3 Ekim 2008 00:00
Savcılara hatırlatma
GÜNÜN YAZILARI
Ümraniyede 12 Haziran 2007 tarihinde bir gecekondunun tavanında ele geçirilen 27 bombanın ardından Ergenekon adı verilen bir gizli örgütlenmenin açığa çıktığı operasyonlar zinciri bir anda ülke gündemine oturdu. Sanıklar Veli Küçük, Arif Doğan, Levent Ersöz gibi isimlerin ortak noktaları ise dikkat çekiciydi. 90lı yıllarda Doğu ve Güneydoğudaki kontrgerilla olaylarının baş aktörü Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele yani JİTEMin kurucularıydı, ya da eylemlerinde adı geçiyordu.
Ancak Ergenekon iddianamesinde JİTEMin karıştığı suçlarla ilgili herhangi bir ceza öngörülmüyordu. Gündem 20 Ekimde İstanbulda yapılacak ilk duruşmaya kilitlenmişken, JİTEMin cinayetlerini 2004 yılında yaptığı itiraflarla tek tek ortaya çıkartan eski JİTEM elemanı Abdülkadir Aygan, Ergenekon davasında ifade verebileceğini söyledi.
Öte yandan JİTEM davası da Diyarbakır Ağır Cezada görüşülmeye başlandı. 9 yıl Diyarbakırda görev yapan Abdulkadir Aygan ile Stockholmde görüştük. Aygan, Ergenekon ve JİTEM davalarına ışık tutacak tanıklıklarını savcılara bir daha EVRENSEL aracılığı ile hatırlattı.
JİTEM ile tanışman nasıl oldu?
1983de askerliğimi Kıbrısta yaparken firar ettim. Bir süre yurtdışında kaldıktan sonra PKKdan kaçarak askere teslim oldum. 5 yıl yattıktan sonra pişmanlık yasasından yararlanarak çıktım. Ellerim kelepçeli bir şekilde askerliği tamamlamam için Karsa yolladılar. 1985te Siirtte sorgumu Cem Ersever yapmıştı. O zamanlar yüzbaşıydı. Emirleri doğrudan Ankaradan aldığını söylüyordu. Tavır ve davranışlarından, hal ve hareketlerinden bir istihbaratçı olduğu ve özel bir görevle gönderildiği belliydi. Karsta askerliğimi yaparken Ersever telefon edip kendilerini aramamı istemiş. Aradığımda karşıma Arif Doğan çıktı. İstersem askerliğimi Diyarbakırda yapmam için bana yardımcı olacaklarını söyledi. Beni önce Silvandaki eğitim alayına gönderdiler. Normal erler gibi jandarma eğitimine tabi tutuldum. Sonra Diyarbakır Jandarma Asayiş Komutanlığı emrine verdiler. Biz Cem Erseverin yönetiminde bulunan JİTEMde çalışacaktık. Tabanca verdiler. Böylelikle JİTEMe girmiş olduk.
JİTEMin örgütlenmesi nasıldı?
Bize her devletin kendi sistem ve düzenini korumak amacıyla oluşturduğu örgütlerin olduğu söylendi. Benim tanıdığım ve bildiğim ve uzun yıllar içerisinde çalıştığım örgütlenmenin adı JİTEMdi. JİTEM görünüşte jandarmanın istihbarat toplama birimi. JİTEM, Veli Küçük, Arif Doğan ve Cem Ersever tarafından kuruldu. JİTEMin ana karargahı Ankarada. Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Daire Başkanlığına bağlı olarak çalışıyor. Ankaranın altında grup komutanlıkları ve onların altında da timler var. Mesela Diyarbakır Bölge Komutanlığına bağlı olarak Batman timi, Silopi timi gibi timler var. Tıpkı illegal örgütler gibi bir yapılanmaya sahip. Diyelim ki bir eylemi üç kişi yapacak. O eylemi sadece onlar bilir. Diğerlerinin sorma, eylemi yapanların da başkalarına eylemden sözetme hakları yok.
Sizlere hangi görevleri verdiler?
Önce istihbarat toplama görevini verdiler. JİTEM çok kapsamlı istihbarata sahip. Halkın sosyal ve siyasal yapısı, aşiretlerin durumu, PKK mı yoksa devlet yanlısı mı oldukları belirleniyor ve buna göre tüm bölgeyi kapsayan renkli haritalar yapılıyor. Kırmızı renkli bölgeler ve köyler PKKyı, mavi devleti destekleyenleri sarı ise ortada olanları gösteriyor. JİTEMin geniş bir muhbir ağı var. Ajan olmadan, yerel işbirlikçiler olmadan istihbarat elde edilemez. İki türlü muhbirler var. Bazıları gönüllü muhbirlik yapıyorlar. Bazıları para almak için muhbirlik yapıyorlar. Bir de santaj ve tehditle muhbirlik yapmaya zorlananlar var. Bazen yetkililer muhbirlerle görüşürken bizleri de yanlarına alıyorlardı. Barzani ve Talabani ile devlet yetkilileri görüşürken tercümanlıklarını bizler yapıyorduk.
JİTEM elemanları, öldürdükleri kişileri ya bir yerlere atıyor ya da gömerek kaybediyorlardı. Bazılarının cesetlerini halkta korku ve panik yaratmak için bir yerlere atıyorlar. Bazılarının cesetlerini de PKKnın üzerine yıkmak için kaybediyorlardı. Ya gömüyor ya da taş içerisindeki bir torbaya koyarak nehirlere ve göllere atıyorlar. El altından da söz konusu kişinin örgüt tarafından kaçırıldığını, belki de infaz edildiği dedikodusunu yayıyorlar. Ortadan kaybolan kişilerin aileleri, yakınlarının örgüt tarafından kaçırılmış olabileceğini düşünüyor, örgütten de istediği cevabı alamayınca PKKya düşman oluyor.
JİTEM kurbanlarına hangi yöntemleri uyguluyor?
Ben 12 Eylülden önce Antepte yakalandım ve işkence gördüm. Polisin yaptığı işkencelerin tamamı, elektrik verme, Filistin askısı, falaka ve kaba dayak JİTEMde de yapılıyor. Ama daha kaba, daha acımasız bir biçimde. Emniyette, polis memurları işkence yapılan kişinin ölümünün başlarına iş açabileceğinden korkabiliyorlardı. JİTEMcilerde öyle bir korku yok. Zaten öldürmek amacıyla işkence yapıyorlar. JİTEMe giren canlı çıkamıyor.
Vedat Aydının ölümünde sizin de rolünüz olduğu söyleniyor?
Aydının katledilmesinde PKKdan ayrılan Selahattin Görgülü önemli bir rol oynadı. Vedat Aydınla ilişkiye geçip onu bir yerlere getirecekti. Orada da JİTEM tarafından öldürülecekti. Bu plan tutmayınca Görgülü, Vedat Aydının evini gösterdi. Evden kaçırarak infaz ettiler. Evin bulunduğu İstasyon caddesine gittik. Görgülü, Cem Ersever ve Ali Ozansoya evi gösterirken ben de Binbaşı Aytekin Özen ile birlikte arabada bekledim. Binaya girip çıktılar. Bundan birkaç gün sonra işe gittiğimde mesai saati olmasına rağmen Ersever ve diğerlerinin uyuduklarını gördüm. Ersever, uyandığında bana haberin var mı Vedat Aydını vurmuşlar dedi. Ben durumu anlamak amacıyla komutanım hani biz beraber keşfe gitmiştik dedim. Birşey olmaz, kom-
şuda pişer, bize de düşer diye cevap verdi. O zaman ben Erseverin Yeşille birlikte bu eylemi gerçekleştirdiklerini anladım. Vedat Aydının eşi Şükran Aydının belirttiği eşgallerden biri Yeşile tıpa tıp uyuyor.
Aydını öldürerek halka gözdağı vermek istediler ama bu tersine tepti. Halkın sokaklara dökülerek protesto gösterileri yapmasından ve cenaze törenine katılmasından korkuya kapıldılar. Alay komutanı İsmet Yediyıldız askerlere halkı tarama emrini verdi. 7-8 kişi öldü ve onlarca kişi de yaralandı.
Musa Anterin öldürülmesi...
Yeşil kod adını kullanan Mahmut Yıldırımın kendisi bu işi PKKnın kafa bir adamı sayesinde gerçekleştirdiğini söyledi. Yeşilin kullandığını söylediği kişi Hogir kod adlı Cemil Işıktır. Cemil örgütten ayrılmış Habur sınır kapısının Irak tarafındaki kesiminde bir kulübe içinde eşi ve Şırnaklı Hamit diye birisi ile beraber kalıyordu. KDPliler Işıkın teslim olabileceğini Ersevere iletmişler. Birkaç kişi Hogirin evine gittik. Ona bir şey yapılmayacağına dair Cemin gönderdiği başçavuş sözler verdi. Ersever ile görüştü. Bir gün tim komutanı Savaş Gevrekçi mesai bitiminden sonra beklememizi istedi. Bizleri Yeşilin emrine verdi. Yeşil, Musa Anteri bir yere çekebilmek için onu daha önceden tanıyan Hogiri görevlendirmiş. Hogirde bir otelde kalan Antere Hamiti göndererek görüşmek istediğini söylemiş. Hogire bir kalaşnikof verdiler. Ben, Mustafa Deniz, Hogir ve Yeşille birlikte arabaya bindik. Beni ve Hogiri Silvan çıkışında indirdiler. Yeşil ve Deniz biraz daha tepelere doğru çıktılar. Plana göre Hamit, Ape Musayı bize getirecek Hogir da onu öldürecekti. Bunu bana orada beklerken Hogir söyledi. Aradan epey bir süre geçmesine rağmen Hamit ile Musa gelmeyince Yeşilin yanına gittik. O sırada siren sesleri gelmeye başladı. Yeşil telsizini açarak polisin konuşmalarını dinledi. Herhalde Hamit vurmuş, bir kişi ölmüş diyorlar dedi. JİTEMe gittik. Orada telsizin başında bulunan Ali Ozansoy, Hamitin Anteri vurduğunu söyledi. Aradan çok geçmeden Hamit geldi. Yanlışlıkla Anteri Ergani yoluna götürdüğünü ve farkedince geri döndüğünü ama Anterin şüphelendiğini görünce Onu ve yeğenini araçtan indirerek vurduğunu söyledi. Yeşil Hogiri Almanyaya göndereceğini söyledi. Ben böylesi bir olaya bulaştırıldığı için Hogirin Yeşil tarafından öldürüleceğini anladım. Ama sonradan Hogirin Almanyada vurulduğunu duyunca şaşırdım. Yeşilin Hogiri Almanyaya göndereceğini sanmıyordum.
JİTEMin Hizbullah ve MHP ile ilişkileri var mıydı?
JİTEMin Hizbullah ile ilişkisine tanık olmadım. Ama devlet görevlilerinin Hizbullahı koruduklarına şahit oldum. JİTEM, Hizbullahın gücü ve faaliyetlerini belirlemek için bir araştırma yaptı. Grup komutanı bu konuyu araştırmamız için bizi Silvana yolladı. Karakollarda görevli sorumlular Hizbullahı araştırmamızı istemiyorlardı. Silvan Emniyet Amiri ben Hizbullahın üzerine gidilmesinden yana değilim. Düşmanımın düşmanı benim dostumdur. Onlar PKK ile çatışıyorlar. Onlara karışmamak lazım dedi.
JİTEM, MHPnin Diyarbakırda şube açmasına ve örgütlenmesine yardımcı oldu. Valiliğin karşısındaki binadaki bir dairenin MHPye kiralanmasını sağladı. Partinin örgütlenmesi için destek, bina ve parti yöneticilerinin güvenliklerinin sağlanması için silah ve eski itirafçılardan oluşan korumalar verdiler.
Binbaşı Ali Yıldız gibi Özel Kuvvetlerden gelenler, komando kökenli olanların mafyayla ilişkileri vardı. Yıldızın Sedat Peker ile ilişkisi vardı. Peker, JİTEM Diyarbakır Grup Komutanlığına geldiğinde gidip arabasının kapısını açtı ve ceketinin düğmelerini ilikledi. (Stockholm/EVRENSEL)
JİTEM, Uğur Mumcudan hoşlanmıyordu
JİTEM tarafından gerçekleştirilen başka cinayetler hakkında bilgin var mı?
Ben Uğur Mumcunun Cem Ersever ve ekibi tarafından öldürüldüğünü düşünüyordum. JİTEM yöneticileri Mumcudan hoşlanmıyorlardı. Erveser ve yardımcısı Aytekin Özerin kendi aralarında Mumcu hakkındaki konuşmalarına şahit oldum. Mumcunun çok ileri gittiğini ve haddini bildirmek gerektiği gibi laflar kullanıyorlardı. Ersever, Ankaraya giderken C4 patlayıcılarını götürdü. Bir süre sonra Mumcu öldürülünce ben eylemin Ersever tarafından yapıldığını düşündüm. Ben Mumcunun Ersever tarafından öldürüldüğüne inanıyorum. JİTEM yöneticileri rahmetli Turgut Özaldan bile rahatsızlardı. Özaldan yuvarlanan fıçı diye sözediyor, ülkeyi dış güçlere peşkeş çekeceğini söylüyorlardı. Kürt devleti kurduracak diye laflar ediyorlardı. Ama Ben Özalın ölümünün Cem Erseverin boyunu aştığına inanıyorum.
Yeşil , tüm bu olayların arasında önemli bir isim. Nasıl bir kişilikti? Kimlerle ilişkileri vardı?
Yeşil Diyarbakırın Ofis semtinde bir ev kiralamıştı. Yanında PKKdan ayrılmış itirafçılarla birlikte çalışıyordu. Cezaevinde yattıkları halde çıkarılıp göreve götürülen ve daha sonra cezaevine geri gönderilen Adil Timurtaş, Alaattin Kanat, Mesut Mehmetoğlu, Muhsin Gül itirafçıları kullanıyordu. Yeşilin yukarılarda ise Veli Küçük ve Mehmet Ağarla ilişkileri vardı. DYP çevresi ile bağlantısı vardı. Erseverin katili de Yeşildir. Ben Ankarada olayı araştırmaya çalıştım. Ankara Grup Komutanı Ektem Ataydı. Bana Ersever bir haindi cezasını buldu dedi. Erseverin öldürülmesinden birkaç gün sonra Yeşil Diyarbakıra geldi. Ersever kendi hesabına bankaya bir sürü para yatırmış. O bir haindi. Cezasını verdik dedi. Yeşil, Diyarbakıra geldiğinde bazen bizi gazinolara ve içkili yerlere davet ederdi. İçtikten sonra Behçet Cantürk ve Savaş Buldanı öldürdüklerini övünerek anlatıyordu.
Eşref Bitlisi Ersever öldürdü
Eşref Bitlisin ölümü hakkında neler biliyorsun?
Bitlis, Kürt sorununun halka zarar verilmeden çözülmesinden yanaydı. Bitlis ve Ersever başlangıçta baba-oğul gibiydiler. Bitlisin uçağının düşmesi Cem Ersever Ankarada görev yaparken oldu. JİTEMin içinde, bu olayın Ersever tarafından organize edildiği yolunda söylentiler vardı. Nurettin Ata, o zaman Ankara Gruplar Komutanıydı. Erseverin Bitlise sabotaj yapan bir hain olduğunu açıkça söylüyordu.
Erseverin Dıyarbakırdan tayin edildikten sonra bir valiz dolusu C4 patlayıcıyı Ankaraya götürdüğünü kendi gözlerimle gördüm. Söylentilerin çıkmasından sonra ben de Bitlisin Ersever tarafından öldürüldüğüne kanaat getirdim. Ersever, Ankaraya gönderilmekle kızağa alındı. Diyarbakırda iken bölgenin kralıydı. Ersever ile Veli Küçük arasında da çelişkiler vardı. Ersever JİTEMe çok emek verdiğini söylüyor ve ben bunu Küçüke yedirtmem gibi laflar ediyordu. Veli Küçük de buna karşı yerini sağlamlaştırmak için batıda daha sıkı bir örgütlenme yarattı. Erseverin tasfiye edilmesinde Veli Küçükün parmağı var.
Yarın:
Murat Kuseyri
Evrensel'i Takip Et