663 sayılı KHK geri çekilmelidir!
Şükran Doğan
Bugüne kadar Evrensel’de birçok yönü ile gündeme gelmiş olsa da, 663 sayılı KHK’yı bir kez de dosya aracılığı ile değerlendirmek yerinde olacak. KHK’nın neleri içerdiği görüldükçe, geri çektirilmesi mücadelesinin de büyümesi zorunluluğu görülecek.
663 SAYILI KHK’DA NELER VAR?
Birinci madde “Bakanlığın görevi; herkesin bedeni, zihni ve sosyal bakımdan tam bir iyilik hali içinde hayatını sürdürmesini sağlamaktır” dese de, sonrasında Bakanlığın görevleri arasında sayılan; “insan gücünde ve maddi kaynaklarda tasarruf sağlamak ve verimi artırmak, sağlık insan gücünün ülke sathında dengeli dağılımını sağlamak, bütün paydaşlar arasında işbirliğini gerçekleştirmek, yurt sathında eşit, kaliteli verimli hizmet sunumunu sağlamak” denilerek, düzenlemenin ruhu ortaya konuluyor. Ve birinci maddeye, kocaman bir ‘ama’ ekleniyor. Hemen alt satırlarda ise Bakanlığın sağlık hizmeti sunma görevi, “acil durum ve afet hallerinde sağlık hizmetlerini planlamak ve yürütmek”le sınırlandırılarak, diğer bütün görev maddeleri “...planlar, müeyyide uygular, koordinasyon yapar, tedbir alır, görüş bildirir” ibareleri ile bitiriliyor.
KHK ile yeni oluşturulan “Sağlık Politikaları Kurulu”na, üniversiteler, meslek kuruluşları, sendikalar, uzmanlar ancak davet edildiklerinde katılabilecekken, dört yıllık yüksek okul bitiren ve sekiz yıl iş tecrübesi olan onbir kişi, Bakan tarafından görevlendiriliyor. Böylece sağlık politikaları CEO’lar aracılığı ile sermaye tarafından dolaysız olarak belirlenmiş olacak. Bu da yetmemiş olmalı ki, danışma kurulları ve komisyonlara özel kurum/kuruluşlardan, yabancı uzmanlardan da görevlendirme yapılabileceği belirtiliyor.
MÜDÜRLÜKLERİN GÖREVLERİNE DİKKAT!
Bakanlık içinde oniki hizmet birimi oluşturuluyor. Bunlardan önemli birkaçına göz attığımızda sağlık hizmetlerinin piyasaya sınırsız açılımının nasıl gerçekleşeceğini açıkça görebiliyoruz.
Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün görevlerinden bazı maddeleri aynen aktaralım: “Her türlü koruyucu, teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini PLANLAMAK, teknik düzenleme yapmak, standartları belirlemek ve bu hizmetler ile sunucularını SINIFLANDIRMAK, bununla ilgili iş ve işlemleri YAPTIRMAK” , “Sağlık hizmetlerinin ücret tarifelerini belirlemek veya tasdik etmek”, “Sağlık turizmi uygulamalarının geliştirilmesine yönelik düzenlemeler yapmak...”
Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğünün görevlerinden; “Toplumun ve bireyin sağlığı ile ilgili bilgi, farkındalık ve kontrol yeteneklerini artırmak ve bu konuda sorumluluk almalarını ve karar süreçlerine katılımlarını teşvik etmek.”
Bu tanımlamaya, ‘sorumluluğu üstünden atarak, halkın sağlığını, yine halka havale etmenin inceltilmiş ifadesi’ diyebiliriz,
Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğü’nün en önemli görevi ise, “ihtiyaç duyulan tesislerin yapılmasını, mevcutların yenilenmesini kamu özel ortaklığı modeli veya diğer usuller ile gerçekleştirmek” olarak belirlendi. Henüz bu kararname çıkmadan önce Kayseri’de başlatılan entegre sağlık kampüsleri kurulması çalışmaları bugün onikiye çıktı. (Adana, Gaziantep, İzmir/Bayraklı, Kocaeli, Bursa, İstanbul/İkitelli, Konya, Mersin, Ankara/Bilkent, Ankara/Etlik, Elazığ) Kayseri yapım aşamasında olup, diğerleri ihale, sözleşme vb aşamalarda.
“Neden Kamu Özel Ortaklığı Modeli? Ülkemizin sağlık altyapısı ihtiyacı dikkate alındığında, kamunun kendi kaynaklarıyla gerçekleştirmesi zor olan sağlık kentleri gibi önemli ve acil yatırım projeleri ve bunlarla ilişkili hizmetlerin tasarım ve yönetim süreçlerinde özel sektörün sermaye, tecrübe ve becerilerinden istifade edilerek sağlık hizmetlerinin daha etkin ve verimli bir şekilde sunulması bu metotla mümkün kılınmaktadır.”
Sağlık Bakanlığı’nın, “http://www.kamuozel.gov.tr” sık sorulan sorular bölümünden alınan bu yanıt, asıl amacı tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriyor.
SAĞLIK EĞİTİMİ KOŞULU YOK
Birden fazla sağlık kuruluşunun birleşmesi ile oluşacak Birliklerin yöneticisi de Genel Sekreter olacak. Genel Sekreterde aranan özellikler, bir işletme yöneticisinde aranan özelliklerden farklı değil; “dört yıllık yüksek okul mezunu ve kamu veya özel sektörde sekiz yıllık iş tecrübesine sahip olmak.”
Diğer yöneticilerde aranan özellikler de benzer. Yani sağlık alanında eğitim almış olması gibi bir önkoşul hemen hiçbirinde yok. Yöneticilerin sözleşme süreleri iki yıl olarak belirlenip, görevde kalmalarının tek kriteri performans. Yani birliğin ve/veya hastanenin en fazla karı elde etmesi.
BİRLİK PERSONELİ
Üst yöneticiler ikişer yıllık sözleşmeli olacak ve sözleşmeleri performanslarına bağlı olarak sürecek veya bitecek. Diğer çalışanlar, 657 sayılı kanuna (ki bu 4/b’li sözleşme olacak) ve bugün yürürlükte olan ve sağlık emekçilerinin ‘çakılı sözleşme’ olarak adlandırdıkları 4924 sayılı kanuna tabi olacaklar. Atamalar Bakanlık tarafından yapılacak. Sağlık emekçileri, hastaneler arasında bir yıla kadar geçici görevlendirilebilecek. Bakanlık gerekli görürse, kamu-özel ayrımı yapmaksızın bütün sağlık kuruluşlarında çalışanlara, kuruluşun bulunduğu yerleşim yeri sınırları içinde ikamet mecburiyeti getirebilecek. Tüm çalışanlar, performans kriterlerine tabi olacaklar. Birlik/hastane kazanırsa kazanacaklar, birlik/hastane alt sınıfa düştüğünde gelirleri de düşecek. Ama ‘A, B sınıfı’ oldu diye ücretler tavan yapmayacak. Çünkü performanstan alınacak tavan oranları sınırlandırıldı, tam bir kapitalist işletme modeli. Kar ne kadar artarsa artsın, çalışanın alacağı en yüksek ücret baştan belli.
AYLIK 150 DOLARA YABANCI HEKİM İTHALİ
Hatırlanacağı gibi, bazı ülkelerde 100-150 dolara çalışmak zorunda bırakılan hekimlere gözünü diken Başbakan Erdoğan, “bunları getirir ve sağlık sorunlarını çözeriz” demişti. Hekimlerin ucuz işgücü olarak istihdam edilmesinin önünü açacak bu uygulama KHK ile yasalaşmış oldu. Tabi 100-150 dolara çalışacak hekimler D ve E sınıfı hastanelerde, serbest bölgelerde yoksul insanların tedavisinde çalıştırılacak.
‘TABİPLİK KAMU YARARI GÖZETMESİN’
663 sayılı KHK ile TTB yasasından “tabipliğin kamu ve kişi yararına uygulanıp geliştirilmesini sağlamak” ibaresi çıkarıldı. Buna, “TTB düşmanlığı” demek yeterli değil. Bu düzenleme ile kamu ve kişi yararını önemsemesi istenmeyen hekimler, tıbbi teknoloji tekellerinin, ilaç tekellerinin, sağlık sermayedarlarının yararını gözetmeye zorlanıyor.
Bir de “müjde”si var kararnamenin. Aile Hekimliği Pilot Kanunu, “Pilot” olmaktan çıkarıldı. Peki nasıl? Kanun başlığında geçen “pilot olarak” ibaresi kaldırılarak.
Yani Hükümet 82 İlde aile hekimliğini kurarken pilot yasaya dayandı, uygulama tüm ülkeye yayıldı, uçuş tamamlandı ve “pilot”a ihtiyaç kalmadı. Yasadaki tüm maddeler varlığını korumaya devam ediyor. Başka bir örneği yoktur herhalde.
Son söz yerine; her işin başı sağlık, sağlık için mücadele…
HASTANELER KARA GEÇİRİLECEK
Hastane nasıl kar edebilir? Kapitalist kural burada da geçerli. Önce, sağlık emekçilerini daha düşük ücretle ve daha fazla çalıştırarak. Yetmez, hastalardan masrafının çok üzerinde ücret alarak, gereksiz tetkikler yaparak, hatta gereksiz tedaviler uygulayarak. Bu da yetmezse, kalitesiz tıbbi malzeme kullanarak, her türlü tıbbi malzemeden kısarak. Karın böyle elde edilebileceğini Bakanlık da biliyor, Hükümet de. Zaten ortada bir bilgisizlik durumu yok. Bilinçli bir tercih var ve ülkemiz sağlık ortamı yıllardır bu tercihe göre şekillendiriliyor.
HASTANELERİN İŞLETME OLMASI TESCİLLENDİ!
Yıllardır ayrı tasarı olarak çeşitli varyasyonları hazırlanan, hastaneleri işletmeye, hastaları müşteriye ve sağlık emekçilerini köleye çevirmenin adı olan, Kamu Hastaneleri Birlikleri (KHB) Yasası, 663 Sayılı KHK ile hayata geçirildi.
Hastane birliklerini kurmak, işletmek, faaliyetlerini izlemek, gerektiğinde hastaneleri birleştirmek, ayırmak, nakletmek, kapatmak, hastane ve birliklerin performans değerlendirmelerini yapmak, personelin atama, nakil, özlük, ücret, emeklilik, vb. işlemlerini yürütmek amacıyla da Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu oluşturuldu.
Hastane birlikleri, kararnamenin yürürlük tarihinden sonraki bir yıl içinde oluşturulacak. 663 sayılı KHK geri çektirilemez ise seneye bugünlerde tüm hastaneler birliklere devredilmiş olacak. Birlik kapsamına giren sağlık kurumlarının başhekim ve yardımcıları, hastane müdür ve yardımcıları ile başhemşire görevlerinde bulunanların bu görevleri de sona erecek.
KHK’da birlikler için; “...kaynakların etkili ve verimli kullanılması amacıyla, kuruma bağlı ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumları, il düzeyinde Kamu Hastane Birlikleri kurularak İŞLETİLİR” denildi. KHK’ya göre, ağız-diş sağlığı merkezleri de birlik içinde yer alacak. Hatta “bir ilde birlik kapsamı dışında sağlık kurumu bırakılamaz” hükmü konularak, üniversite hastanelerinin de dahil edilmesi planlanıyor. Sağlık Bakanlığı bazı üniversite hastanelerini işbirliği adı altında bünyesine alarak bu süreci bugünden başlattı.
HASTANELER SINIFLANDIRILIYOR
Yakın zamanda özel hastaneler ve Aile Hekimliği merkezlerinde başlatılan sınıflandırma, hastaneler için de geçerli olacak ve hastaneler A, B, C, D, E sınıflarına ayrılacak. Vatandaş, ödediği prim ve cebinden yapacağı harcama, hangi sınıfa yetiyorsa o hastaneye gidebilecek. Dolayısıyla vatandaş da sınıfını bilecek!
Bakanlığın taşra teşkilatları daraltılarak illerde, il sağlık müdürlükleri, ihtiyaca göre de ilçe sağlık müdürlükleri oluşturuluyor. Acil sağlık hizmetleri bu müdürlükler tarafından yürütülecek.
SAĞLIK SERBEST BÖLGELERİ
KHK ile “Ülkenin sağlıkta bölgesel bir cazibe merkezi haline getirilmesi, yabancı sermaye ve yüksek tıbbi teknoloji girişinin hızlandırılması” amacıyla “Sağlık Serbest Bölgeleri” kuruluyor. İnsan sağlığı üzerinden pazar alanları yaratmanın amaçlandığı, açıklıkla dile getiriliyor. Biliyoruz ki, serbest bölgelerin kurulması, sağlık tekellerine vergi ve SGK prim muafiyeti demek. Sağlık emekçileri içinse sigortasız, düşük ücretli, örgütsüz, sağlıksız koşullarda kölece çalışmak.
(BİTTİ)
evrensel.net
Evrensel'i Takip Et