Bu bürolar, ellerindeki işçileri geçici olarak ve karşı tarafın ihtiyacını karşılaması için başka işverene devredecek. Geçici iş ilişkisinde işveren, özel istihdam bürosu olacak. İşçi, özel istihdam bürosu ile yazılı sözleşme yapacak “Özel İstihdam Büroları” çağımızın modern kölelik sisteminin janjanlı adı olarak işçi ve emekçilerin karşısında durmaktadır. Geçen yaz gündeme getirilen bu bürolar, taşeronlaştırmanın ve esnek çalışmanın daha da derinleştirilmesi için atılan kapsamlı bir adım niteliğindedir.
İnsan onurunu ayaklar altına alan işçi pazarları ve işçi kiralama sistemine yabancı değiliz. Fakat ÖİB’lerle oluşturulmaya çalışılan sistem patronlara tüm bunların üzeride bir esneklik ve kural tanımazlık imkanı vermektedir.
ÖİB’lerin çalışma sistemini incelediğimizde; bu büroların ilerleyen süreçte, işçi sınıfının çalışma ve yaşam koşullarında ne gibi olumsuz yaralar açacağı daha net görülecektir. ÖİB’ler patronun işçi kiralamasına dönük yeni bir dönemi başlatacak.
Özel istidam Büroları, işçiyle patronu bir araya getirip sözde işçiye uygun bir iş buluyor. Böylelikle patronlara da uygun işçi kiralama imkanı veriyor. Örneğin şu an 500 işçisi olan bir fabrika patronu, tüm işçilerine “Hepinizi işten çıkarttım ama şimdi gidip ÖİB’lerle anlaşıp gelirseniz hepinizi kiralık işçi olarak tekrar alacağım” derse yasal olarak bunun önünde bir engel bulunmuyor. Çünkü her şey “Yasalara uygun işliyor.” Yani patronlar tüm işçilerini ÖİB lerden kiralayıp kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, yıllık izin ve yıllık izin parası verme zorunluluğundan kurtulacaktır. Dahası, bu durum İş Kanunu’na tabi diğer çalışanlar için de bir nevi tehdit aracı olarak kullanılabilir bir düzenleme olacaktır. İşçiler “Günün birinde biz de kiralık işçi olabiliriz” korkusuyla çalışır patronun işten çıkarma baskısı da buna eklenirse işçinin hayata tutunabilmesi daha da zorlaşır. İşyerinde işçiler arasındaki ayrımları derinleştiren ve rekabeti önleyen bir kurum olacaktır.
ÖİB’lerin marifeti kuşkusuz bunlarla da sınırlı değil. İsteyen herkesin basit bir izin ve 20 TL’lik teminatla kurabildiği bu büroya hiç kimse hesap soramayacak, işçi ücretlerinde yaratacağı kırılmayla iş güvencesi de tam olarak ortadan kaldırılmış olacak. Örgütlenme grev gibi haklarından yoksun durumdaki işçi büronun tam anlamıyla kölesi haline gelmiş olacak.
Bu saldırıyla ortaya çıkacak tablo; yatacak yerleri, iki öğün yemekleri olan geçmişin kölelerinden bile daha sefil bir durum olarak tanımlanabilir.
“Amele pazarı” olarak bilinen insan onurunun ayaklar altına alındığı yerler köşe başlarından şatafatlı plazalara süslü ofislere taşınıyor. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından hazırlanan 3 Kasım 2008 tarihli “Küresel Krize Karşı Alınması Gereken Tedbirler” başlıklı raporun 7. sayfasında denildiği gibi, “İş kanununda değişiklik yapılarak özellikle yeni istihdam imkanı sağlayabilecek özel istihdam büroları aracılığıyla dönemsel çalışma yasalaştırılmalıdır”. Bugün gerçekleşen tam da budur. ÖİB’lerin alt yapısı bizzat patronlar tarafından hazırlanarak yasalaştırılmıştır. ÖİB’ler daha şimdiden –görülenin ötesinde- yaygınlık kazanmaktadır. Sadece İstanbul’da 180’in üzerinde ÖİB bulunmaktadır. ÖİB’lerin birçoğu ise uluslararası dev şirketler şeklinde örgütlenmektedir.
Kısacası bu süreç yeni başlamamıştır, sadece yeni, yeni olgunlaşmaktadır, ilerleyen yıllarda ağırlığı daha fazla hissedilecektir. Bu süreç işçi ve emekçilere büyük bir yıkım getirecektir.
Bu bağlamda, günümüzün modern köle pazarları olarak gündeme getirilen ÖİB’lere karşı süreklileşen militan bir mücadele verilmesi sınıf sendikal kadrolar açısından üstünden atlanamaz bir gerçekliktir ve tehlike görülmelidir.
*Eğitim Emekçisi
Evrensel'i Takip Et