Eski Adana’nın yeni grevcileri
Eski Adana Taş Köprü civarı tarihi yapılarıyla Adana’nın turist çeken çehresidir. Evler eskidir ve güçlü bir sarsıntıda yıkılacakmış izlenimi verir. Dışarıdan bu evlere bakanlar buralarda muhtemelen kimsenin yaşamadığını veya ancak birkaç tane evin dolu olduğunu düşünebilir. Oysa durum farklıdır. 2 hafta &oum
Eski Adana Taş Köprü civarı tarihi yapılarıyla Adana’nın turist çeken çehresidir. Evler eskidir ve güçlü bir sarsıntıda yıkılacakmış izlenimi verir. Dışarıdan bu evlere bakanlar buralarda muhtemelen kimsenin yaşamadığını veya ancak birkaç tane evin dolu olduğunu düşünebilir. Oysa durum farklıdır. 2 hafta önce, Çarşamba günü bu eski evlerin ara sokaklarında kamuoyunun dikkatlerini üzerine çekecek bir gelişme yaşandı. Çoğu genç, yüzlerce insan genişçe bir sokakta “hakkımızı istiyoruz”, “kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” diyerek toplandılar. Burası ayakkabılar çarşısı. Sokağa çıkanlar ise ayakkabının üst bölümünü yapan saya işçileri.
İşçilerden öğrendiğimiz kadarıyla çevrede ayakkabının bütün parçalarını yapmakla görevli 5 ile 10 bin arasında işçi çalışıyor. Kesin bir sayı vermememizin sebebi işçilerin tamamının kayıt dışı çalışıyor olması. Yani devlette burada kaç tane işçi çalıştığını “bilmiyor” çünkü ilgilenmiyor. 4-5 katlı binalar, her katta iki koridor ve koridorlarda 8-10 oda bulunuyor. Her odada, yani atölyede onlarca işçi çalışıyor. İşçilerin büyük bölümü genç. 9-10 yaşlarında çalışan çocuklar var. İşin doğasından kaynaklı sürekli tozlu ve yapıştırıcılardan dolayı zehirli bir havası var atölyelerin. Günde 10-14 saat çalışan işçiler parça başı ücret alıyor ve en iyisi haftalık 200 liraya kazanıyor. İşçileri greve zorlayan işte bu kötü çalışma şartları ve çok düşük ücretler. Greve katılım yüze 100’e yakın oldu. Yüzde 35 zam talebiyle greve giden işçiler 1 haftalık sürenin ardından patronlarıyla parça başı yüzde 25’lik zam için anlaştılar. Bir anlamda birlik ve dayanışmanın gücünü “keşfettiler”.
BU BİR EMEK SÖMÜRÜSÜDÜR!
İş başı yapılmasının ardından atölyeleri gezdik ve genç işçilerle sohbet ettik. Nevzat Alp 21 yaşında ve 10 yıldır bu iş yerinde çalıştığını söylüyor. Ortaokulu bitirmiş ve doğrudan atölyeye çalışmaya gelmiş. Aldığı ücret haftalık 200-250 lira civarında değişiyor. Nevzat saya işçilerinin tamamının greve çıktığını, yüzde 35 zam istediklerini ve yüzde 25 olarak anlaştıklarını söylüyor. “Eskiden 2 yılda bir çift başında 50 kuruş zammı ancak alıyorduk ama şimdi birlik olduk eğer patron sözünü tutmazsa yine çıkarız” diyor. Nevzat ayakkabıların tamamını işçilerin ürettiğini ama pek azını alabildiklerini söylüyor. Emek sömürüsüne işaret ediyor. Muhammed Kurt 15 yaşında, 5 senedir çalışıyor ve haftalık 130 lira alıyor. Bu işte öğrenebildiği her şeyi yaptığını söylüyor. Okula giderken okuldan arta kalan zamanlarında çalıştığını okulu bırakınca tüm gün çalışmaya başladığını ifade ediyor. Yaptıkları eylemlerin bütün işçilerce desteklendiğini söyleyen Muhammed eylemlerden önce 12-14 saat çalıştığını ancak şimdi 2 saat daha az çalıştığını söylüyor. Konuşmamız sırasında odaya 3 tane çocuk giriyor. 9-10 yaşlarında. Tüm gün atölyede ellerinde makaslar ip kesiyorlar.
YASAL GÜVENCE İSTİYORUZ!
Ercan Alp 10 yıldır sayacı. Daha önce İstanbul’da çalışmış ancak Adana’daki üretimin İstanbul’dan daha kaliteli olduğunu ancak sigortasız olmalarının kendilerine yasal bir güvence sağlamadığını bunun ise patronların elinde bir silah olduğunu söylüyor. Atölyede işçilerin çoğu akraba. İşlerinin Kütahya çinisi gibi göz ve el emeği istediğini ifade ediyor. Bu iş birkaç yılda öğrenilemez, zordur ve yapanlar değerlidir diyor. Ancak aldıkları ücretin emeklerinin karşılığı olmadığını, işçilerin çift başına 2 lira aldığı ama patronun 10 lira aldığını söylüyor. İşçilerin patronun gözünde ancak ayakkabı satılırken değerlendiğini söylüyor. Şimdi ben hastalanıp yatağa düşsem patron bunu anlamaz diyor. Greve çıkılacağını duyduklarında pek inanmadıklarını, daha öncede benzer girişimlerinin olduğunu söylüyor Ercan ancak bu kez öncekilere benzememiş. Bu kez işi sokağa çıkmışlar ve söz almadan dönmemişler. Bugüne kadar dişe dokunur bir kazanım elde edememelerini patronlarla bireysel olarak ilişki kurmalarına bağlıyor Ercan. “Birbirimize güvenmedik ve hep patron kazandı” diyor. Aldıkları zammı saya işçileri için bir devrim niteliğinde olduğunu, şimdi birlik halinde dernekleşmeye de gittiklerini belirtiyor.
2 HAFTA ÇALIŞMASAK PERİŞAN OLURLAR!
Bir başka atölyede yine tamamı genç 10’a yakın işçi var. Aziz Demir 14 yıldır saya işçisi. Saya işçilerinin durumunun eskiye göre kötüleştiğini söylüyor. Eskiden bir çift saya ücreti ile bir makas alabildiğini ancak bugün aynı makası 4 çift saya ile aldığını söylüyor. Sabah 8 akşam 10 çalıştıklarını, ücretlerinin asgari ücretten daha kötü olduğunu anlatıyor. Aziz mesleklerinin zor olduğunu yeni bir model geldiğinde onu hemen yapacak beceri gerektiğini söylüyor. Makineleşmenin işçilere bir fayda getirmediğini anlatan Aziz “biz makinesiz daha az saya yapardık ancak o günlerde ücretlerimiz daha fazlaydı. Makinelerin işimizi kolaylaştırmasının ücretlerimize olumlu bir etkisi yok, şimdi daha az alıyoruz üstelik daha fazla saya yapmamıza rağmen” diyor.
Cemil Demir askerden izinli gelmiş. Kardeşinin ve arkadaşlarının eylemde olduğunu duyunca yardımlarına koşmuş. 21 yaşında ve o da yılların saya işçisi. Yıllardan beri ücretlerine zam almadıklarını söylüyor Cemil. “Ben işe başladığımda ekmek 25 kuruştu şimdi 75 kuruş, çay 10 kuruştu şimdi 50 kuruş ama aldığımız ücret hiç değişmedi” diyor. Çalışmazsak direnirsek kazanırız bunu gösterdik diyor ve ekliyor “her şey bize bağlı iki hafta çalışmasak patronlar perişan olur”
Saya işçileri yüzde 25 zam aldılar. Eğer patronları sözlerini tutmazsa yeniden iş bırakmaya hazırlar. Gittiğimiz her atölyede bunu ifade ediyorlar. Sokağa çıkarak hak kazanmanın tadına varmışlar ve artık sessizce oturmayacaklarını açıktan söylüyorlar.