04 Ağustos 2008 00:00

EVRENSEL’den

Ergenekon soruşturması dava oldu, ancak bu da bu soruşturma ya da davayı, belli başlı gazetelere sızdırarak süreci yönlendirmek isteyenler dışındakiler açısından bir rahatlık getirmedi. Geçtiğimiz hafta, polis memurları tarafından gazetemize Ergenekon haberleriyle ilgili 5 adet soruşturma tebligatı getirildi

Paylaş

Ergenekon soruşturması dava oldu, ancak bu da bu soruşturma ya da davayı, belli başlı gazetelere sızdırarak süreci yönlendirmek isteyenler dışındakiler açısından bir rahatlık getirmedi. Geçtiğimiz hafta, polis memurları tarafından gazetemize Ergenekon haberleriyle ilgili 5 adet soruşturma tebligatı getirildi. Bu soruşturmaların davaya dönüşüp dönüştürülmeyeceğini henüz bilmiyoruz. Yaşayarak öğreneceğiz. Ama aralarında soruşturmaya konu edilen öyle haberler var ki, “Peki biz neyi yazacağız bu konuda” diye sormamak mümkün değil.
Bunlardan sadece birini örnek vermek bile derdimizi anlatmaya yetecektir. Örneğin, Ergenekon soruşturmasında kilit bir konuma yerleştirilen ve söyledikleri de dava iddianamesinde önemli bir yer tutan Tuncay Güney’in, kısa bir süre önce CNN-Türk’te, 32. Gün programına canlı bağlanarak yaptığı açıklamaları, “Ergenekon’un ‘kara kutusu’ konuştu” başlığıyla haberleştirmemiz bile soruşturma konusu yapıldı. Muhtemelen soruşturmayı yönlendirme amacına dayandırılabilecek olan bu soruşturma, basın özgürlüğü açısından nasıl değerlendirilebilir? Üstelik biz bu haberi 32. Gün programından görerek, bu programı kaynak göstererek yapmıştık. Yani mantıksal olarak hem 32. Gün programına, hem de bizin gibi onları kaynak göstererek haber yapanlar hakkında da benzer bir soruşturma açılmış olmalı.
Elbette burada bu soruşturmaların kendisi basın özgürlüğü açısından bir tartışmayı gündeme getiriyor. Bu soruşturmaları açanlar kuşkusuz bunu verili hukuk sistemi içinde hukuksal bir gerekçeye oturtuyorlardır. Peki biz basın özgürlüğümüzün temelini, basın özgürlüğünün bu kadar sınırlandığı bir ülkede nereye, hangi noktaya oturtacağız?
Buna ekleyebileceğimiz diğer bir gelişme de, Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılmış aynı konuyla ilgili açıklama.
Açıklamada, isim vermeden Aktüel dergisinin son sayısındaki “Karargah Evleri tek değil” başlıklı habere işaret edilerek, şöyle devam ediliyor: “Malum çevrelerce her olay, kanun ve hukuk tanımaz bir şekilde ve insafsızca Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişkilendirilmeye çalışılmakta; temel insan hakları, anayasal teminatlar, ‘masuniyet karinesi’, ‘adil yargılanma hakkı’ gibi en temel hukuk ilkeleri pervasızca ihlal edilmektedir. Mevcut gizlilik ve yayın yasağına ilişkin mahkeme kararları ile ülkenin kanunlarından bu denli sarfı nazar edilmesi, hukuk devleti ve haberleşme özgürlüğü ile açıklanabilecek bir durum değildir. Haklarında yeterli ve etkili bir şekilde işlem yapılmaması veya yapılan işlemlerin caydırıcı olmaması, bu çevreleri maalesef daha da cesaretlendirmektedir.”
Her kurumun, kendisiyle ilgili çıkan bir habere itiraz hakkı vardır ve bu hakkın, suç duyurusunda bulunmayı da içerdiği; Genelkurmay’ın da özellikle 28 Şubat’tan bu yana bu hakkı sıkça kullandığı da bilinmektedir.
Ama Ergenekon davası ile ilgili basın özgürlüğünün sınırlarının bir de Genelkurmay tarafından çizildiği bir ülkede, basın bu konunun üzerine nasıl gidecektir?
Tüm bunlara rağmen bu yazıyı noktalarken bir kez daha şunu vurgulamakta yarar görüyoruz: Evrensel, her zaman olduğu gibi halkın haber alma hakkını önde tutacak, kulağını sansür tehditlerine değil, gözünü gerçeklere dikmeye devam edecektir!
İyi haftalar!..
ÖNCEKİ HABER

Gökçek hacizden ‘yasayla’ kurtuldu

SONRAKİ HABER

NABIZ

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa