Tayyip Erdoğan sessiz bir gençlik istiyor

Halkın inançlarını istismar etmede ‘ileri bir yetenek’ gösteren Erdoğan, açıklamasına destek almak için de “Ateist bir nesil yetiştirmemizi mi bekliyorsunuz?​” şeklinde sözlerini sürdürdü. Bundan önce de Alevi toplumundan halkımızın inançlarına saldıran “Cemevi cümbüş evidir” diyen, özellikle seçim dönemlerinde Alevi toplumunu aşağılamaya çalışan ve böylelikle de Sünni çoğunluğu potansiyel destekçisi yapmak isteyen Başbakanın asıl niyetinin ne olduğunu biliyoruz.

Başbakan Erdoğan ve partisi, Sünni ya da Alevi,  inanan ya da inanmayan, sessiz bir gençlik yetiştirmek istiyor. Erdoğan’ın “Padişahım çok yaşa” diyecek ateist gençlerle bir problemi bulunmamaktadır. Ancak Erdoğan ve partisi, politikalarına karşı çıkan gençler istememektedir.

Kayseri’de “Kahrolsun İsrail” sloganı atan ‘dindar’ 30 gence açılan dava AKP hükümetinin davasıdır.  Karadeniz Teknik Üniversitesinde bir genç, sadece yazdığı yazıdan ötürü 11 ay hapis cezası almıştır. “Atanamayan öğretmenler limon satsın” diyen Erdoğan’ın hükümetidir. İnançlı ya da inançsız, savaş politikalarına karşı çıkan binlerce Kürt gencini hapishanelere dolduran da Erdoğan’ın hükümetidir. YGS şifreleriyle milyonlarca gencin geleceğiyle AKP hükümeti döneminde oynanmıştır. Sünni ya da Alevi, inanan ya da inanmayan yüz binlerce genç AKP iktidarı döneminde çalıştığı iş yerinden kapı önüne konulmuş, işsizlikle baş başa bırakılmıştır.  Saymakla bitmeyecek yüzlerce örnekte de görülmektedir ki, Erdoğan ‘Dindar bir gençlik yetiştirmek istiyoruz’ derken, Sünni toplumunun inançlarını da istismar ederek, aslında ‘AKP politikalarına karşı çıkmayan gençler istiyoruz’ demektedir.

Gerçek ‘ileri demokrasilerde’, Başbakanların ne istediğinden çok, halkın ne istediği önemlidir. Erdoğan, ülkemizin geleceği olan biz gençleri nasıl dizayn etmek istediğini anlatmayı bırakıp, bizim ne istediğimize bakmalıdır.

Bugün milyonlarca genç, geleceğinin ne olacağını bilememektedir. Yüz binlerce genç, eğitimin piyasaya terk edilmesi nedeniyle eğitim hakkından mahrum bırakılmıştır. Son GSS yasası ile ülkenin geleceği biz gençlerin sağlık hakkı da elinden alınmıştır. Yıllardır yürütülen Kürt sorunundaki çözümsüzlük politikaları nedeniyle gençler hapishanelerde büyümeye ya da savaşlarda ölmeye devam etmektedir. Bilim, kültür, sanat, edebiyat gibi insanlığın en önemli birikimleri, biz emekçi çocuklarının kolay kolay ulaşamadığı değerler haline getirilmeye çalışılmakta, eğitimin içeriği her geçen gün daha da niteliksizleştirilmektedir. İbni Sina’nın dediği gibi, “Hiç kimse görmek istemeyen kadar kör olamaz” Recep Tayyip Erdoğan gençliğin gerçek sorunlarını görmek istememekte, asıl sorunlarımızı ‘teğet geçerek’ bizleri bölmeye çalışmaktadır.

Bizler, her milliyetten ve inançtan Türkiye gençleri olarak, gerçekten demokratik, laik bir ülkede, geleceğe güvenle bakmak istiyoruz. Parasız, bilimsel, demokratik, ana dilde eğitim hakkının tüm gençlere sağlanmasını istiyoruz. Milliyet ya da inanç ayrımı yapılmaksızın, barış ve kardeşlik içerisinde yaşadığımız bir ülke istiyoruz.

İnsanca yaşanacak bir ülke hayal değildir. Ülkemiz gençliğini, Sünni, Alevi, inanan inanmayan, sağ sol, ayrımlarını bir kenara bırakarak birleşmeli ve mücadele etmelidir. Şubat, mart, nisan aylarında Türkiye’nin dört bir tarafında gerçekleşecek olan Emek Gençliği konferansları, bu birlikteliği sağlayabileceğimiz bir platform olacaktır. Her milliyetten ve inançtan Türkiye gençliğini, iş ve eğitim hakkı, barış ve özgürlük için Emek Gençliği konferanslarında bir araya gelmeye çağırıyoruz.

EMEK GENÇLİĞİ MERKEZ YÖNETİM KURULU