24 Mart 2008 00:00

Diyarbakır surlarında çocuk sesleri

Her taşı binlerce yıllık tarih ile parlayan Diyarbakır’da, çocukların oyun alanları da tarihi mekanlar oluyor.

Paylaş

Her taşı binlerce yıllık tarih ile parlayan Diyarbakır’da, çocukların oyun alanları da tarihi mekanlar oluyor.
Newroz’la birlikte güneşin her gün biraz daha fazla ısıttığı kentin sokaklarını en çok aşındıranlar Diyarbakırlı çocuklar oluyor. Suriçi’nin dar sokaklarında kendilerine alan açamayanlar, Surp Giragos Kilisesi avlusunda koşturuyor mesela. Viraneyken bile görkemini yitirmeyen kilise avlusuna vuran, çanı olmayan çan kulesinin yalnız gölgesini, Kürtçe çocuk çığlıkları renklendiriyor. Daracık Suriçi kulelerine sığmayan çocuklar, yıkılma tehlikesine rağmen sütunların üzerinde koşturuyorlar. Onların neşesi, Diyarbakır’ın binlerce yılda biriktirdiği birlikte yaşama kültüründen zorla kazınan, Ermenilerin yokluğunun yarattığı hüznü biraz olsun dağıtıyor.
Keçi Burcu’nda akrobasi
Hiçbir savaşın yıkamadığı, onlarca medeniyetin izlerini taşıyan Diyarbakır surları da hem çocukların hem gençlerin akınına uğruyor bugünlerde. Kimi surların etrafındaki çimerlerde atıyor yorgunluğunu, kimi her biri ayrı tarihi öyküleri taşıyan burçlarından kenti izliyor.
Aziz gibi bazıları da yeteneklerini sergiliyor şehre karşı. Mardinkapı’nın doğusuna yontulmuş ve burçların en eski ve en büyüğü olan Keçi Burcu’nun üstünde, arkadaşlarının tezahüratları arasında akrobatik yeteneklerini gösteriyor Aziz.
Keçi Burcu’nun inşa tarihi bilinmiyor. Ancak 1223 yılında Mervanoğulları tarafından onarıldığı söyleniyor. 11 devasa kemeri bulunan burcun güneşe tapılan bir mabet olduğu tahmin ediliyor.
Balıkçılarbaşı’nda ise el arabalarının içine uzanıp güneşlenen hamal çocuklar bile yaptıkları işin zorluğuna rağmen neşeliler. Bir yandan birbirleriyle şakalaşırken, bir yandan da gelip geçenlere sataşıp eğleniyorlar.
Olağanüstü hallerde, çatışmaların ortasına doğan binlerce Diyarbakırlı çocuk, bu kadim şehrin duvarlarından eksik olmayan savaşın karanlık gölgesini gülüşleriyle aydınlatıyor; yaşadıkları tüm sefalete, küçük omuzlarına yüklendikleri büyük sorunlara rağmen dirençleriyle umut oluyorlar. (Diyarbakır/EVRENSEL)
Elif Görgü
ÖNCEKİ HABER

Selçik Festivali yapıldı

SONRAKİ HABER

nasıl kültürlü oldum?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa