21 Eylül 2008 01:00

12 Eylül faşist darbesinin ardından Erdal Eren, Er Zekeriya Önge’yi öldürdüğü gerekçesiyle idam edildi. Ama daha önce ortaya çıkan pek çok gerçek gibi, Önge’nin memleketi Giresun Valiliği’nin internet sitesi ‘cinayeti’ yalanlıyor. Valiliğin internet sitesinde yer alan ‘şehitlerimiz’ bölümünde düne kadar yer alan bilgiye göre Önge ‘Kaza sonucu’ yaşamını yitirdi.
Bu açıklama yıllardır tartışma konusu olan ve pek çok şüphenin oluştuğu ‘cinayetin’ Erdal Eren tarafından işlenmediğini bir kez daha ortaya koydu.
Önge’nin ölüm nedeni, valilik sitesinde dün 3 kez değiştirildi. Sabah saatlerinde ‘silah kazası’ olan Önge’nin ölüm nedeni, öğlene doğru ‘teröristlerle çatışma’, akşam saatlerinde ise ‘iç güvenlik çatışması’ olarak değiştirildi. Giresun Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü tarafından konuyla ilgili olarak yapılan yazılı basın açıklamasında ise, şu ifadelere yer verildi: “Valiliğimiz internet sitesinde ki “Şehitlerimiz” bölümünde, Piyade Er Zekeriya Önge’nin sehven “Silah Kazası” olarak yazılmış bulunan şahadet nedeni “İç Güvenlik Çatışması” olarak düzeltilmiştir.”
İlk kuşku değil
Öldürdüğü iddia edilen Er Zekeriya Önge’nin sırtından vurulmasına, kurşunlara ve silahlara balistik inceleme yapılmamasına ve 18 yaşından küçük olmasına rağmen, çeşitli hafifletici nedenler de göz önüne alınmayınca; Erdal Eren 13 Aralık 1980’de idam edildi. Eren’in idamı ile ilgili kuşkulara ise, bir yenisi daha eklendi. 12 Eylül yargısının Erdal Eren tarafından silahla öldürdüğünü söylediği Önge’nin ölüm nedeni, Giresun Valiliği’nin internet sitesinde dün öğlen saatlerine kadar ‘silah kazası’ olarak geçiyordu. Basın mensuplarının olayla ilgili aradığı valilik, ‘silah kazası’nı ‘teröristlerle çatışma’ olarak değiştirdi. Eren’in avukatlığını yapan Avukat Nihat Toktay ise, olaydan kısa bir süre önce haberdar olduklarını ve olayı araştırdıklarını söyledi. Toktay, Ankara’dan bir avukat arkadaşlarının belgelere ulaşmakla ilgili olarak görev aldığını açıkladı.
‘Şehit maaşı’ bağlanmadı
Şehit ailelerinin yakınlarına Emekli Sandığı’ndan maaş bağlandığını, ancak Er Zekeriya Önge’nin ailesine maaş bağlanmadığını vurgulayan Erdal Eren’in avukatı Nihat Toktay, bağlanmama gerekçesi olarak ‘kazayla vurulması’nın gündeme geldiğini söyledi. Erin otopsi raporunda kurşunun girdiği yerden başka hiçbir bilginin olmadığını söyleyen Toktay, “Otopside kurşun giriş deliği etrafında yanık halesinin olduğu yazılıydı. Bunun anlamı yakından atış yapıldığı, yani 10 santim ile bir metre arası demektir. Ancak Eren’in en yakın askere uzaklığı 12.5 metreydi. Yine, kurşun askerin sırtından giriyor ve aşağıdan yukarı yol izliyor, göğsünden çıkartıyorlar. Yani atışı yapanın Önge’den aşağıda olması gerekiyor. Ancak Erdal’ın konumu en az 2 metre 30 santim Önge’den yukarıda, yani kurşunun yukarıdan aşağıya girmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
Hakimi: ‘Haksız yere asıldı’
Erdal Eren’in idam kararını iki kez bozan Yargıtay 3’üncü Dairesi üyesi emekli Hakim Albay Ahmet Turan, Eylül 2007’de Vatan Gazetesi’ne yaptığı açıklamada “Eren’in Er Zekeriya Önge’yi kasten öldürdüğüne dair vicdani kanaatim yoktu. Eren önden ateş etmiş, asker sırtından vurulmuştu. Kurşunun da o tabancadan çıktığına dair kanıt yoktu. 12 Eylül döneminin ‘Asmayalım da besleyelim mi?’ politikasının bir kurbanı! Çocuk haksız yere asıldı. O hengamede çala kalem gitti” dedi.
Dava da çok hassas bir konunun olduğunu ve vurulan erin cesedinden çıkarılan mermi çekirdeği ile Erdal Eren’in tabancasından çıkan mermi çekirdeklerinin doğru dürüst mukayesesinin yapılmadığını vurgulayan Turan, eri vuran kurşunun yüzde yüz Erdal Eren’in tabancasından çıktığına dair bir şeyin dosyada olmadığını, çünkü incelenmemiş olduğunu söyledi.
Dosya yeniden açılmadı
Erdal Eren’in ölüm nedeni de resmi kayıtlarda ‘havasızlıktan ölüm’ diye geçiyor. Erdal’ın ölüm kaydında ‘yaş’ bölümü ise boş bırakılmış.
Erdal Eren’in ölümünün üzerinden geçen 28 yıl boyunca, mahkeme dosyasının açılmasını talep edildi. Olay yerinde neden inceleme yapılmadığını, Eren’in kemik incelemesi talebinin ne olduğunu ve otopsi raporlarının içeriğini soran demokrasi güçleri ve hukukçuların taleplerine rağmen, dava tekrar açılmıyor. 28 yıllık yalanın arkasındaki ‘sır perdesi’ her geçen gün farklı biçimlerde ortaya çıkıyor. (İstanbul/EVRENSEL)

Ne olmuştu?
30 Ocak 1980 günü, Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği üyesi ve ODTÜ öğrencisi Sinan Suner, MHP’li Bakan Cengiz Gökçek’in koruması Süleyman Ezendemir tarafından öldürüldü. Bu olayı protesto eden öğrencilerle askerler arasında çatışma çıktı. Çatışmada Er Zekeriya Önge öldü. Erdal Eren ise 24 kişiyle birlikte gözaltına alındı. Bundan sonra tarihin en hızlı yargılamalarından biri yaşandı. Eren, Önge’yi öldürdüğü gerekçesiyle 19 Mart 1980’de idama mahkum edildi. Yargılama süreci sadece bir buçuk ay sürdü. Eren’in avukatları kararı temyiz etti. Yargıtay 3. Dairesi idam kararını bozdu. Dava dosyası defalarca Yargıtay’a gitti ve bozuldu. Zaten dava dosyası şaibelerle doluydu. Yargıtay 3. Dairesi idam kararını iki kez bozunca başsavcılık itiraz etti. Dosya Yargıtay Daireler Kurulu’na gitti. Bu kez onandı. Eren 13 Aralık 1980’de Ankara Merkez Cezaevi’nde idam edildi.
Nihat Karadağ

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et