25 Ocak 2012 14:49

Birisinin bu balıkları nehre bırakması gerekiyor!

Emre Kanlıoğlu

Sanıyorum ki bu son iki özelliğidir Francis Ford Cappola*’yı siyam balıklarını bir metafor olarak sinemaya kazandırmasının asıl sebebi. Francis Ford Cappola’yı Baba (TheGodfather) üçlemesiyle hatırlarıyorz hepimiz.

Susan Eloise Hinton'un yazdığı ve Francis Ford Cappola’nın yönettiği “Siyam Balığı” (RumbleFish) filminde de tıpkı Godfather filminde olduğu gibi bir aileden yola çıkılarak anlatılmış hayata dair bir çok şey. Godfather filminden farklı olarak dağılmış bir ailedir bu filmdeki aile.

Filmin baş karakterlerinden olan Rusty James, henüz 17 yaşında bir lise öğrencisidir. Çete savaşlarına katılan ve mahallenin reisi olacağı günü bekleyen bir gençtir. Rusty James’in böyle bir misyon edinmesinin en büyük sebebi ise abisidir bence. Abi “Motorcycle Boy” ismiyle mahallede efsaneleşmiş duvarlarda ismi yazan ve tüm mahalle içinde sahiplenilmiş, sevilen bir karakterdir fakat bırakmıştır çete savaşlarını ve uzaklara gitmiştir.

Rusty James abisine oranla daha sadakatsiz ve tüm hayatını zamana bırakmış ve mahalleden çıkmayı aklına bile getirmemiş bir gençtir. Ama kahramanımız Motorcycle Boy ona oranla daha sakin, yaşına oranla daha olgun olan, zamanın hızlı aktığını düşünen ve bir okyanus kıyısına gitmek gibi bir hayali olan birisidir. Babasının tabiri ile yanlış yerde ve yanlış zamanda doğmuştur.

Cappola tarafından siyah beyaz çekilen filmin tek renkli kahramanlarıdır Siyam balıkları. MotorcycleBoy’un düşüncelerine göre aynı akvaryumda iken kavgacı olan bu balıklar eğer bir okyanusa bırakılırsa kavga etmeyeceklerdir. “Öyle ya koca okyanus bu neyi paylaşamayacaklar” der. Ve filmin sonunda bir pet shop’u soyarak oradaki tüm hayvanları serbest bırakır. Akvaryumu da kucakladığı gibi nehre koşmaya başlar. -Film bu şekilde bitmiyor-

Zamanın çok hızlı aktığını görsel olarak çok iyi işlemiş Cappola bu filmde. Gölgelerin hareketleri, saatin ve takvimlerin hareketleri gibi. Ve şöyle bir repilk düşmüş mütevazi bir rolde oynayan TomWaits’e. “Zaman o kadar tuhaftır ki; gençken,çocukken hiçbir önemi yoktur, sonra gün gelir kaç yazınız kaldığını sayarsınız geçmek bilmezken yine o zaman. 35 lanet yazım kaldı. Ne garip değil mi?​”

Filmde bir çok öğe temsili olarak kullanılmış ve çok sade bir dille izleyicilere ulaştırılmış. Abinin kendini balıklar gibi akvaryumda hissetmesi, tüm mahallenin sevmesine karşın bir polis şefinin, özgürlük arayışından kaynaklı MotorcycleBoy’u sevmemesi ve siyam balıklarının gerçekten nehirde birbirleriyle kavga etmemesi gibi.

Film hakkında daha bir çok şey yazılabilir ama izlenilmesi gereken bir film olmasını düşünmemden ötürü daha fazla yazmanın doğru olmayacağını düşünüyorum. Bu arada filmde Cappola’nın yeğeni olan Nicolas Cage’i ilk defa kamera karşısında izleyeceğiz.
Ayrıca bu filmden hemen sonra yine 1983’te çekilen ve bu filmle beraber kardeş film olarak nitelendirilen Dışlanmışlar (TheOutsiders) filmide bundan hemen sonra izlenmeli. O filmde bir mahallede beraber yaşayan “yağlı”lar ve “züppe”lerin çekişmesini anlatılıyor. Sınıf farklılıklarını eleştirel bir gözle ortaya koyan ve RumbleFish filmini geride bırakmayan bir filmdir. İyi seyirler.

Evrensel'i Takip Et