27 Nisan 2008 00:00

ankara mektubu

karl marx’ı yeniden keşfetmek

Paylaş

1 Mayıs ya da 21 Mart yaklaşırken bizim siyasetçileri -hele iktidarda iseler- adeta sıtma tutar. Böyle günleri kutlasalar bir türlü, kutlamasalar bir başka türlü... Bir bakarsınız semirmiş amcalar, meydanlarda ateşler yaktırıp göbeklerini tutarak üzerinden güya atlarlar. Yüzlerinde böyle zamanlarda taktıkları o eyreti sırıtma eksik değildir.
1 Mayıs yaklaşırken de, işçi sendikalarının bugünün resmi Emek Bayramı yapılması tekliflerine ya da diyelim İstanbul’da Taksim Meydanı’nda kutlama isteklerine bin bir dereden su getirerek karşı çıkarlar. Bu yıl da aynen böyle oldu; bakalım sendikalar diretip Taksim Alanı’nı gerçek bir Emek Bayramı şenliğine döndürmeye güçleri yetecek mi?
Göreceğiz.
Bizim dileğimiz bu bahar günü yalnız Taksim’de değil ülkenin her yerinde Emeğin Bayramının gümbür gümbür kutlanmasıdır.
İstanbul’da düzenlenen Liderler Konferansı
Bu yazıda ben, Turkcell’in İstanbul’da düzenlediği, “İşTEcell Liderler Konferansı”na kısaca değinmek istiyorum.
Konferansa katılan, General Elektrik Şirketi’nin Yönetim Kurulu Başkanı Jack Welch, basına yansıdığı kadarıyla bu toplantının yıldızı ve elbette liberal ekonominin önde gelen savunucularından imiş.
Ülkemize birkaç kere gelen bu büyük iş adamı, sürekli ve tutarlı bir ekonomik kalkınma politikamız olmamasından yakınıyor. Oysa bizim, ta Menderes’ten beri dışa bağımlı bir kalkınma modelimiz olduğunu sanki bilmiyormuş gibi konuşuyor.
Tayyip Erdoğan’ın ve işi yürüten arkadaşlarının durmadan petrol zengini körfez ülkelerine taşındığını ve önümüzdeki haziran ayında, dolar milyarderi 400 Arap iş adamının -eğer ‘refikalarını’ da getirirlerse bin kişilik bir kafilenin- Türkiye’ye geleceğini bilmez olur mu Mr. Welch? Buraya bir nokta koyup, geçelim konferansta konuşulan bir başka noktaya.
Alarko’nun sahibi deneyimli iş adamı İshak Alaton’un en azından televizyon aracılığı ile çoğumuz biliriz. Alaton, iş alanında olduğu kadar, namuslu bir sosyal demokrat burjuva aydını kişiliği ile tanınan sevimli bir kimsedir. Konferansta yaptığı konuşmasında Alaton, serbest piyasa ekonomisine sert eleştiriler yöneltir ve Jack Welch’e soru biçiminde şunları söyler:
“Körfez başta olmak üzere petrol üreticisi ülkelere yılda bir buçuk trilyon dolarlık bir kaynak aktı. Artan enerji fiyatları nedeniyle gıda fiyatları da anormal düzeyde yükseldi. Bu durum binlerce insanın açlık ve yoksulluk çekmesine ve sefalet içerisinde ölmesine yol açmaktadır. ‘Serbest piyasa ekonomisi’ artık işlevini yerine getiremiyor mu? Adam Smith ‘öldü’ sanırım. Çözüm için insanlığın ‘Karl Marx’ı yeniden keşfetmesi mi’ gerekiyor?”
Alaton’un sorusu, salonunda bulunanlardan yoğun alkış alır ve bunun üzerine konuşmacı Welch şu yanıtı verir:
“Sanırım salonda bulunanlar sorunun içeriğine değil de, akıllıca ve komik olmasına alkış tuttular. Kapitalizm birtakım eksikliklerine karşın iyi bir sistemdir. Marx’ı mevcut sorunlara bir çözüm yolu olarak görmenin saçma olduğunu düşünüyorum.”
Katı liberal burjuva iktisatçısı Welch’in bu yanıtını doğal karşılamak gerekir ama soru sahibinin Türkiye’nin önemli bir iş adamı olması bir yana, dünya boyutlarında da örgütlenmiş bir sanayi kolunu yıllardır yöneten, sözü dinlenir bir kimse olduğunu hesaba katmak gerekmez mi? Üzerine basa basa ne diyor bu iş adamı: “Çözüm için insanlığın KARL MARX’ı yeniden keşfetmesi mi gerekiyor?”
Kapitalizmin ve özellikle yıllardır uygulanan neoliberal piyasa ekonomisinin dünyayı ne hale getirdiği ortada.
Amerikan emperyalizminin ve onun ortaya attığı “globalizm”in kapitalizmin bir üst aşaması olduğu gerçeğini en iyi anlayan nüfusunun büyük bir kesimi açlık ve sefalet içinde kıvranan uluslar olmalı.
Yetişkinler bir yana yüz binlerce çocuk, Nazi toplama kampında imiş gibi bir deri bir kemik hale geldi. Susuzluk ve kötü beslenme göçmen kampına sığınanları kırıp geçiriyor. Bütün bunlar vahşi kapitalizmin, ‘sermayenin’ ve paranın egemenliğinin sonuçları olduğunu hemen herkes kabul etmekte.
Peki bütün bunların bilimsel bir açıklaması yok mu?
Elbette var. KARL MARX, yüz elli yıl önce kaleme aldığı ve Kapitalist Sistemin Eleştirel Analizini yaptığı başyapıtı KAPİTAL’de şöyle diyor:
“...bütün insanların dünya pazarlarının ağına sokulması ve böylece kapitalist rejimin uluslararası bir nitelik kazanması. Bu merkezileşme ya da birçok kapitalistin birkaç kapitalist tarafından mülksüzleştirilmesi ile el ele gider. Bu dönüşüm sürecinin bütün avantajlarını sömüren ve tekellerine alan büyük sermaye sahiplerinin sayılarındaki sürekli azalmayla birlikte, sefalet, baskı, kölelik, soysuzlaşma, sömürü de alabildiğine artar. ...Nasıl ki insanoğlunun tarihi, bir sosyoekonomik yapının, bir önceki sosyoekonomik yapıyı yadsıyarak ortaya çıktığını, eski sosyoekonomik düzenin yerini daha ileri bir sosyoekonomik düzenin aldığını tanıtlıyorsa...feodalizmi yadsıyarak ortaya çıkan KAPİTALİZM de artık ömrünü tamamlamış ve daha gelişmiş bir sosyoekonomik yapı tarafından yadsınacak hale gelmiştir. (KAPİTAL 1. Cilt, sayfa 782-783)
KARL MARX’tan yaptığım bu uzun alıntı size, İshak Alaton’un sorusunun bir yanıtı gibi gelmiyor mu? Bir düşünün bakalım.
Alaattin Bilgi
ÖNCEKİ HABER

birleşik mücadele örülmeli

SONRAKİ HABER

1 mayıs ve iki telaş

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa