25 Kasım 2008 00:00
Mikado ve matruşka
Aslında yaşadığımız postmodern zamanı tanımlamak için seçilmiş iki güzel kelime; Mikado ve matruşka
Aslında yaşadığımız postmodern zamanı tanımlamak için seçilmiş iki güzel kelime; Mikado ve matruşka.
Düzen(sizlik), tertip(sizlik) içinde sürüp giden; bütün kimliklerimiz içinde seç(tir)ilmiş tek kimliğimizle kimliksizleştiğimiz, çağdaş demokrasi hayıtımızın önemsiz figüranları olarak bizler -halk demek daha doğru olur- bu tiyatronun hem oyuncusu hem de seyircisiyiz.
Özellikle demokrasi, AKP iktidarının 550 sandalyelik Meclisin önemli bir kısmını kendi lehine devraldığı günden bu yana, hayatımıza bazen allı pullu, bazen de sedef kakmalı hançerlerle soktuğu biricik kavram
Demokrasi, yine bizim ülkemizin şiddetli demokrasi anlayışına çarpıp, -düşük yoğunluklu çatışma mı deseydim acaba?- yasal bir derginin (Halk Gerçeği) satışını yapan Ferhat Gerçekin sırtına, vatanı korumak gibi ulvi bir görev yapan polisin silahından çıkan, gayet yönünü bilen serseri bir kurşun olarak saplanıyor.
Bu demokrasi üzerine o kadar suç atılan bir kavram ki, Ferhatın yaşadıklarını protesto eden Engin Ceberin suratına da bir Osmanlı tokadı indiriyor
Yine demokrasi sudan sebeplerden tutuklanan -ki hortumlamalar, yolsuzluklar, eli yetmeyince denize kadar giden fenerler neler?- Engin Cebere cezaevinde de haklarını vermekten geri durmuyor.
Büyük Fransız Devriminden bu yana en temel hak olarak görülen ve İnsan Hakları Bildirgesinde en başta yer alan insanın yaşama hakkı, bizim demokrasimizde insanın öldürme hakkı olarak kabul ediliyor.
Engin Ceber, yaşadığımız yere çok da uzak olmayan Metris Cezaevinin dört duvarının arasında, duvarlara ve diğer mahpuslara bırakarak düşlerini, aramızdan ayrılıyor.
Bir ilk; Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, işkence sonucu ölen Ceberin ailesinden özür diliyor Suçluların cezalandırılacağını söylüyor.
Adalet bakanının özrü öyle bir şey ki, işkenceyle Ceberi öldüren insanvari şeyleri, nitelikli adam öldürmekten yargılayan adalet suçunun yanında küçücük kalıyor.
Demokrasi jandarması polisimiz böyle bir demokrasi anlayışıyla artık pilot bölgelerde demir cop (ya da inşaat levyesinin tesviyeden geçirilmiş hali mi desek) kullanıyor.
Demokratik bir şekilde başımıza yediğimiz coplar için (1 Mayıs ve son olarak bölgede yaşanan durumlar hatırınızdadır herhalde) her meşru eylemde kullanılmak üzere lazım olan baretler, ihtiyaç olarak kendini hissettiriyor. Siz baretin yanına, çok fazla edep yoksunu olmakta fazlaca sağduyulu olan polisimizin küfürlerine karşı kulak tıkamak için pamuk vs. gibi ihtiyaçlarınızı da şimdiden tedarik olarak edinin.
Bir de ucuza bulursanız, boydan ya da sadece çelik yelek gibi zırhlar alın. Tavsiyemiz, 26 Ocak 2008den 8 Kasım 2008e kadar olan süreçte 18 kişiyi öldürme vahşiliğine sahip olan polisimizin pervasızlığından yola çıkarak ortaya atılmaktadır.
Yolda yürürken, demokrasimizin ve demokratik anayasamızın polis vesayetleri kanunu size de çarpacak olursa, ya da siz hatayla ayağınız takılıp düşecek olursanız tavsiyemiz için çok geç olabilir vs. vs
Daha fazla demokrasi için her gün gazete okumanız ya da en azından etrafınıza bakarak yaşamanız yeterlidir.
İşte bu tam da matruşka gibidir . Bebekler değilse bile bu matruşka oyununda sizi karşılayan, iç içe geçmiş antidemokratik demokrasi uygulamalarıdır.
Ve bu sistemde -en azından bugün- demokrasi ve AB adı altında yapılan her şey -umutlar kırılabilir biraz ama- Mikadonun Çöpleri oyunundaki kibrit çöplerinden başka bir şey değildir. Her şey toplanıyor ve yeniden dağıtılıyor. Yıl 2008 Son aylar kalmış bir yıla . Matruşka ve Mikadonun Çöpleri oyunu yeniden başlıyor.
Mehmet Cabbar
Rize Üniversitesi Öğrencisi