11 Ocak 2012 14:24
Hakkı Tali

PARMAKLA GÖSTERİLİRDİK

1971 yılında Bulgaristan’dan Türkiye’ye gelen Şan, askerlik görevini yaptıktan sonra Renault fabrikasına girdi. Evlendi, iki çocuğu oldu. Teknolojinin geri olduğu günlerde 3 bin işçi ile günde 500 otomobil ürettiklerini anlatan Şan, “Bugün ise fabrikadaki teknolojik yatırımlar ve biz işçilerin özverili çalışmaları dolayısıyla Renault grubu içerisinde en gözde fabrikalardan biri haline geldi. Şimdi 6500 işçiyle dakikada bir otomobil üretiliyor” diyor.  “Ben ilk işe girdiğim zaman Bursa’da Renault’a girenler mahallemizde parmakla gösterilirdi. Bir alışveriş mağazasına gittiğinizde çalıştığınız yeri söylediğinizde istediğiniz malı taksitle alabiliyordunuz. Bu fabrikada çalışan bir işçi birisine talip olduğunda, kız istediğinizde aileler sorun çıkarmıyorlardı, işçiler arasında da bir dayanışma vardı. Bugün ise tam tersi bir durum var. Yeni giren işçilerin ücretleri çok düşük ve çalışma koşulları çok kötü olduğu için dayanamayıp kendileri işten çıkıyor” diyen Şan, fabrikada önceki yıllarda bir sorun yaşadıkları zaman şeflerle görüşüp sorunlarını çözebildiklerini, ama bugün herşeyin saniye ile hesaplanmasından dolayı sorunlarını gündeme bile getiremediklerini anlatıyor.  Şan, “Bantta çalışan bir işçi kendi yapması gereken işi yetiştirmek zorunda. Yetiştiremezse o araba o haliyle banttan çıkıyor ve sorumlusu o işçi oluyor. Bu durumdaki işçiler hep göze batar bazen bölümlerini değiştirirler ve fabrikada işçi çıkarılacağı zaman ilk olarak onlar işten çıkarılırlar” diyor. Hep hızlı hareket etmek zorunda olduklarını belirten Şan, bazen robotun hızını bile geçtiklerini, bu yüzden bir metre ilerilerinden çalışan arkadaşlarına selam bile veremediklerini dile getiriyor.

TUVALETE GİDEMEDİ DUVARA YAPTI

Şan, işyerinde tuvaletlerin uzakta olmasından dolayı yaşadığı bir olayı şöyle anlatıyor, “Çalıştığımız bölümde işinizi bırakıp tuvalete gidemiyorsunuz. Ben de çok sıkıştım ve dayanamayıp hemen duvarın dibine ihtiyacımı karşıladım. Bu da hemen duyuldu ve hakkımda tutanak tutmaya çalıştılar ben de durumu izah ettim. Böyle devam ederse tüm işçilerin böbrek sorunları yaşayabileceklerini söyledim ve çalıştığım bölüme tuvalet yapmaya karar verdiler böylelikle o bölümde çalışan işçiler biraz rahatlamış oldu.”

PERFORMANS HASTA EDİYOR

“Bizim çalıştığımız fabrikada her işçiye uygulanan bir performans uygulaması vardır. Kaporta, montaj, boyahane hangi bölümde çalışırsanız çalışın üretilen bir aracın maliyeti ile o bölümde çalışan işçilerin ve amirlerin saat ücretleri ve kullanılan malzemenin maliyeti ile kâr hesabı yapılıyor. Bu durumda bantların hızları ayarlanıyor. Şefler bant hızlarını ayarlayabiliyor ve siz bir kere bantta işe başladığınızda robot gibi hiçbir şey anlayamıyorsunuz. Fabrikalardaki performansları ölçenler sürekli biçimde işçiler üzerinde baskı yaparak ‘Biraz daha hızlan’ diyorlar. Oysa benim bildiğim kadarıyla bu fabrikalarda performansların bağımsız kuruluşlar tarafından yapılması gerekir” diyen Şan, performans sonucunda şeflere, amirlere bol bol prim dağıtıldığını ama işçilere bir şey verilmediğini anlatıyor.  Fabrikadaki ağır çalışma koşullarından dolayı bel, boyun fıtığı, psikolojik rahatsızlıkların çok olduğunu, neredeyse fizik tedaviye gitmeyen işçi olmadığını aktaran Şan, böyle rahatsızlık geçirenlerin ise işten atıldığını söylüyor. (Bursa/EVRENSEL)


YENİ İŞÇİLER ÖRGÜTLÜ DAVRANMALI

1998 yılındaki Renault’un da içinde olduğu o büyük eylemlerde işyerinde olduğunu söyleyen Şan, “O dönemde saat ücretlerimiz çok düşüktü ve Türk Metal Sendikasının o dönemki Genel Başkanı Mustafa Özbek, yüzde 80 zam alınacağı sözünü biz işçilere vermişti ancak her zaman olduğu gibi yine işçileri sattılar. Bu nedenle biz işçiler de hasbelkader bir kızgınlıkla üretimi durdurup dışarı çıktık ve Türk Metal Sendikasından istifa etmeye başladık ancak başarılı olamadık çünkü örgütlü değildik ne yapacağımızı bilemiyorduk. Bazı düzenlemeler yapıldı, saat ücretleri eylemlerin sonucunda yükseltildi” diye konuştu. Şan, o eylemle aldıkları zammı daha sonraki yıllarda hiç alamadıklarını, o tarz bir eylemi de bir daha yapamadıklarını anlatıyor.  Yeni işe giren işçiler için koşulların daha da zor olduğunu aktaran Şan, yeni işçilerin kendi aralarında birleşip, ortak tavır alamamaları durumunda koşullarının hep kötü olacağını söyledi.  Şan, “İşte benim yaşadıklarım da gösteriyor ki 22 yıl çalıştığın fabrikada gençliğini bıraktığın işyerinde gerekçesiz sırf olumsuzluklara itiraz ettiğin için işten çıkarılıyorsun, bu büyük bir haksızlıktır. İşten çıkarılma nedeni neyse ben onu kabul etmiyorum ve işyerine geri dönebilmek için mücadelemi hukuksal yollardan aramaya devam edeceğim” dedi.

Evrensel'i Takip Et