20 Temmuz 2008 01:00
Adım adım yandaş medya
Tüccar siyaset ve Özal örneğini sıkça kullanan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, medya alanında da benzer bir siyaset izliyor. AKP Hükümeti öncesi küçük gazete ve televizyonlar olarak varlık gösteren din istismarcılığı üstünden yayın yapan medya, bugün giderek büyüyen bir güce dönüştü.
AKP Hükümeti, medyayı ele geçirerek yeniden biçimlendirirken para ve iktidar gücünü kullandı. Para gücünü AKPye yakınlığı ile bilinen işadamları; iktidar gücünü ise Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) eliyle kullandı.
Banka hortumcularının bankalarının yanı sıra malvarlıkları içersinde yer alan medya gruplarına devlet tarafından el konunca TMSF elinde onlarca gazete ve televizyon birikti. AKP Hükümeti iktidarda olmanın olanaklarını kullanarak TMSF elindeki bu medya imparatorluğunu kendi yandaşlarına teslim ederek medyanın ezici çoğunluğunu yandaşı haline getirdi. 2002 öncesinde medyada yer alan iki önemli grup Uzan Grubunun gazetesi ve Dinç Bilgin Grubu (Sabah-Atv), şu an bu durumda bulunuyor.
İlk adım Starın alınması
TMSF elindeki medyadan ilk olarak Star gazetesi satıldı. 8.5 milyon dolara satılan gazeteyi Kıbrıslı Ali Özmen Safa adlı İngilterede emlakçılık yapan bir işadamı aldı. Bu işadamının ortağı ise Zaman gazetesinin kurucularından Alaattin Kayaydı. Safanın diğer ortakları arasında Başbakana yakınlığıyla bilinen işadamı Remzi Gür ve işadamı Ethem Sancak da bulunuyor. Haber 24ün de ortağı olan Ethem Sancakın adı Ergenekon soruşturmasında da geçiyor. İfadesi alınan Ethem Sancaka özellikle soruşturmanın merkezindeki isimlerden Tuncay Güneyle ilişkisi soruldu.
Bugün gazetesinin sahibi olan Koza Grubu, siyanürcü altın madeninin de sahibi olan Akın İpek de, AKPnin sözcüsü durumunda. Gazete, Fethullah Gülene yakınlığıyla ve bedava dağıtılmasıyla biliniyor. Zaman gazetesi ve Samanyolu televizyonunun Fethullah Gülen bağlantısı herkesin bildiği açık bir gerçek. Yeni Şafak gazetesi, Kanal 7 televizyonu, TGRT Haber, Vakit ise hükümetin aktif destekçisiler.
Tartışmalı Sabah-ATV ihalesi
TMSFnin çok tartışılan Sabah-ATV ihalesi yandaş medya oluşturulmasında tipik bir örnek oluşturuyor. Başbakan Erdoğana yakınlığıyla bilinen Çalık Grubu, Sabah-ATV ihalesiyle medyaya adımını attı. İhalede 7 firma yeterlilik belgesi almasına rağmen ihale gününe kadar teker teker çekildiler ve Çalık Grubu ihaleye tek başına girdi. İhaleyi de 1.1 milyon dolara kazandı.
Şartnamede yer olmamasına rağmen TMSF Çalıka bu parayı bulup getirmesi için 60 günlük süre verdi. Süre işlemeye başlayınca da Katar ile AKP Hükümeti yetkilileri arasında yoğun bir trafik başladı. Beş ay içersinde Cumhurbaşkanı, Başbakan ve 8 bakan Katara gitti. TMSFnin verdiği sürenin bitimine az kala Çalık parayı ödedi. Paranın 750 milyon doları iki devlet bankasından, Halkbank ve Vakıflar Bankasından alınan krediden bulunmuştu.
Hükümetin denetimindeki bankaların verdiği kredinin tamamen usulsüz olduğu ise basında sıkça yer aldı. 10 yıl vadeli bu kredinin ilk üç yılı da ödemesizdi. Kalan para ise Katardan bulundu. Katarlı ortak, Çalıka bizzat Cumhurbaşkanı Gül tarafından tanıştırılmıştı. Katar Emiri 125 milyon dolar vererek Çalık Grubunun Turkuvaz şirketine ortak olmuştu. Kalan parayı da Çalık ödemişti, ama yazılanlara bakılırsa bu para onda yoktu ve kaynağı başkaydı.
Çalık Grubunun yönetimde Başbakan Erdoğanın damadı Berat Albayrakın bulunduğunu da hatırlatmakta fayda var. Son bir hatırlatma da gündemi sarsan Darbe Günlüklerinin yazıcısı Orgeneral Özden Örnekin çocuklarının da Çalık Grubunda işe alınmış olmaları. Çalık Grubunun eline geçen ATV televizyonu, Sabah, Fotomaç, Yeni Asır gazeteleri derhal göreve başladılar ve hükümet borazanı koronun parçası oldular.
Kanal Türk, Su TV ve diğerleri
AKP Hükümeti, yaygın medyadaki pozisyonunu güçlendirmekle yetinmedi. Bu süre içinde irili ufaklı bir çok kanal el değiştirdi. Bu el değiştirmelerin arkasında da çoğunlukla AKPli işadamları var. Hükümet karşıtı yayınlarıyla dikkat çeken Tuncay Özkanın Kanaltürkü aniden AKP yanlısı patronunun eline geçiverdi. Muhalif Alevi kanallarından Su Tvde de benzer bir süreç yaşandı. Uyduda yayın yapan irili ufaklı kanallarda da benzer bir hakimiyet görülüyor. Ekonomik açıdan zor durumda olan pek çok televizyona, satın alma teklifleri getirildiği konuşuluyor.
TRTye Zaman ve Yeni Şafak damgası
Medyadaki bu müdahale ve değişim rüzgarı, devlet kanalı TRTyi de doğrudan etkiledi. TRTdeki gelişmelere kısaca bakarsak, öncelikle TRT Yasası değiştirildi. TRT, sabah okuduğu gazeteleri tiraj sıralamasına göre yapmaya başladığını açıkladı ve ilk olarak Zaman gazetesi okunmaya başlandı. Okunan gazetelerin içine Vakit de eklendi.
TRTde yapılan bazı programlara da bakmakta fayda var. Gündeme Dair programı, Sabah yazarı Emre Aköz ve AKP Milletvekili Özlem Türkönenin eşi Mümtazer Türköne tarafından hazırlanıyor. Aynı zamanda Zamanda da yazan Türköne, Türkiye Cumhuriyetini Çerkezlerin ve Makedonların kurduğu gibi parlak tezlere de sahip. Enine Boyuna ise Zaman yazarı İbrahim Kalın tarafından sunuluyor. Felsefe Konuşmaları programında ise Zaman ve Yeni Şafak yazarı Teoman Duralı konuşuyor. Şenlik Varın sunucusu Murat Yeni Samanyolu TVden transfer oldu. Ezberbozan programı ise eski Zaman, şimdiki Yeni Şafak yazarı Tamer Korkmaz tarafından sunuluyor. Gecenin Kıyısında programı ise Kanal 7den TRTye transfer oldu. TRTdeki sürecin bir benzeri de Anadolu Ajansında da yaşandı. Diğer etkili haber ajansları İhlas Haber Ajansı ve Cihan Haber Ajansı da bağlı oldukları gruplarla birlikte AKP Hükümeti yanlısı blokta yer alıyor.
Doğan ve NTVye baskı
AKP Hükümeti ve medyası; 2007 seçimleri sonrası Doğan Grubu ile çekişmeli bir ilişki içine girdi. Araştırmacı yazar Mustafa Sönmez, Doğan Grubu ile ilişkileri şöyle özetliyor: Laik sermaye fraksiyonu TÜSİADı da temsil eden Doğan Grubu, 2007 seçimleri sonrasında milli görüş ruhu dirilen AKP ile arasına mesafe koydukça medya alanındaki çekişme de arttı. Yeni bir mutabakat sağlanıncaya kadar, çekişme sürecek görünüyor. Bu çekişmenin karşılığı ise Doğan Grubunun girdiği ihalelerde aldığı darbeler olarak yansıyor. Hiltonun tadilatı, POAŞa Ceyhanda rafineri izni çıkmaması bu darbelere örnek olarak sayılabilir.
Doğan dışındaki gruplara da benzer baskı yöntemleri kullanılıyor. Erol Aksoyun da birdenbire ortaya çıkarak TMSF yetkililerine kendini ihbar etmesiyle Show TVnin yüzde 17si TMSFnin eline geçti ve Shov TVye bir yönetim bir de denetim üyesi atandı. Eski sahibi batık bankacı Cavit Çağlar olan, Doğuş Grubunun haber kanalı NTVye karşı da uygulanıyor. El koyma tehditleriyle bu grubun yayın politikası üzerinde ciddi bir etki oluşturuluyor. (EKONOMİ SERVİSİ)
Evrensel'i Takip Et