28 Ocak 2009 00:00

Yeşilköy


Türkiye’de aynı adı taşıyan birçok köy vardır. Sanırım bunların arasında başı Yeniköy çeker. Hangi İl’e bakarsanız bir Yeniköy görürsünüz. Sonra Yeşilköy geliyor. Yeniköy’ler ne denli yeniyse, Yeşilköy’ler de o denli yeşildir. Bir de Ovacık vardır, Tunceli’den İzmir’e dek birçok yerde. İlginçtir, bu Ovacık’lar da genellikle “Altın” madeni üzerine kurulmuşlardır…
Yeşilköy, benim bugüne dek yaşamım boyunca en uzun süre oturduğum bucak olmuştur. Liehstein kadar nüfusu vardı (20 bin) bizim yerleştiğimiz 1974 yılında. Bir tarafında Florya, öteki yanında Yeşilyurt. Ve onların arasında Yeşilköy. 19 yıla yakın bir süre, aralıksız, aynı evde kaldık. Yıllar geçtikçe gelişip serpiliyordu ama yine de özdokusunu yitirmiyordu.
Çok eski bir köymüş, Yeşilköy. Kuruluşu İsa’dan öncesine dayanıyor. 1924’e dek adı Ayastafanos. O yıl, çok uzun bir süre burada oturan Halit Ziya Uşaklıgil’in önerisiyle “Yeşilköy” adını almış.
Ayastafanos adının doğuşuyla ilgili en ünlü söylence şöyle: Hristiyanların ilk din kurbanlarından olan Aziz Stephanus, Yahudiler tarafından Musa’ya sövmekle suçlanmış ve İ.S. 33’te Kudüs din mahkemesine çıkarılarak suçlu bulunmuş ve taşlanarak öldürülmüş… Uzun yıllar sonra Filistin’de mezarı bulunur. Bizans İmparatoru İstanbul’a getirtir kemikleri. Papa da Vatikan’a getirilmesini isteyince, kemikler bir gemiye yüklenir ve yola çıkarlar. Yeşilköy önlerinde fırtınaya tutulurlar. Karaya çıkarlar. Fırtına 10-12 gün sürer. Kemiklerin bulunduğu lâhti de, bugünkü Rum Kilisesi’nin olduğu yerde bir çadıra koyarlar. Sonra bu yere manastır yapılır: Ayastafanos… Fatih, 1453 Şubatı’nda Yeşilköy’ü ele geçirir. Atını denize sürdüğü söylenen ünlü deniz savaşı da tarihe “Ayastafanos Deniz Savaşı” olarak geçmiş… 19 Eylül 1563’te Kanuni büyük bir fırtınaya yakalanır ve Yeşilköy’e sığınır. Orada ölüm tehlikesi geçirir… 1634’te dönemin Şeyhülislamlarından Hüseyin Egendi de Yeşilköy yakınlarında boğdurulur… 1844’te ünlü İtalyan baloncusu Comasgi, Yeşilköy’e gelir. Sonra dönüş yolculuğuna başlar ve bir daha haber alınmaz kendisinden… Yıl 1848. Yeşilköy atölyelerinde demirden buharlı gemi, yani Mecidiye yapılır… Büyükdere’yle Yeşilköy arasında, 1852’de ilk buharlı gemi seferleri düzenlenir… 1868’de ilk demiryolu yapılır… “Doksanüç Harbi” sonunda Ruslarla Osmanlılar arasında “Ayastafanos Antlaşması” imzalanır… 1894’te İstanbul korkunç bir depremle yüzyüze gelir. Yeşilköy’de sular 100 metre geriye çekilir, sonra büyük bir gürültüyle gelip, kıyıdaki evleri yok eder… 4 yıl sonra Rus abidesi yapılır… 1909’da Hareket Ordusu gelir… Ve Balkan Savaşı sonrası ortaya çıkan kolera salgını yüzünden binlerce asker Yeşilköy sokaklarında ölür…
Yeşilköy bazı ilklere de imza atmıştır. Örneğin havacılık ilk kez Yeşilköy’de başlamıştır, 1911-1912 yıllarında… İlk belgesel filmimiz de, Fuat Uzkınay’ın çektiği “Rus Anıtının yıkılması” filmidir.
Benim zamanımın Yeşilköy’ü gerçekten çok güzeldi. Küçücük, tertemiz sokakları, eski biçim evleri-dükkânları, demiryoluna paralel caddeleri, yazlık ve kışlık sinemaları, deniz kenarında çay bahçeleri… Yaşar Kemal’le, tek gazete bayii olan Seyfi Bey’in yerindeki söyleşilerimiz…
Hele kışın, kar yağarken… Zaman zaman ne otobüs, ne de otomobilin girme şansı olmazdı, Yeşilköy’e. Ben de kızıma aldığım basit bir kızağa oturtur, komşumuzun köpeğini bağlar ve onları boş yola salardım…
Yıllar sonra gördüm Yeşilköy’ü. Özdokusu yokolmamıştı ama yine de bir şeyler gitmişti… (Yandaki fotoğrafta Solkol Sokağı’ndaki bir eski evi görüyorsunuz. Restorasyon hazırlıkları vardı. Dilerim kurtarılmıştır…)
Not: Nezih Başgelen’in Turing Dergisi’ndeki (1983-1984) yazısından yararlanılmıştır...
Bülent Habora

Evrensel'i Takip Et