17 Eylül 2008 00:00

UZUN MESAFE

Yakın zamana kadar kamusal alanda kullanımı yasak olan neydi diye sorulsa sanırım ortak bir yanıtımız olurdu: türban

Paylaş

Yakın zamana kadar kamusal alanda kullanımı yasak olan neydi diye sorulsa sanırım ortak bir yanıtımız olurdu: türban. Peki, buna İzmir’de yayımlanan bir tamimle kamu kurumlarında şebeke suyunun içme amaçlı kullanımı da eklendi desem ne dersiniz? Öyleyse anonimleşen “türban neyi örtüyor” cümlesini ödünç alarak sudaki arsenik neyi örtüyor sorusunun izinden yürümeye var mısınız?
Sahi İzmir suyundaki arsenik tartışmaları AKP’li belediyenin Ankara’ya reva gördüğü Kızılırmak suyunun içerdiği zararlı atıkları usunuzda ve hücrelerinizde örtebildi mi?
Ya okullarda bir musibeti bertaraf etme adına pet şişelerde dağıtılan su neyi örtüyor? İyi ki körpecik beyinler ‘devletin suyu zehirli, yaşasın özel sektör’ sloganını geliştirecek ihanet kültürüne sahip değil mi dediniz? Ya sonrasında? Peki plastik ambalajlar zararsız mı? Pet şişelerin kanserojen risk taşımadığından emin misiniz?
Okula gönderdiğiniz çocuğunuza sular arsenikli sakın çeşmeden içme, sen en iyisi mi süt, meyve suyu veya kola iç diye mi öğüt veriyorsunuz? Yani siz kola ve diğer içeceklerin zemzem suyu ile mi yapıldığını zannediyorsunuz? Sahi arsenik bugünlerde neyi örtüyor? İzmir’in suyundaki görece yüksek arseniği dilinden düşürmeyen Sayın Melih Gökçek’in aklına acep neden kola, meyve suyu gibi içeceklerde arsenik oranına bakmak gelmez? Veya suyunda yüksek arsenik olduğunu ileri sürdüğü illerde üretilen kolalı içeceklerin Ankara’ya girişini büyük bir sükse ile yasaklamaz? Ankara’da AKP’li başkanın aklına gelmeyen bakın kimin aklına gelmiş? 2006 yılında Hindistan’ın 4 eyaletinde Coca Cola ve Pepsi Cola’nın satışı insan sağlığını tehlikeye sokacak oranda tarımsal ilaç atıkları ve ağır metaller içermesi nedeni ile sınırlandırıldığını, okul ve kamu kurumlarında satışlarının yasaklandığını hatırlıyor musunuz? (Hindistan’da Cola Turca satılmıyor). Tamam lobiler unutkanlığını artırmış olabilir ama hazır aylardan Ramazan ve öncesinde alkollü içecek satan büfecilere zabıta dayağı gündemdeyken bira ve diğer alkollü içeceklerde de mi arseniğe bakmak aklına gelmez? Hem ne kolay olurdu yasakçı belediyeler için ‘Allah sizi inandırsın, alkolünden değil yasaklı oluşu arsenikten’ demek!
Evet, arsenik neyi örtüyor sorusunda geçen ayın birikimi kamusal alanda türban yerine peruğun kabulü öyküsünü hatırlattı bana. Yani olası arsenikli suyun markalı su dışı içecekler yolu ile kamusal alanda satılabilme serbestisini. Ya sizlere?
Bu kadar arsenikten bahsetmişken insan sağlığı için zararlarına neden değinmedin diyorsanız yanıtım yerel seçimlerden sonra olacak. Gülten Akın’dan bir dize ile şimdilik hoşça kalın: “Kalay bakırı gizlerdi, camsa şarabı/ Her kabuk bir öncekini gizlemek içindi”

12 Eylül ve sağlık
12 Eylül’ün yıl dönümünde, TTB İkinci Başkanı Prof. Dr. Feride Aksu’nun da içinde yer aldığı hekim arkadaşlarımızın hazırladığı “Darbenin Sağlığa Etkileri” konulu bilimsel çalışma TTB (Türk Tabipleri Birliği) web sayfasında yayınlandı. Sağlıkta dönüşümün ve yakında yaşama geçirileceği savlanan GSS’nin kavranmasında yol gösterici olacağı kuşkusuz sunumda adeta 12 Eylül 1980’den günümüze darbenin sağlıkta yansımalarının izi sürülmüş. Okumanızı öneririm.
Geçen hafta bir kez daha bu vesile ile 650 bin kişinin gözaltına alınıp 90 güne varan gözaltı sürelerinde ağır işkence gördüklerini, 1 milyon 683 bin kişinin fişlendiğini, 7 bin kişi için idam istendiğini, 527 idam cezası verildiğini, ellisinin asıldığını, 299 kişini cezaevlerinde yaşamını yitirdiğini, 171 kişinin işkenceden ölümünün belgelendiğini yeniden hatırladım. Ya hatırlayamadıklarımız?
İlgili çalışmayı bu rakamlar eşliğinde okuyunca aklıma bir soru geldi. Sahi 12 Eylül yıllarında milyonları kısa sürede gözaltına alan işkenceciler acep sigortasız kaçak işçi çalıştıran işverenlere göz atmışlar mıydı? Emeğin çetelesini yıllar öncesinde itina ile tutan darbecilerin fişlenmişleri arasında elbette emek düşmanlarının yani sigortasız işçi çalıştıranların adına rastlamak beklenemezdi.

Kurşun zehirlenmeleri
Tıbbın gündemini yerel seçimlere heba etmemek adına bugün sizlerle arseniği değil ama bir başka ağır metali, kurşun zehirlenmelerini paylaşmak istiyorum.
Kurşun zehirlenmeleri genellikle vücudumuzda yavaş yavaş birikip yıllar sonra hastalık bulgusu oluştursa da kimi zaman akut zehirlenmeler de yapabilmekte. Karın ağrısı, bulantı, kusma, havale, yorgunluk ve kimi zaman da koma hali hızlı zehirlenmelerde dikkati çeken bulgular.
Seksenli yıllara kadar daha ziyade belli iş kollarında örneğin matbaa çalışanlarında daha sık görülen kurşun zehirlenmeleri şimdilerde 6-36 yaş çocukları da hedefine almış durumda. Nedeni bu yaş grubunun ağızlarına kurşun içeren boyalarla kaplı oyuncaklar dahil her şeyi götürmeleri. Ancak bebeğin kurşuna maruziyeti çok daha öncesinde anne karnında başlayabiliyor. Bu bebeklerde erken doğum, düşük doğum ağırlığı, zihinsel ve nörolojik özür hiç de nadir değil. Çocuklarda dikkat eksikliği sendromundan otizme daha birçok hastalıkta sorumlu tutulanlar arasında kurşun da var. Literatürde kimi zaman bildik belirtilerin olmadığı belirtiliyor ve böyle durumlarda zeka seviyesi düşük, işitme ve denge kusuru olan çocuklarda kan, tırnak veya saçtan tarama testleri yapılmasının yararına vurgu yapılıyor.
Çocuklarda anne babanın kurşunla uğraşan meslek sahibi oluşu onlar için zehirlenme riskini artırıyor. Yanı sıra ikibin yıldır insanlığın kullana geldiği kurşunun benzin, plastik malzemeler, boya malzemeleri, elektronik lehimleri, böcek öldürücüler, sürme benzeri makyaj malzemeleri, silah mermi ve saçması, duvar boyaları ve özellikle bir astar boya türü olan üstübeçte bol miktarda bulunduğunu hatırlatmakta yarar var.
Kurşun zehirlenmeleri salt çocuklarda değil erişkinler arasında da ciddi bir tehdit. SSK verilerine göre ülkemizde meslek hastalıkları arasında kurşun zehirlenmeleri ilk sıralarda yer alıyor.
Kurşun bahsinde bir başka uyarım sağlıklı olma adına trafik yoğun mahallerde yürüyenlere olacak. Trafiğin yoğun olduğu kavşaklarda görev yapan trafik polislerinde yapılan bir çalışmada kanlarında kurşun oranı oldukça yüksek bulunmuş. Unutmayın ki ülkemizde hâlâ diğer gelişmiş ülkelere oranla benzindeki kurşun oranı son derece yüksek. Öyleyse siz siz olun trafiğin yoğun olduğu caddelerde kilo vermek veya kolesterolünüzü düşürmek adına yürüyüşlerden uzak durun.
Unutmayın ki kurşunun vücudunuzdaki serüveni alımından yirmi yıl ötesine dek uzanabilir. Alımında büyük oranda kemiklerde birikmekle birlikte diğer organ ve hücrelerde de biriken kurşun sonrasında tüm dokulardan aynı hızda atılamıyor. Kan ve dokularda yaklaşık bir ay olan yarılanma ömrü birikim alanı kemik ise yirmi yılı geçiyor.
Dr. Zeki Gül
ÖNCEKİ HABER

‘16. Musa Anter ödülleri’ açıklandı

SONRAKİ HABER

Oyuncaklı tedavi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa