29 Nisan 2008 00:00

Çernobil’den sesler

Tiyatro Günleri kapsamında İzmir Sanat Merkezi’nde Tiyatro Boyalı Kuş’un, “Çernobil’den Sesler” adlı oyununu izledim. Oyun Çernobil’deki nükleer santral faciasından sonra o bölgede yaşayan insanların anlattıklarından yola çıkılarak hazırlanmış bir kitaptan uyarlanmış

Paylaş

Tiyatro Günleri kapsamında İzmir Sanat Merkezi’nde Tiyatro Boyalı Kuş’un, “Çernobil’den Sesler” adlı oyununu izledim. Oyun Çernobil’deki nükleer santral faciasından sonra o bölgede yaşayan insanların anlattıklarından yola çıkılarak hazırlanmış bir kitaptan uyarlanmış. İlk defa bir sanat eserinde hem sanatsal estetik hem de gerçeklik çarpıtılmadan yansıtılmıştı. Buna sanırım belgesel tiyatro deniyor. Ben facia odağından bakarak bu oyunun eleştirisini Üstün Akmen hocamıza bırakıyorum.
26 Nisan 1986 yılında gece yarısı 01.23’te Ukrayna’daki Çernobil Nükleer Santrali infilak etti. Patlama sırasında oluşan sıcaklıkla yakıt tankları eridi ve yüzde 30’u çevreye dağıldı. Patlama sonucunda Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarının toplamından 200 kat fazla radyasyon atmosfere dağıldı. Çernobil’in patlamasından sonra başlayan ve 8 gün süren yangın itfaiyeciler tarafından söndürülemeyince helikopterler devreye girip 2400 ton kurşun ve 1800 ton kumu yangının üzerine boşalttı. Radyasyonun büyük bir kısmı 10 gün içinde çevreye yayıldı. Önce kuzeye, nisan sonundan itibaren rüzgarla ve sağnak yağmurlarla geniş bir alana... Bu çalışmalarda 800 bin kişi tasfiyeci, temizlikçi olarak çalıştı. Yetkililerin açıklamalarına göre 25 bin kişi kısa sürede öldü. Çernobil enkazının üstünün örtülmesi ve beton bir lahit içine alınması 10 ayı buldu. Ukrayna’daki kazada Çernobil’e en yakın kent 3 km ötedeki Pripyat’tı. Pripyat daha çok santralde çalışanların ve ailelerinin yaşadığı, nüfusu 45 bin olan bir yerleşim merkezi. Santralin halen yasak olan 30 km. çapındaki alanda 76 yerleşim birimi, 130 bin kişi yaşıyordu. Kazadan sonra 10 gün içinde bu alan boşaltıldı. 400 bin kişi evlerini terk etti. Ukrayna, Beyaz Rusya ve Rusya’da kazadan ağır bir şekilde etkilenen nüfusun 7 milyon civarında olduğu biliniyor.
Çernobil faciasında yayılan radyasyon sonucunda yüz binlerce insan öldü. Pripyat 27 Nisan’da boşaltıldı. Sovyet yetkilileri kazayı 28 Nisan’da duyurdu. İyot tableti dağıtımı, işe yaramayacak kadar geç olan bir tarihte Mayıs’ın 23’ünden sonra başlatıldı. Çoğu çocuk on binlerce insan başta tiroid olmak üzere çeşitli türde kansere yakalandılar. Bir çok çocuk hâlâ sakat doğmaya devam ediyor. Bu çocuklardan hayatta kalanlar, zeka geriliği, fiziksel sakatlıklar ve çeşitli sağlık sorunlarıyla birlikte yaşamaya devam ediyor.
Türkiye 2 Mayıs’tan itibaren radyasyon bulutunun etkisi altına girdi. Tarımsal ürünler, süt ürünleri, toprak ve sular radyoaktif olarak kirlendi. Türkiye’de radyasyonlu olduğu bilinen on binlerce ton çay ve fındığın piyasaya sürüldüğü biliniyor.
Ben o dönem ilkokul öğrencisiydim. Bize pakette fındık dağıtıyorlardı, biz de afiyetle yiyorduk. Radyasyon bulutlarından en fazla etkilenen bölge olan Karadeniz’de kanser vakalarında son yıllarda yaşanan büyük artış araştırmalara konu olmuş, Karadenizli sanatçı Kazım Koyuncu’nun ölümü dikkatleri bu yöne çekmiştir. TTB’nin Hopa’da yaptığı bir pilot çalışmada kanserden ölümlerin ilçedeki ölüm nedenleri arasında %47.9 ile birinci sırada olduğu saptanmıştır.
Dünyada mevcut nükleer redaktör sayısı yaşı dolan reaktörlerin kapanmasıyla giderek azalmıştır. Nükleer enerjinin gözden düşmesinin birçok nedeni vardır. Pahalı olması, kullanım süresinin 30 yılla sınırlı olması, atıklarının saklanmasının çok zor olması. Çernobil’deki felaket de bu nedenlerden biridir.
Avusturya’daki tek reaktör, çalıştırılmadan, referandum sonrası kapısına kilit vurulmuştur. Avrupa’da en fazla nükleer enerji kullanan ülkelerden Almanya, İsveç, İspanya tüm santrallerini kapatma kararını uygulamaya koymuştur. ABD’de 1973’ten beri tek bir nükleer santral siparişi verilmemiştir. Dünyada sadece birkaç ülkede nükleer reaktör yapımı sürmektedir. Bir nükleer reaktörün yapımının 5 milyon dolara mal olduğu, atık sorununun çözülmeden kaldığı, hala her yıl irili ufaklı kazaların olduğu nükleer teknoloji son demlerini yaşamaktadır.
Durum böyle olduğu halde Türkiye’de 3 adet nükleer santral açılması için çalışmalar hızla yapılıyor ve başbakan, “ülke Ankara’dan yönetilmez, dünyayı dolaşalım” diyor. Tiyatro Boyalı Kuş’un “Çernobil’den sesler” adlı oyununun bütün milletvekillerine izlettirilmesi ve Ukrayna’nın facia olan bölgesinin gidilip yerinde görülmesi tavsiyemdir.
Deniz Şeşeoğulları SES İzmir İşyeri
Temsilcisi
ÖNCEKİ HABER

KENTTENGELEN

SONRAKİ HABER

Radyoloji çalışanları risk altında

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa