09 Şubat 2012 12:17

Bu "son sefer" olmasın

“Camların üstünde gece ve kar.Bembeyaz karanlıkta parlıyan raylar -uzaklaşılıp kavuşulmamayı hatırlatıyor.”Demiryolları ve Haydarpaşa Garı ile ilgili son gelişmeler Nazım Hikmet’in “Giden” şiirini akla getiriyor. İstanbul kara teslim olmuşken, Haydarpaşa’dan son tren 23.30’da hareket etti. Son tren veda etmeye gel

Bu
Paylaş
Kemal Baştuji

Bembeyaz karanlıkta parlıyan raylar -
uzaklaşılıp kavuşulmamayı hatırlatıyor.”

Demiryolları ve Haydarpaşa Garı ile ilgili son gelişmeler Nazım Hikmet’in “Giden” şiirini akla getiriyor. İstanbul kara teslim olmuşken, Haydarpaşa’dan son tren 23.30’da hareket etti. Son tren veda etmeye gelenlerin içini çizipte geçti. Bu defa yavaş yavaş hareket eden trenin önünde bekleyenler, yolculara değil demiryollarına ve tarihi gara el salladı, veda etti. Ancak bu ayrılığın sonsuza dek sürmemesi için durumu değerlendirmek ve harekete geçmek gerekiyor.

Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı Tren (YHT) projesi kapsamında yapılan inşaatın Köseköy-Gebze kesiminin istimlak zorlukları nedeniyle tamamen mevcut hat üzerine oturduğu bahanesiyle, tren seferlerine 2 sene ara verildi. Tabi akla gelen ilk soru “bir çare bulunamaz mıydı?​” Elbette bulunabilirdi, yük taşımacılığı için bulundu mesela, yolun biri buna ayrıldı bile. Fakat yolcular için durum böyle değil, 1 Şubat itibariyle İstanbul’dan tek bir anahat tren seferi yapılmayacak, birkaç ay sonra banliyö trenleri de çalışmayacak ve 1908’den beri hizmet veren Haydarpaşa Garı hiç alışık olmadığı bir sessizliğe gömülecek. Bu da AKP hükümetinin ekonomi politikasının ulaşım hizmetlerine yansıması: kamu için değil şirketler için, kâr için ulaşım.

Demiryollarıyla, Ankara’dan İstanbul’a öğrenci olarak geldiğimde tanıştım. 35-45 Tl arasında değişen otobüslere alternatifti. Örneğin Haydarpaşa-Kurtalan (Siirt) arası çalışan Güney Ekspresi ile İstanbul’dan Ankara’ya gidiş, indirimli bilet alan bir genç için yalnızca 12 TL idi. Her ne kadar yolculuk 12 saat kadar sürse de bilet fiyatlarının bu kadar uygun olmasının yanında, bu uzun yolculukta tanımadığınız yolcularla sohbet etmek, ekmeğinizi, suyunuzu paylaşmak (bir çok trende yemekli vagon bulunmuyor tabi), yaşlıların demiryollarıyla ilgili bir çok hatırasını dinlemek gibi onlarca küçük ayrıntı böyle uzun bir yolculuğu cazip kılıyor. Tabi bu ayrıntılar sizin için pek bir şey ifade etmiyorsa daha hızlı ve konforlu Fatih Ekspresi’ni de tercih edebilirdiniz mesela, onun bilet fiyatı da 25 TL kadar idi. Kuşkusuz ki bu 2 yıllık ara en çok harçlarla, yurt/kira giderleriyle boğuşan biz üniversite öğrencilerini etkileyecek.

HAYDARPAŞA

Haydarpaşa’ya gelince... Marmaray Projesi kapsamında Anadolu Yakası’nda son durağın Söğütlüçeşme olacağı biliniyor, bu da demek oluyor ki tren seferleri yeniden başladığında o trenler artık Haydarpaşa Garı’na uğramayacak. Yani 100 yıldan beri hizmet veren Haydarpaşa artık emekliye ayrılıyor. Peki şimdi ne olacak? Kasım 2010’da çıkan yangında çatısı kül olan tarihi yapının restore edileceği söyleniyor. Ancak otel veya AVM yapılacağına dair ciddi iddialar var. Tüm bu belirsizliğe rağmen ne TCDD ne de Ulaştırma Bakanlığı herhangi bir açıklama yapmıyor. Gar esnafı da bu belirsizlikten rahatsız, “tren gelmeyince bir işlevimiz kalmaz” diyen esnaf, kendilerinin durumunu gar müdürlüğündeki görevlilere sorduklarını ancak onlarında 2 sene sonra ne olacağını bilmediklerini ve “ya sözleşmenizi yapar kiranızı ödersiniz ya da gidersiniz” yanıtını aldıklarını belirtiyorlar.

Esnafla sohbet esnasında kulak misafiri olan biri dert yanmaya başlıyor;Asgari ücretle geçinen bir temizlik işçisi olduğunu, birkaç gün sonra kendisi gibi onlarca çalışanın kış ortasında işten çıkartılacağını, ne gar yönetiminin ne de taşeron firmanın kendileriyle muhatap olduğunu anlatıyor. “Yaz bunları” diyor. Elbette gazetemiz Evrensel bu durumu manşetten veriyor.

Olayın başka boyutları da var, eğer iddia edildiği gibi otel veya AVM yapılırsa bu durum yalnızca ulaşım hakkının gaspı değil aynı zamanda İstanbul’un en önemli ve tarihi simgelerinden biri olan garın rant amacıyla gar olmaktan çıkarılması yani tarihin yok edilmesi manasına geliyor. Böyle bir duruma karşı başta İstanbul’da olmak üzere tüm üniversitelerdeki tarih öğrencilerinin ve öğretim görevlilerinin tepki göstermesi gerekiyor. Çünkü “tarihe sahip çıkmak” şovenist nutuklar atmakla değil; ancak bu tür saldırılara karşı direnmekle, kültürel mirasa sahip çıkmakla mümkün olur. Şehircilik açısından duruma bakacak olursak, Haydarpaşa Garı şehrin en önemli simgelerinden biri ve turistik açıdan da büyük önem arz ediyor. Ayrıca garın kamuya açık olması İstanbullu’nun nefes alabileceği bir alan olması açısından çok önemli, başka bir amaçla kullanıldığı zaman yalnızca belli bir zümrenin faydalanabildiği bir yere dönüşecek. Hatırlatmakta fayda var, Haydarpaşa yalnızca trenlerin gelip gittiği bir yer olmaktan öte sinema ve edebiyat içinde büyük önem arz ediyor. Kısacası her şeyin para olmadığını sorumlulara hatırlatmak gerekiyor.

Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS), konuyla ilgili yaptığı basın açıklamasında: Halkın demiryolu ile ulaşımdan yararlanma hakkının gasp edildiğini, bu kararın iptali için dava açacaklarını açıkladı. Bu noktada ulaşım hakkımızı savunmak için süreç içerisinde gösterilmeyen ciddi bir tepki ortaya koymak gerekiyor. Ucuz, güvenli ve halk yararına ulaşım için; tarih ve şehir açısından çok önemli olan gar binasının birilerine peşkeş çekilmesine karşı demiryollarına sahip çıkalım, mücadeleyi yükseltelim.

ÖNCEKİ HABER

Eski Adana’nın yeni grevcileri

SONRAKİ HABER

Leyleğin atılmış yavruları

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa