18. Yüzyılda işçilerin hangi koşullarda çalıştıklarını anlatan birçok kitap okumuş ya da film izlemişsinizdir. Ama yaşama ve çalışma koşullarını okuyarak izleyerek tam anlamak mümkün değildir. Çünkü koklamakla, dokunmakla, hissetmekle yani yaşamakla, okumak aynı şey değildir.
Menemen ilçesi İzmir’in yanı başında bir film platosu gibidir. Menemen merkezini geçtikten, yerleşim yerlerinin dışına çıktıkça yoksulluğun kokusu ile sanayi atıklarının mide bulandırıcı kokusu birbirine karışır. Savranoğlu işçileri bu bölgede sendikalaşmak için direnişteler. Açlıkla, yoksullukla, her türlü yoksullukla kuşatılmış olarak direniyorlar.
Savranoğlu patronunda oyun çok, her türlü düzen cambazının desteğini yanına almış. Direnişi kırmak için her türlü alavere-dalavere peşinde önce işçileri, İstanbul’a sürgüne yolladı, olmadı. İşçiler sendikaları ile dostları ile orada da dayanışma ile direnişlerini sürdürdü. Olmadı; Tazminatlarını vererek işten çıkarmaya çalıştı o da kâr etmedi.
Savranoğlu direnişi 177 gününü doldurdu. Hem de patronların her türlü birlikteliğine ve düzenbazlığına rağmen. Gerici bir güruh işçilere bir gece yarısı bıçakla saldırdı. İşçiler saldırganları bıçakları ile polise teslim ettiler; yine bıçaklanan suçlu oldu. İşçiler kendi aralarında sadece direnişi değil yaşamı paylaşıyorlar. Ekmeklerini, aşlarını olmayan paralarını paylaşıyorlar. Deri-İş kıt olanaklarını onlarla bölüşüyor.
MENEMEN OVASI
KİRLENİYOR…
Bu direnişin farklı boyutları da var kuşkusuz. Bir film platosundan söz etmiştim, kokudan… Bu bir edebiyat değil kuşkusuz; bir gerçek. Menemen’in içinden geçip de Savranoğlu deri işletmesine doğru ilerlediğinizde çevrenin sanayi atıkları ile nasıl kirletildiğini akamayan dereden anlarsınız. Bu çevre kirliliğini görmek istemeseniz de koku sizi öyle vurur ki ciğerleriniz bu kokuyu size unutturmaz. Yeri gelmişken sormak isterim Menemen Belediye Başkanı, Menemen Kaymakamı hadi işçilerin sendikalaşma direnişini görmüyorlar, bu kokuyu ve çevre felaketini de mi görmüyorlar. Menemen ovası her yönden kirleniyor.
Savranoğlu direnişini desteklemek için birlikte gittiğimiz CHP İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu’da bu kokuyu mutlaka duymuştur. İşçilere dayanışma mesajı vermişti, o gün Menemen Belediye Başkanı da oradaydı. Hadi notlarınızı kaybettiniz ya da sigara paketine yazdınız, kokuyu unutmanız mümkün mü? Sayın Moroğlu, Menemen Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi nezdinde girişim yapmayı düşündünüz mü ya da bugüne kadar ne yaptınız? “İşçilerin sendikalaşması Anayasal bir haktır” demiştiniz, direniş yerinde, bu haksızlığı gidermek için ne yapacaksınız?
DİRENİŞ
DESTEKLE BÜYÜR…
Savranoğlu direnişi bu seyirde, dostları ile sürüyor… Bir eleştiri ve özeleştiri vermek gerekmiyor mu?
Kim olarak İzmirli emek örgütleri olarak, kim olarak bu kentte kocaman eylemler yapan işçi ve kamu emekçisi örgütlerinin temsilcileri olarak.
Savranoğlu’nun yanı sıra, Billur Tuz ve Hugo Bos işçileri de, sendikalaştıkları için işten atıldılar ve direniyorlar. Onlar fabrika önlerinde, kurdukları çadırlarda karda kışta direnişi sürdürüyorlar.
Patronlar organizede her hafta bir araya geliyorlar, direnişi ziyaret eden fabrikaların patronlarına uyarı yapıyorlar.
Ya biz, on binleri sokaklara dökenler, kendi haklarımız için mücadele edenler, sınıf kardeşlerimiz direnirken biz ne yapıyoruz; direniş yerine desteğe gitmeyen onları görmeyen emek örgütlerinin temsilcilerini, sendikalarını harekete geçirmeyenleri uyarıyor muyuz? Savranoğlu’da, Billur Tuz’da, Hugo Boss’ta işçiler sadece oranın patronlarına karşı değil, sınıfa karşı sınıf mücadelesi veriyorlar. Patronlar birlikte davranıyorlar.
İzmirli dürüst, namuslu yüreği işçi sınıfından yana atan tüm emek örgütü temsilcilerine bir görev düşüyor, direnişi büyütmek.
Bir görev düşüyor, yarım kalan İzmir Sendikalar Birliğini tekrar ayağa kaldırmak.
İzmir’de SENDİKALAR BİRLİĞİ bugün daha fazla ihtiyaç. Hem direnişlere destek vermek için, hem de binlerce işçinin örgütlenmesi ve kamu emekçilerinin grevlerinde ortak ses çıkarmak için…
Savranoğlu bir film platosu gibi… Ama orada bir film çevrilmiyor, orada hayatın nabzı atıyor, oradaki işçiler de oyuncu değil; orada işçiler sendikalaşma mücadelesi veriyor; her şeye herkese rağmen…
* BES İzmir Şube Başkanı
Evrensel'i Takip Et