılda icat olmadı. Bu sebeple 21. yüzyılın eşitlik hareketinde eşitlik ve adalet ilhamını kültürel, geleneksel ve dinsel kaynaklardan devşirenlerle, ilhamını Avrupa kökenli akımlardan devşirenler arasında bir öncelik veya üstünlük olamaz.
Çatı partisi bu ilkeler üzerine kurulur ise Türkiye’den başlayarak bölgemizde düzeni kökünden değiştirecek bir kuvvete dönüşebilir. Aynı doğrultuda mücadele eden Küba, Venezuela, Bolivya halklarıyla dayanışma içinde güçlenebilir. Hizbullah, Hamas, Müslüman Kardeşler gibi adalet arayan ama belirgin sosyal projesi olmayan muhalif hareketlere de sosyal dönüşüm konusunda örnek olup ilham verebilir.
Cem Somel