03 Ocak 2009 00:00

Son sözümüzü yine sahnede söylüyoruz

Türkiye’nin ilk rock gruplarından olan Keops, geçtiğimiz hafta Beşiktaş’ta bulunan Çadır Bar’da düzenlediği bir konserle 25. yılını kutladı.

Paylaş

Türkiye’nin ilk rock gruplarından olan Keops, geçtiğimiz hafta Beşiktaş’ta bulunan Çadır Bar’da düzenlediği bir konserle 25. yılını kutladı. Verdikleri konserle dostlarına unutulmaz bir gece yaşatan Keops, kalitesinden ödün vermeden Rock müzik yapmaya devam ediyor. Müzik piyasasına ayak uyduramadıkları için şu ana kadar albüm çıkaramayan grup, şu sıralar albüm çıkarmak için hazırlık yapıyor.
Keops’un Kurucusu Vartkes Keşiş, Ermeni bir ailenin çocuğu. “Hala 5 kuruşun derdini yapıyorsam demek ki hala olduğum yerdeyim” diyen Keşiş’in müzik hayatı ‘80’li yıllarda başlıyor. O dönemden bu yana müziğini sanatseverlerle paylaşan Keşiş, sahneden barış mesajı vermeye devam ediyor. Farklı kültürlere olan ilgisini ve bilgisini Pazartesi akşamları saat 20.00’te Yaşam Radyo’da paylaşan Keşiş, içinde bulunduğu durumdan çok memnun.
25 yıllık müzik serüvenlerine dair konuşmak için konser öncesi bir araya geldiğimiz Vartkes Keşiş (Bas), Yasemin Çil (Vokal), Ali Ertuğrul Dede (Bateri), Hakan Özboz (Bas), Arman Çakılcıyan (Klavye) ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

Birazdan 25. yıllınızı özel bir konserle kutlayacaksınız. Keops’un 25 yıldır süren müzik yolculuğunu anlatır mısınız?
Vartkes: 25 yıldan arta kalan sadece benim bu grupta. Birlikte çaldığım insanlar sürekli değişti. Şimdiki arkadaşlarla umarım 25 sene daha gideriz.
Keops’u 1981 yıllarında kurdum. Ama adımızın duyulmasının üzerinden 25 sene geçti. O dönemde HEY diye bir müzik dergisinde tam sayfa haber olarak yer aldık. Festivallerde, etkinliklerde yer alarak bu zamana geldik.

Grup üyelerini tanıyabilir miyiz?
Yasemin: Keops’un en genç üyesi benim. 3 yıldır bu grupla sahneye çıkıyorum. Bir arada olmaktan çok memnunuz.
Arman: Vartkes’ten sonra Keops’un en eski üyesi sayılırım. Bir süre ara vermiştim. Bir araya geleli 1 sene oldu. Tekrar Keops ile müzik yapıyorum. Küçük yaşlarda piyano eğitimi aldım. Ermeni folk gruplarına çaldım. Hala çalıyorum. Keops’un şimdiki üyeleriyle müthiş bir elektrik alıyorum. Burada olmaktan mutluyum.
Ertuğrul: Biz mutlu bir grubuz. 1 yıldır ben de bateri çalıyorum. Bizim için müzik son derece önemli. Her şeyden önce de arkadaşlık ve dostluk önemli.
Hakan: Grubun en yeni üyesi benim. Yasemin ile bir araya geldiğimizde karar verdim. Zaten Vartkes’i de eskiden beri tanıyorum.
Vartkes: Biz mutlu bir grubuz. Resmi değiliz fakat çok ciddiyiz. Ciddiyetle resmiyet birbirinden çok farklı şeyler. ‘Günümüzün algısına hitap ediyor musunuz’ derseniz, yok biz aslında farklı şeylerin derdindeyiz.

Müzik tarzınız konusunda neler söylemek istersiniz?
Ertuğrul: Tanımlamak ve kategorinin içine sokmak istemiyorum. Rock temelinde ne yaparsak yapalım. Caz, etnik motiflerle süslü ezgiler… Özünde Hard Rock grubu. Hatta ben ‘sokak Hard Rock’ diye bir açılım getirmek istiyorum.
Vartkes: Rock diyorum. Hayır demenin en güzel şekli. Değişim ekonomiktir. 5 lira ile başka ne yapılır? Dolayısıyla Rock. Grubun şimdiye kadar 30’a yakın bestesi bulunuyor. Mozart ve ermeni ninnisini karıştırıp müzik yaptım. Bu zamana kadar anlaşılmamak için her şeyi yaptım. Salyangoz satmaya devam ediyorum. Aç kalmamak için bir gün mutlaka yiyecekler.
Yasemin: Özgün müzik yapan bir grupta söylüyordum. Vartkes ile çalıştıktan sonra Rock Müziğin bir yaşam şekli olduğunu öğrendim.

Çok dilli müzik yapan bir grup olarak tanınıyorsunuz. Mesaj vermek istediğiniz bir şeyler var mı?
Vartkes: Müziğin dili müziğin kendisidir diye nitelendiriyoruz. Diller ve şan birer enstrümandır. O doğru sesi versin ama ne derse desin. O bir kodlama birimi zaten. Elimizden geldiğince tüm dilleri kullanmaya çalışırız. Türkçe, Ermenice, İngilizce, Zazaca, Kürtçe ve Latince gibi birçok dilde şarkı söyleyebiliyoruz… Aslında çok dilli müzik yapıyor olmamız müzikal yapımızın önüne geçmemeli. Müzikal yapıda demokrasiyi yakalarsan, zaten sözlerin içindeki demokrasi mutlak yakalarsın…

Sizi dinlemek isteyenler nerede ve nasıl dinleyebilir? Yakında bir albüm müjdesi verebilir miyiz?
Vartkes: 10 gün sonra kayıtlara başlayacağız. Sanatçı dostum Mazlum Çimen bize stüdyosunu açtı. Bizde para olmadığından bu şekilde ancak albüm için adım atabildik. Çalışmalarımızı belge altına alma niyetindeyim. Çıkar mı bilmiyoruz ama kayıt altına alacağız. İlerde albüm olabilir. Bunun dışında festivallerde, etkinliklerde hep yer alacağız.
Ertuğrul: Bizi dinlemek isteyenlere tavsiyemiz, grubun yaş ortalamasına bakacak olurlarsa ellerini acele tutsunlar. Çünkü çok yaşlıyız.

Son olarak eklemek istediğimiz bir şey var mı?
Ertuğrul: Son sözümüzü yine sahnede söylüyoruz. (İstanbul/EVRENSEL)

Kafalar değişmeden özür dilense ne olur?

Türkiye’nin aydınları ‘Ermeni kardeşimden özür diliyorum’ kampanyası başlattı. Son zamanlarda bununla ilgili tartışmalar sürüyor. Siz bu tartışmalar ve kampanya hakkında neler düşünüyorsunuz?
Vartkes: Ben de özür diliyorum. İnsanlara ulaşamadığım için özür diliyorum. Yani 25 yıldır sanat yapıyorum ve değişen hiçbir şey yok. Bu kadar cehalet ancak eğitimle olur diye bir laf var. Çok doğru olduğunu düşünüyorum. Eğitim sistematik bir şeydir ve bunu değiştirmeden neyin değişmesini istiyoruz. Kafalardaki konsept değişmeden özür dilense ne olacak.
Refleksler çok açılımlı gelmeyecek. Katı gelecek. Bir daha aynı şeylerin yaşanması hiç hoş değil. Bir şeyin özrünü dilerken, tekrar özür dilemek zorunda kalmayalım. Özür dilenecek o kadar çok kişi var ki. Bugün eşcinsellerden de özür dilenmesi lazım. 1980’nin özrü hala duruyor öyle.
Ertuğrul: 1915 yılında yaşanan korkunç olaylara ait bir bilgimiz yok. Dolayısıyla kimin kimden özür dilemesi gerektiğinin de farkında değiliz. Böyle bir tartışmanın olması gerektiğinin de farkında değiliz. Aslında herkes ekmeğinin derdinde... Bir de dünya da var oluş sebepleri ve amaçları, bu tip tartışmalar ve kavgaları olan insanlar üzerinden sağlayanlar var.
Hakan: Ermeni arkadaşlarım benden farkı değil. Şimdi herkeste emir bekleyen bir durumumuz var. Şimdi şunu düşünün, şimdi üzülün gibi… Bu çok rahatsız edici. Bunları artık kimse düşünmüyor, ama zorla akla sokuluyormuş gibi… İnsanların umursadığını sanmıyorum.
Nihal Topal – Refik Sıla Güvenç
ÖNCEKİ HABER

İnternet senfonisi için yarışma

SONRAKİ HABER

2009 yoğun geçecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa