27 Nisan 2008 00:00

1 mayıs ve iki telaş

AKP Çorum Milletvekili Agah Kafkas’ın 1 Mayıs’ın bahar ve çiçek bayramı olarak tatil ilan edilmesi için yasa teklifi verdiği duyulup da...

Paylaş

AKP Çorum Milletvekili Agah Kafkas’ın 1 Mayıs’ın bahar ve çiçek bayramı olarak tatil ilan edilmesi için yasa teklifi verdiği duyulup da, “Bayram değil seyran değil, AKP bizi niye öpüyor?” şaşkınlığı yaşanırken ve 23 Nisan arifesindeyken tüm ülke, İzmir’den bir anne 14 yaşındaki kızının açlıktan öldüğünü anlatıyordu, çocuğunun organlarını bağışladığı için haber yapmaya gelmiş gazetecilere.
Anne Durdu Bodruk, inşaat işçisi eşi iş bulamadığı için bazen günlerce evlerine yiyecek girmediğini, üç gün üst üste aç yattıkları geceler olduğunu belirterek, şunları söylüyordu: “Akşam evde kalan son unla bir ekmek yapmıştım. Kızım Sercan akşam yemeği olarak, üzerine margarin sürdüğü bir dilim ekmek ve bir domates yemişti. Sabah bir dilim ekmeğimiz dahi kalmamıştı. Sabahçı olan kızımı, akşam geldiğinde yine ‘margarinli ekmek hazırlama sözü’ vererek aç aç okula gönderdim. Kızım yoldan karşıya geçerken o açlıkla minibüsün altında kaldı.”
Anne Durdu Bodruk’un organ bağışı kararı kadar ilgi görmeyen, ancak görmezden de gelinemeyen “Kızım açlıktan öldü” feryadına, aynı gün başka bir çocuğun acılar içinde kıvranırken çekilmiş fotoğrafları eşlik etti.
Adana’da, tüp dolumunun yapıldığı bir işyerinde çıkan yangında yanan 8 yaşındaki İbrahim Yıldırım ile 19 yaşındaki Ahmet Gökoğlu’nun kaldırıldığı özel hastane, sağlık güvenceleri olmayan hastaları 230 YTL’lik borçlarını ödemedikleri için devlet hastanesine sevk etmeyerek, iki saat acı içinde kıvrandırmıştı.
Sağlığın piyasalaştırılmasının ve yoksulluğun her gün yüzlerce sarsıcı sonucunun yaşandığı Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’ına; bakanından askerine bütün “başları”na ise yılın bu zamanlarına özgü bir huzursuzluk hakim. Zirveler yapılıp gözdağı veriliyor yine. Kaşlar çatılıyor, tehditler savruluyor. Gerilim ve stres, korkunun kaynağını itiraf ettiriyor sonunda: “Ayakların başları yönettiği yerde kıyamet kopar” diyor Başbakan. Anlıyoruz ki, 1 Mayıs yaklaşıyor...
Ama ne tehditler, ne yasaklar, ne de küçümseme ve hakaretler 1 Mayıs’ı; işçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele gününü alt edebiliyor. Ne yaparlarsa yapsınlar bahar geliyor işte. Çalışma ve ölüm kamplarına dönüşen tersanelerde, sanayi sitelerinde, tekstil atölyelerinde, “dönüştürülerek” yoksul halktan arındırılan mahallelerde, YÖRSAN’da, TEKEL’de, PETKİM’de TELEKOM’da, SCT Filtre’de, NOVAMED’de, İLBEK’te bahar, 1 Mayıs için güç biriktiriyor nicedir.
Sosyal güvenliğin aslında güvenlik namına bir şey bırakmadığı anlaşıldıkça, AKP’nin kredisi doluyor. Başbakan iktidara geldiğinden beri ilk kez bu kadar korkuyor. Zira, yoksulları makarnayla, çayla, parayla susturmak artık o kadar kolay olmuyor.
Yani 2008 1 Mayıs’ından her zamankinden çok endişeleniyorsa Başbakan, işçi ve emekçilerin 14 Mart’taki gücünü gördüğü, sözlerini işittiği içindir. 1 Mayıs’ı bahar bayramı ilan etmeler, olmadı emek ve dayanışma gününe karar vermeler, “Ama tatil yaparsak batarız” demeler bu yüzdendir. Hakaret etmeler de…
Kayıt dışı çalıştırılan işçiler, kamyon kasalarında ölen mevsimlik tarım işçileri; tarlasını ekemez hale gelen çiftçiler, iş bulma ümidini yitirmiş işsizler, gelecek kaygısından yorulmuş gençler, evlerinde oturup en az üç çocuk doğurmaları istenen kadınlar, faşistlerin kurşun sıktığı üniversiteliler, Newroz’a katıldı diye öldüresiye dövülen çocuklar; milliyetçiliğe, militarizme karşı çıkanlar; iş, aş, insanca bir yaşam, barış ve demokrasi isteyenler, Başbakan’a yanıtı1 Mayıs alanlarından verecekler. Bu yanıtın güçlü olabilmesi için fabrikalarda, işyerlerinde, atölyelerde toplantılar hızlanıyor. Semt pazarlarında, otobüs duraklarında bildiriler, ilanlar dağıtılıyor. Ne kadar yasaklanırsa yasaklansın, duvarların afişlerle şenlenmesi önlenemiyor.
İki sınıfın 1 Mayıs hazırlıkları sürüyor. Sömürenlerde korku, sömürülenlerde ise coşkuyla…
1 Mayıs, 122 yıldır işçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günü olmaya devam ediyor. Çocuklar açlıktan ölmesin, hastanelerde rehin alınmasın, emek karşılığını bulsun ve bilcümle ayaktakımı baş olsun diye...
Serpil İlgün
ÖNCEKİ HABER

ankara mektubu

SONRAKİ HABER

‘89’dan 2008’e 1 mayıs
işçiler kendi talepleriyle alanda olacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa